Abdülaziz M. A Abüeleyan
Filistin davası, birden fazla bölgesel ve uluslararası gelişme ışığında zor aşamalardan geçiyor. Bu süreç, Türkiye ve İslam ülkelerinin Filistin davası yönünde umut edilen rolünü zayıflatmaktadır. Filistin halkı, Filistin meselesinin Türkiye'de resmi ve halk düzeyinde merkezi bir mesele olduğunu bilmektedir. Seif al-Quds Çatışması sırasında binlerce Türk'ün İstanbul, Ankara ve diğer bazı Türk şehirlerinde İsrail'in Gazze'deki Filistinlilere yönelik saldırganlığını protesto etmek için katıldığı onlarca gösteri düzenlendi. Türk halkının sokaklara dökülmesini sağlayan önceki mitinglerde de Filistin'e ve İslami kutsal mekanlarına karşı devam eden İsrail saldırganlığı kınanmıştı.
İsrail işgalinin ilerlemesi ve Kudüs'ün Yahudileştirilmesi ve yerleşimlerde saldırganlığı, Batı Şeria'da toprak hırsızlığı ve Gazze Şeridi'ne 2007'den günümüze uygulanan kuşatma sürerken, bu ülkeler iç ve dış sorunlarını çözmekle meşgul olmuşlardır. Bu durum da Filistin halkına yönelik siyasi desteği olumsuz etkilemiştir.
Süregelen saldırılar karşısında Filistin halkı, Türkiye'nin Filistin davasına yönelik öncü rolünü çeşitli yollarla harekete geçirmesini dört gözle beklemektedir.
Türkiye'nin bölgesel arenada bir rolü var ve halkların hakkının desteklenmesi konularında hazır bulunuyor. Ayrıca çeşitli alanlarda Filistin halkının desteklenmesinde de rolü vardır. Ancak Mayıs 2021'in başında Gazze Şeridi'ne yönelik son saldırı döneminde, Gazze Şeridi başta olmak üzere Filistin halkı, Türkiye Dışişleri Bakanlığı'nın Gazze Şeridi'ndeki vahşi saldırganlığı durdurmak için uluslararası forumlarda gösterdiği çabalara rağmen, Türk hükümetinden siyasi sahada daha büyük bir destek bekliyordu.
Filistin davasına yönelik Türk rolünün etkinleştirilmesi ışığında, çalışmaların birden fazla alanda olmasını bekliyoruz. Bu anlamda, yapılmasını beklenenleri şu başlıklarla ifade edebiliriz:
1) İsrail İşgali İle Diplomatik Temsilin Azaltılması:
Türkiye, İsrail'in 2007'den bu yana kuşatma altındaki Gazze Şeridi'ne gitmekte olan Marmara gemisine düzenlediği saldırının ardından 2010 yılında İsrail ile ilişkilerini dondurma kararı almıştı.
2016 yılında Türkiye İsrail ile ilişkilerini normalleştirdi ancak eski haline dönmedi. İlişkiyi olduğundan daha iyi etkinleştirme girişimleri bağlamında, sahada herhangi bir gösterge veya somut sonuç olmaksızın aralarındaki ilişkiyi iyileştirme belirtileri olduğunu görüyoruz.
Bu nedenle Türk hükümetinin İsrail işgalinin diplomatik temsil seviyesini düşürmesini, bunu dar bir çerçeve içinde yapmasını ve Türkiye ile İsrail arasında büyükelçi değişimi konusuna girmemesini bekliyoruz. Medyada, zaman zaman İsrail ile ilişkilerin geri döndüğünü duyuyoruz.
Gazze Şeridi, Batı Şeria ve Kudüs'te askeri ve güvenlik sistemi Filistin halkının özgürlüğünü kısıtlamakta olduğundan, Türkiye, siyasi ve diplomatik boykotu harekete geçirerek, güvenlik ve askeri alanlarda işbirliği seviyelerini azaltarak İsrail işgalini siyasi olarak azaltmada rol oynamalıdır.
2) Filistin Direniş Gruplarıyla İlişkilerin Geliştirilmesi:
1948'de İsrail işgalinden bu yana, Filistin halkı, devletini İsrail işgalinden kurtarmak ve Filistin devletini kurmak için savaşıyor. Bu amaçla başta Hamas, İslami Cihat, Halk Cephesi ve Demokratik Cephesi olmak üzere Filistin direniş grupları ve diğer gruplar harekete geçti.
Bu gruplar, Türkiye'yi işgale direnme hakkı konusunda stratejik ve destekleyici derinliği olarak görüyorlar. Bu hak ise tüm uluslararası anlaşmalarla garanti altına alınmıştır. Türk halkının ve hükümetinin Filistinli gruplarla olan ilişkiyi aşağıdakiler aracılığıyla geliştirmesi umulmaktadır:
Halk Desteği: Türkiye ve halkının devletlerin özgürlük hakkını savunanlar arasında olduğu bilinmektedir. Türkiye'nin Suriye halkına destek verme ve Türkiye'de ikamet etmelerinin önünü açma konusunda onurlu duruşlarını gördük. Ülkesinin hükümetleri tarafından zülüm görenlere Türkiye’de kapıların açıldığını gördük. Türkiye, bu mazlumların kendi ülkelerinden ayrıldıktan sonra ikinci memleketleri olmuştur.
Türkiye'nin Filistin davasına verdiği halk desteğini aşağıdaki şekilde olmasını umuyoruz:
İsrail mallarının ekonomik boykotu şimdi olduğundan daha geniş ve tüm ticari ve ekonomik düzeylerde olmalıdır.
Filistin topraklarına yönelik herhangi bir saldırganlığı kınamak için etkili halk mitingleri yapmak
Türk hükümetinin resmi yardımı ile veya Filistin meselesiyle ilgilenen Türk dernekleri aracılığıyla konuya katkıda bulunmak.
Şehit ailelerine ve yaralılara destek olmak.
Başta Kudüs ve Gazze Şeridi olmak üzere vatandaşlara yönelik küçük projeleri desteklemek.
Kudüs meselelerinde uzmanlaşmış Türk dernekleri aracılığıyla Mescid-i Aksa'nın ve Kudüs şehrinin korunmasına katkıda bulunmak.
İsrail işgali karşısında Filistin direnişine yardımcı olacak teknik ve idari uzmanlıklarla katkıda bulunmak.
İsrail işgaline direnmeye devam edebilmeleri için Filistin halkının direnişini güçlendirmek için yardımın büyütülmesi.
Siyasi ve Diplomatik Destek: Filistin direniş grupları, Türkiye'nin ve Türk hükümetinin, duruşlarını desteklemek ve mevcut tüm diplomatik ve siyasi araçlarla onları uluslararası topluma tanıtmak için çalışmalarını desteklemesini dört gözle bekliyor.
Finansal Destek: Grupların İsrail işgaline karşı koymak için savunma araçlarını geliştirmek için finansal desteğe ihtiyaçları var. Mayıs 2021'de Gazze Şeridi'ne yönelik son saldırı sırasındaki Sif al-Quds savaşında, Filistin direnişinin İsrail varlığına cevap verme yeteneğini gördük. Ancak direniş grupları, 2007'den beri üzerlerine uygulanan kuşatmadan dolayı sıkıntı çekmektedirler.
Sağlık, Eğitim ve Sivil Savunma Sistemlerinin Desteklenmesine Katkıda Bulunmak:
2007'den beri Gazze Şeridi'ne uygulanan kuşatma ışığında çok az destek aldığından dolayı, özellikle Gazze Şeridi'nde bu üç sistem büyük zayıflıktan muzdarip ve finansal, teknik ve fenni desteğe ihtiyaç duyuyor. Türk halkının ve Türk hükümetinin yakın zamana kadar bu sistemlerde desteği vardı, ancak bu destek son yıllarda önemli ölçüde azaldı.
Diğer katkıların olmaması nedeniyle bu kurumların imkânları sekteye uğradı. Örneğin, Gazze Şeridi'ne yönelik son saldırıda, sağlık sektörü, gerekli ekipman eksikliği ve tıbbi malzeme ve ambulans eksikliği nedeniyle yaralılar için ciddi bir tedavi eksikliği yaşadı. İsrail'in Gazze'ye yönelik son saldırısı, Sivil Savunmanın zayıflığını ve yeteneksizliğini ortaya çıkardı.
İsrail'in evleri, fabrikaları ve dükkanları bombalamasının neden olduğu yangınların söndürülmesine katkıda bulunulamamasının yanı sıra gerekli ekipman eksikliği nedeniyle yaralılar ve ölüleri enkaz altından tahliye edilemediğini ortaya koydu.
Öte yandan, İsrail saldırısı, sivil savunma için belirlenmiş, tahliye veya yangınla mücadele operasyonlarına önemli ölçüde katkıda bulunmayan ulaşım araçlarının eksikliğini ortaya çıkardı ve bu da şehit sayısında artışa yol açtı.
Eğitim yönüne gelince, okulların inşa edilmesinde, öğrencilerin psikolojik ve manevi olarak desteklenmesinde ve Türk ve Filistin eğitim kurumları arasındaki işbirliğinin etkinleştirilmesinde Türk katılımına önemli bir ihtiyaç var.
Gazze Şeridi'nde Altyapı İnşasına Katkıda Bulunmak:
Mayıs 2021'de Gazze Şeridi'ne yönelik son saldırıda İsrail işgali, sakinlerinin başlarında çok sayıda konut birimini ve altyapıyı neredeyse tamamen yok etti. İsrail işgali, su ve kanalizasyon şebekelerini, yolları, elektrik şebekeleri vb. birçok cami ve okulu yıktı.
Herkes biliyor ki, Gazze Şeridi'nin her yönüyle yeniden yapılanmaya ihtiyacı vardır. Filistin halkı, özellikle Filistin vatandaşı ve yeniden yapılanma prosedürlerinin aksaması ışığında, Türk hükümetinin Gazze Şeridi'nde bulunan Türk kurumları aracılığıyla veya Gazze'deki sorumlu makamlarla koordineli olarak altyapının yenilenmesine katkıda bulunması gerektiğini düşünmektedir.
Yaklaşan kış mevsimi ışığında, özellikle bir sonraki aşamada altyapı tesislerinin yeniden inşasını hızlandırmak için bir Türk planı yapılmasına çalışmak gerekmektedir. Gazze Şeridi'ndeki sivil toplum kuruluşlarıyla koordineli çalışarak veya belediyelerle koordineli çalışarak altyapının Filistin vatandaşına hizmet edecek şekilde düzenli bir şekilde yeniden inşasına katkıda bulunmak mümkündür.