Hacerü'l-Esved'in Yerine Konulması Sırasında Şeytanın Devreye Girmesi
(…..) Peygamberimiz (a.s.); Hacerü'l-Esved'i Kabe duvarındaki yerine koyduğu ve onu sıkılaştırıp sağlamlaştırmak gerektiği zaman, Necidli bir adam gidip bir taş getirmiş, Peygamberimiz (a.s.)a uzatmıştı.
Hz. Abbas:"Hayır!" dedi ve onu uzaklaştırdı, Kendisinin getirdiği taşı uzattı.
Peygamberimiz (a.s.) da, Hacerü'l-Esved'i onunla sağlamlaştırdı.
Necidli adam, kendisinin uzaklaştırıldığına kızdı.
Peygamberimiz (a.s.) da, ona:"Bizden olmayan kişi, Beytullah'ı bizimle birlikte yapamaz!" buyurdu.
Bunun üzerine, Necidli Adam: "Şaşılır o kavmin haline ki, kendileri şeref, akıl ve servet sahibi oldukları halde, yaşça en küçüklerini, servetçe en fakirlerini en şerefli işlerinin başına geçirdiler, kendilerine reis yaptılar!Olanca üstünlüklerine rağmen, ona sanki hizmetçi oldular! Fakat, vallahi, o onlara galip gelecek, hâkim olacak,onların topluluklarını dağıtacak, rızıklarını aralarında bölüştüre çektir!Siz, yaşça en küçüğünüze, malca en fakirinize güvendiniz ve şu en şerefli işinize onu vekil ettiniz !?Bundan sonra, onun hal ve şanı yücelecek, haberi pek büyük olacaktır!" dedi.
Sanıldığına göre, Necidli adam, insan suretine girmiş şeytandı.
Peygamberimiz Aleyhisselamın Bedir Kuyusuna Cesetleri Atılan Müşriklere Hitabı
Düşman bir kavme galip olduğu zaman, oranın açık bir sahasında üç gün kalmak Peygamberimiz Aleyhisselamın âdeti idi.
Bedir savaşının üçüncü günü olunca da, Peygamberimiz Aleyhisselam devesinin getirilmesini emir buyurdu. Yol ağırlığı deveye yüklenip bağlandı. Bundan sonra, Peygamberimiz Aleyhisselam, yaya olarak yürümeye başladı.
Ashabı da, kendisinin ardı sıra yürüdüler ve birbirlerine:"Herhalde, Resûlullah Aleyhisselam bir iş için gidiyor, sanırız" dediler.
Nihayet, Peygamberimiz Aleyhisselam, müşriklerden öldürülenlerin atıldığı kuyunun bir tarafında durdu ve onlara "Ey kuyu ahalisi!" diye seslendi.
Sonra "Ey filanın oğlu filan! Ey filanın oğlu filan!
EyUtbe b. Rebia!Ey Şeybe b. Rebia!Ey Ümeyye b. Halef! Ey Ebu Cehil b. Hişam!...' diye isimlerini birer birer sayarak seslendi ve:"Siz Allah'a ve Resûlullaha itaat etmiş olsaydınız, itaatiniz sizi sevindirir mi idi? (Elbette sevindirirdi.)
Peygamberine en kötü davranan peygamber aşireti siz oldunuz:Siz beni yalanladınız, başka insanlar ise beni doğruladılar!
Siz beni yurdumdan çıkardınız, başka insanlar ise beni barındırdılar!Siz benimle çarpıştınız, başka insanlar ise bana yardım ettiler!
Allah'ın ve Resûlünün, Rabbinizin size va'd ettiği şeyi siz hak ve gerçek buldunuz mu?Bulmuş bulunuyorsunuz, değil mi? Ben, Rabbimin bana va'd ettiği şeyi hak ve gerçek buldum !Biz, Rabbimizin bize va'd ettiği şeyi hak ve gerçek bulduk!" buyurdu.
Hz. Ömer ve bazı sahabiler:"Ya Rasûlallah! Ölmüş, ruhsuz cesetlere, ölmüş.kokmuş bir hale gelmiş bir topluluğa mı sesleniyorsun?! Onlarla mı konuşuyorsun?!"dediler.
Hz. Ömer: "Yâ Rasûlallah! Onlar senin sözlerini nasıl işitsinler, sana nasıl cevap versinler ki, hepsi leş olmuşlar?!" dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam:"Nefsim, Muhammed'in nefsi Kudret Elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki; benim söylediklerimi, siz onlardan daha iyi işitir değilsiniz!Fakat, onlar cevap vermeye kadir olamazlar!Onlar, Rablerinin kendilerine va'd ettiği akıbetin hak ve gerçek olduğunu öğrenmiş bulunuyorlar!" buyurdu.
Kaynak: M. Asım Köksal/ İslam Tarihi