ŞEYHÜLİSLAM AHİZADE HÜSEYİN EFENDİ NEDEN İDAM EDİLDİ?


Sultan 4. Murad, mevsimin kış ve havanın karlı olmasına aldırmayarak İznik ve Bursa’ya gitmek üzere 3 Aralık 1633 tarihinde İstanbul’dan yola çıkar. Önce İzmit’e uğrayan padişah avlanarak Kazıklı Derbendi üzerinden İznik’e doğru hareket eder. Bozuk yolda ilerlemekte zorlanan sultan, yolun çok bozuk ve düzeltilmemiş olması nedeniyle İznik Kadısı’na çok kızar. Yanında bulunan Vezir Gürcü Mehmed Paşa ile Kapıcılar Kethüdası Nasuhpaşazâde Hüseyin Ağa’yı derhal İznik’e gitmelerini ister ve vazifesini yapmamış olan kadıyı idam etmekle görevlendirir.

Karaçelebizâde Abdülâziz Efendi, Ravzat-ül-ebrar adlı eserinde bu hadise ile ilgili; “..İznik’e varılacağı gün kadısı bî-cürm ve günâh, cübbe ve destâr ile dervâze hisarda ber-dâr olmak muhtarları oldı.” diyerek kadı’nın cübbe ve sarığıyla idam edildiği bilgisini verir.

Sultan 4.Murad, geldiği İznik’te tütün içenlerden ve eşkiyadan birkaç kişiyi daha idam ettirdikten sonra Bursa’ya gitmiştir. Bursa’da bulunduğu süre zarfında avla meşgul olur. Sultan 4. Murad, av için Bursa’da daha bir kaç gün kalmak isterken annesinden aldığı bir mektup üzerine derhal yola çıkmak zorunda kalır. Zira annesi Kösem Sultan, gönderdiği mektubunda: “Benim arslanım, acele üzere gelesiz, cülûs tedbiri için sözler ve cem’iyetler olmaktadır” diyerek; tahtın tehlikede olduğu, birtakım toplantıların yapıldığı ve padişah aleyhinde sözler söylendiği bilgisini verir. Valide Sultan’ın mektubunun arasında bir de şeyhülislamın ona yazmış olduğu mektup çıkmıştır.

Devrin şeyhülislamı olan Ahîzâde Hüseyin Efendi, Valide Sultan’a mektup yazmış ve İznik kadı’sının idamının doğru olmadığını, ulema sınıfının bu hadiseden dolayı derin bir üzüntü duyduğunu, bu hadisenin bir benzerinin tekrarlanmaması gerektiğini bildirmişti.

Bu cesur şeyhülislam mektubunda şöyle demektedir: “Ecdad-ı kiramlarının etmediği şeyden kendilerinin dahi ictinap buyurmaları münasiptir. Kendilerini bedduadan sakınırız; memuldür ki siz kendilerine nasihat buyurup zümre-i ulemanın hayır duasını alasınız; zira henüz âlemin herc-ü merc-i sönmeye yüz tutmuşken kıyl-ü kale müeddi olacak ahvalden cenab-ı itilâfetpenahiyi siyanet ederiz.”

Şeyhülislâm Ahîzâde Hüseyin Efendi, bu mektubu yazdıktan sonra ilmiye sınıfının bir ziyafetine katılmıştı. Onu çekemeyen bazı kimseler, Valide Sultan’a giderek ulemanın padişahı tahttan indirme amacıyla toplantı düzenlediklerini söylemişler, o da bu durumu şeyhülislamın mektubu ile birlikte Bursa’da avlanmakta olan oğlu 4. Murad’a ulaştırmıştı.

Sultan 4. Murad, avlandığı sırada annesinden aldığı mektup üzerine hemen harekete geçti. Av mahallinden hareketle Bursa’ya dahi uğramadan İstanbul’a doğru son sürat at koşturdu. Yanındakiler onun bu hızına yetişmekte zorluk çektiler. Vakanüvist Naimâ’nın ifadesiyle: «tehevvürlerinden bir mertebe sürat üzere revane oldular ki değme at ve adam kendülere refakat edemeyüp cümle âyân ve hüddam dökülüp geriye kaldılar».

Bu şekilde ilerleyişle Samanlı dağlarını aşan Sultan 4. Murad, ertesi sabah Yalova’nın batı tarafında, Marmara kıyısındaki Katırlı’ya (Esenköy’e) ulaştı. Denizde şiddetli bir fırtına hüküm sürdüğü halde, gemi gelmesini beklemeye dahi tahammül edemedi. Bir kayığa binip önce Gebze’ye geçti. Oradan da ata binerek son sürat akşama doğru Üsküdar’a ulaştı. Üsküdar’dan da bir kayığa binerek Sarayburnu’ndaki limana çıktı. Oradan da saraya geçti.

İlk iş olarak Şeyhülislâm Ahîzâde Hüseyin Efendi ve İstanbul kadısı olan oğlunu Kıbrıs’a sürgün ettirdi. Bostancıbaşı Duçe Mehmed, bu ikisini iki ayrı gemiye bindirip Kıbrıs’a yolladı. Gemiler henüz Çekmece tarafında iken şeyhülislam ve oğlunun öldürülmeleri emri geldi.

Çünkü 4. Murad, onlar hakkında fazla merhametli olduğunu düşünerek sürgün kararından vazgeçip idam emrini verdi.

Bostancıbaşı Duçe Mehmed, gemilere yetişti ve şeyhülislam’ı İstanbul’da Ayastefanos (Yeşilköy) kıyısına çıkarttı. Bir saman arabasına bindirip Ayastefanos’u geçip Kalikratya Köyü’nde (bugünkü Mimarsinan semti) bir Yeniçeri menziline götürdü.

Mustakımzâde’ye göre; İdam edilmeden önce şeyhülislam, son kez namaz kılıp dua etti ve ardından Bostancıbaşı tarafından kement atılarak boğuldu.Böylece Osmanlı tarihinde ilk kez bir şeyhülislam, padişaha isyan hazırlığı suçundan 7 Ocak 1634 tarihinde boğdurularak idam edilmiş oldu. (https://www.belgeseltarih.com)

 

Güncel Haberler