Ayşe Esra ŞAHYAR
Ebû Hureyre şöyle demiştir: "Nasr Suresi nazil olduğu zaman Allah'ın Resulü (asv) şöyle dedi: "Allahu ekber! Allah'ın yardımı ve fetih geldi! Yemen ehli geldi. Kalbi mütehassıs bir kavim. İman, Yemenlidir; fıkıh, Yemenlidir; hikmet, Yemenlidir."
Sözüne devamla da şöyle dedi: "Rabbimizin nefesinin Yemen cihetinden (geldiğini) duyuyorum!" (Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb, Akçağ Yayınları: 23/519).
Müslim'in Sahihinde Ebû Hureyre'den şöyle dediği rivayet edilmiştir: Rasülullah (asm) buyurdu ki: "Size Yemen ahalisi gelmiş bulunuyor. Onlar kalpleri pek zayıf, yürekleri pek yufkadır. Fıkıh (derinliğine din bilgisi) Yemenlidir, hikmet de Yemenlidir." (Müslim, I, 72; Buhâri, IV, 1594, 195; Tirmizi, V, 726; Müsned, II, 252, 267, 380.)
İkrime ve Mukatil dedi ki: Yemen'den mü'min ve itaatkâr olarak yedi yüz kişi gelmişti. Kimisi ezan okuyor, kimisi Kur'ân okuyor, kimisi "Lâ ilahe illallah" diyerek tehlil getiriyordu. Peygamber (asm) buna çok sevindi.
İkrime'nin, İbn Abbas'tan rivayetine göre Peygamber (asm) "Allah'ın yardımı ve fetih geldiğinde..." (1. âyet) buyruğunu okudu ve bu arada Yemen ahalisi yufka yürekli, yumuşak tabiatlı, cömert kalbli, büyük haşyetli halde geldiler ve Allah'ın dinine topluluklar halinde girdiler. (Ebû Yala, Müsned, IV, 384; Taberânî, Müsnedu'ş-Şâmiyyîn, I, 283.)
Bazı ilim adamlarınca mütevâtir olduğu belirtilen müttefakun aleyh bir rivayet olarak “İman Yemenlidir, hikmet Yemenlidir, kabalık ve katı kalplilik deve çobanlarında, Rabî‘a ve Mudar’dadır” hadisi, Resûlüllâh döneminde bazı bölge ve kabîlelerin dindarlıklarının mahiyeti hakkındadır.Rivayet ilk okuyuşta bütünüyle tarihsel bir nitelik taşıyor gibi görünmekle birlikte, aslında bir takım tarihi bilgiler vermenin yanı sıra, bazı sosyolojik gerçeklere de işaret etmektedir.
Hadisten elde edilebilecek sosyolojik neticeler, şehir kültürü ile yetişen bireyler ile göçebe kültür içinde yetişen bireylerin din algıları ve dindarlık biçimleri arasında farklılıklar etrafında yoğunlaşmaktadır.Şehir kültürü ile yetişmiş bireylerin dindarlığı zarif, çok yönlü, müsamahakâr, gelişmeye ve yenilenmeye açıktır.
Oysa kabîleciliğin hâkim olduğu, kültürel bakımdan zayıf, göçebe toplumlarda, dindarlık anlayışı kaba, yüzeysel, kurumsallaşamayan, irtidad ve tekfire yatkın bir düzeyde kalır. Öte yandan şehir ve din ilişkisinin en önemli sonucu kurumsallaşma imkânıdır.
Din, ancak şehirlerde kurumsallaşabilir, hukuk, edebiyat, bilim, sanat gibi hayatın birçok alanına yansımak suretiyle bir medeniyete dönüşür. Bu nedenlerle olsa gerek şehri ve medeniyeti temsil eden Yemen halkının dindarlığı övülmüş, göçebe yaşantıyı temsil eden Rabî‘a ve Mudar kabîleleri kaba ve katı kalpli olmakla nitelendirilmiştir. (Hadis Tetkikleri Dergisi, (HTD), X/1, 2012)
https://dergipark.org.tr/t Yıl 2012, Cilt: 10 Sayı: 1, 7 - 33, 30.06.2012