Merhum Ahmet Yüksel Özemre, hatıralarında yaşadığı bazı ibretlik vakaları şöyle anlatıyor:
(……) İstihbar ettiğim kadarıyla Ankara'nın yüksek denilen bürokrasisinin bana karşı münafereti rahmetli Turgut Özal'ın bir toplantıda “Biz Özemre’yi takdir ediyoruz. Ondan daha yüksek makamlarda da faydalanacağız” diye beyan etmiş olmasına dayanıyordu. 2690 sayılı kanuna göre başbakanlığa değil de doğrudan doğruya Başbakana bağlı olmak hasebiyle zaten Başbakanlık müsteşarı ile aynı idari düzeyde bulunan TAEK başkanından daha yüksek makamdan da faydalanılması fikri Ankara bürokrasisini olağanüstü tedirgin etmiş ve beni başarısız göstermek için hemen bir baskı ve tecrit politikası uygulamaya başlamışlardı (Özemre,2007:266).
(…….) Uzun maceralardan sonra bu kez Fakülte dekanlığına ben seçildim.11 Temmuz 1980 günü kendisi mason olan Prof Dr Nüzhet Gökdoğan Hanım beni dekanlık makamına çağırdı. Kendisinin beni tebrik edip makamının devir ve teslimini yapacak sanmıştım. Yanılmışım.Bana “Dekanlık mührünün ve dekanlık katıyla makam odası anahtarlığının personel şefi Nazmiye Ergeneman’da olduğunu” söyledi. Sonra çantasından çıkardığı bir anahtarı masanın üstüne önüme fırlatarak “Al bu da dekan tuvaletinin anahtarı” dedi. (Özemre,2007:163).
(…….) Nuri Arlasez, Akkuyu nükleer ihalesi konusunda TEAŞ Genel Müdürü danışmanı olarak Ankara'ya gideceğimi öğrenince pek kederlenmiş “Buna üzüldüm efendim. Ne yazık ki sizin ilmi say’inizin değerini Ankara'da idrak edebilecek kimsenin mevcut olmadığını düşünmekteyim. Bu say’inizin siyasilerin nezdinde şükranla karşılanmayacağını ve bundan bir hayli ızdırap çekeceğinize adım gibi eminim. Ankara'nın yapısı sizin gibi birine asla tahammül göstermez. Rabbim sizi muhafaza etsin” diyerek beni teşyi etmişti (Özemre,2007:484).
2 yıl süren Ankara maceram gerçekten de rahmetlinin kehanetine uygun geçti. 1 Haziran 1998'den 31 Mayıs 2000 yılına kadar süren bu görevim sırasında 20.500 sayfa ihale dokümanı okudum. TEAŞ Genel Müdürüne 1.300 sayfa gizli kayıtlı inceleme raporu yazdım. Bu arada yüksek tansiyon, yüksek şeker illetlerine bu münasebette düçar oldum. Karaciğerim bozuldu, bütün yüzüm ve kulaklarımın içi egzama oldu. 3 kanserimi ve bu münasebette 10 ameliyatımı hep bu sıkıntıdan eseri olarak bu süre zarfında geçirdim. Bir firmanın elemanları da TEAŞ’ın nükleer santral dairesinde herkesin önünde sülaleme küfür ederek “Bu herifin arabasını tahrip edeceğiz, artık kendisi de pompalı tüfekle mi bıçakla mı tahrip kalıbıyla mı öldürülür orasını bilemeyiz” diyerek naralar atmışlardı (Özemre,2007:484-485).
Özemre Ahmet Yüksel,(2007),Portreler/Hatıralar,İstanbul:Kubbealtı Yay