Eski milletvekili Ertan Yülek,(1939- ) Osmanlı Devleti Döneminde bir kurban bayramı gününden şöyle bahsediyor:
1912'de Edirne'nin Bulgaristan tarafından işgali Kurban Bayramına rast geliyor. Kazan, Ufa, Orenburg Müslümanları yas ilan ediyor. Dükkânları açmıyor, bayramlaşma olmuyor. Birinci Dünya Harbi İlân edilince hem Ural idil hem de Türkistan Türkleri Rusya yanında yer alırken, Osmanlı'nın Almanlar tarafında Rusya'ya karşı yer alması, bunların tavrını değiştiriyor. Askere yazılmıyorlar. Halifenin cihat çağrısı ile (Cihad-ı Ekber) çok miktarda asker Osmanlıya geliyor. 1915 'te buralardaki hayır cemiyetleri Osmanlıya yardım için kampanyalar hazırlıyor. Kars'ın, Osmanlı'nın eline geçmesi büyük sevince sebep oluyor ve bunu günlerce kutluyorlar. Hemen hemen hiçbirimizin bilmediği bir husus ta Orta Asyalılar ve Ural-İdil Müslümanları Hacca giderken Hilafet Merkezine kutsiyet atfediyor ve önce mutlaka İstanbul'a uğruyor, sonra da hac farizasını yerine getiriyorlar. Birinci Dünya Harbinde Ruslara esir düşüp, Sibirya'ya sürülen Türk Subayları Orta Asya'ya kaçıyorlar ve orada öğretmenlik yapıyorlar. (Yülek,2015:217-218).*
“İNSAN, ÇOCUKLUĞUNUN BAYRAMLARINA DÖNÜYOR”
Eski Bakanlardan Kamran İnan,(1929-2015) günlüğüne not olarak düştüğü kurban bayramı günlerinden şöyle bahsediyor:
10 Temmuz 1989 günü defterime şu notu düşmüşüm: 'Artık yaşın omzumdaki ağırlığını hissetmeye başladım. Zevkler değişiyor, hayattan uzaklaşmaya başladığımı hissediyorum. Etrafıma bakıyorum, bizim nesilden de sessiz yolculuğa çıkanlar var; demek sıra bizlere geldi. Kaçınılmaz bir yolculuk.”
3 Temmuz, Kurban Bayramı'nın ilk günü; insan, ister istemez geriye, çocukluğunun bayramlarına dönüyor; seneler, sahneler, değişen aktörler ve bayramlar.. (İnan,2003:70)**
‘KURBAN İBADETİNİN ŞİİRSEL TABİATI’
Aliya İzzet Begoviç,(1925-2003) ‘Özgürlüğe Kaçışım’ başlıklı Hapishane günlüklerinde, Kurban ibadetinden şöyle bahsediyor:
Şair Pavloviç, ‘Kurban ibadetinin Şiir’i Tabiatı’ adlı bir kitap yazmış ve bunda kurbanın mahiyeti özü hakkında bir kavrayış elde etmeye çalışmıştır.Onun kanaatine göre söz konusu ibadeti kavramak suretiyle insan varlığının ve sanat eserlerinin sembolik biçimlerini kavramaya yakınlaşırız. Söz konusu kitabı ‘Nolıt’ 1987'de yayınlanan en iyi kitap olarak adlandırmıştır (Begoviç,2015: 259).***
*Yülek Ertan, (2015),Ömürdür Gelir Geçer, (Yaşadıklarım, Gördüklerim, Duyduklarım) Ankara: Cümle Yay
**İnan Kâmran,(2003),Siyaset Yılları,İstanbul, Timaş Yay,
*** Begoviç Aliya İzzet,(2015),Özgürlüğe Kaçışım,İstanbul:Klasik Yay