NEREDE OLURSAN OL ALLAH SENİ BULUR!


Muhtedi yazar Mıchael Suguıch tarafından kaleme alınan  ‘Ve Allah Kalpleri Döndürür’ isimli eserde bir müslüman toplumun bireyleri etkleme gücü çarpıcı bir şekilde şöyle anlatılıyor:

(…..) İnsanlar bana İslam'ı nereden öğrendiğimi soruyorlar. Beats üyesi bir hippi iken yaşamaya başladığım Fas’ın Tanca şehrinde tanıştığım Muhammed ile akşamları bir kafede otururduk. Az İngilizce ve İspanyolcası vardı. Müslümandı ve dinine bağlıydı. Ve beni hep şaşırtıyordu. Mesela aramızda şaka konusu olan bir türlü yetişkin olamama meselesi vardı. (Muhammed 20'li yaşlardaydı ben ise 30)  

Ona “Büyüdüğünde ne olmak istiyorsun?” diye sorardım. O da “Evlenmek istiyorum” derdi. “Ne evlenmek mi istiyorsun?” derdim şaşkınlıkla.. “Evet evlenip yuva kurmak istiyorum” derdi bütün saflığıyla…

Bir gün Tanca’da kahve dükkanlarıyla dolu küçük bir meydanda oturuyorduk. Kahve içerken meydana Ulu camiye giden bir cenaze alayı girdi. Kalabalıktaki insanlar kefene sarılmış ve ahşap bir palete konmuş cansız bedeni sırayla taşıyordu. Birden meydandaki herkes ayağa kalktı. Muhammed de ben de ayağa kalktık. Onlara baktım. Hep birlikte ritmik bir şekilde “la ilahe illallah” diyorlardı.

Cenaze alayı geçince oturduk ve ben Muhammed'e  “Bu kişi herhalde inanılmaz biriydi, kimdi o? ” dedim. Muhammed, “Hiçbir fikrim yok, bu insanları daha önce hiç görmedim, herhalde köyden geldiler” dedi.

“O zaman ne diye ayağa kalktık ki?”

“Ölüme ve ölümün aldığı cana saygımızdan ayağa kalkıyoruz. Aynısını hippiler için de yaparız. İçinizden biri ölse onun için de saygıyla ayağa kalkardık” dedi.

Bu sözünden yumruk yemiş gibi oldum. Yani ben ölsem, Müslüman olmamama rağmen, benim için de hürmetle ayağa kalkarlar mıydı?

Başka bir seferinde Muhammed “Siz hep bizden daha temiz olduğunuzu düşünüyorsunuz. Çünkü sizin yeni bizim eski kıyafetlerimiz var” dedi. Dediği doğruydu. Faslıların eski püskü kıyafetleri olabilirdi. Ama temiz oldukları gözümden kaçmıyordu. Bir kişi 20 yamalı bir cellabiye giyiyor olabilirdi. Ama o elbise hep tertemiz olurdu.

“Siz bizden daha temiz olduğunuzu düşünüyorsunuz. Ama aslında biz sizden daha temiziz” dedi .

“Ne demek istiyorsun?” dedim.

“İç çamaşırına bir bak! Ne kadar kirli olduğunu görürüsün” dedi.

Muhammed'in haklı olduğunu fark ettim. Sebebini sordum.

“Bizimkiler temizdir. Çünkü  biz işimiz bitince suyla yıkanır taharetleniriz. Su kirlileri temizler” dedi.

Dediklerinden etkilenmiştim. Çok mantıklıydı bu anlattıkları.

“Vay be!” dedim kendi kendime. Bunu bir de ben deneyeyim dedim ve denedim de. Müslüman olmadan önce Müslümanlar gibi taharet alışkanlığı edindim.

Tanca'daki Beats üyeleri sefahatin dibine vurmuştu. Sonuç olarak herkeste kasık biti ve diğer zührevi hastalıklar arız olunmuştu. Eminim ki Muhammed milleti kasık bitlerinden kurtulmaları için defalarca eczaneye götürmüştür.

Muhammed bana “Bizim böyle bir sorunumuz yok” dedi. Sebebini sordum. “Zira biz müslümanlar etek tıraşı oluruz, koltuk altlarımızı da alırız. Bu da dinimizin bir parçası” dedi.

Bu dediği de mükemmel derecede mantıklıydı. Ben de böyle yapmaya başladım ve kendi kendimi tertemiz hissettim.

Ona ne sorsam “Peygamber Efendimiz böyle yapardı” diye cevap verirdi. “Peygamber Efendimiz böyle buyururdu. Kur'an'da bu böyle geçiyor” derdi.

Sokakta  yürürken odun yüklü arabaları yokuş yukarı itmeye çalışan adamlar görürdüm. Bir kafenin yanından geçerken gençler hemen fırlayıp aracın gitmesine yardım ederdi.  Bugün bile Kahire’de böyle manzaralara rastlayabilirsiniz. Köprüden geçerken birinin arabası bozulursa anında başka bir arabadan bir genç atlayıp yardım eder.

Bunları gördüğümü Muhammed'e de anlattım. Onlara göre; Masasından fırlayıp odun yüklü arabasını yokuş yukarı çıkarması için yaşlı adama yardım etmeler olağanüstü bir şey değildi. Bunu başkasına söylesem çoğu zaman “Biz ailemizden böyle gördük, adet böyle derlerdi”

Ama Muhammed her seferinde “Bizim dinimizde böyle” derdi. Israr edersem de ya “Kur'an'da böyle geçtiğini yahut Hazreti peygamberin böyle buyurduğunu veya yaptığını” söylerdi.

Bir babayla 4-5 yaşlarındaki oğlunu gördüm bir seferinde. Belli ki hali vakti yerinde bir aileydi. Yaşlı bir adam yanlarına yaklaştı. Yamalı kıyafetinden fakir olduğu belliydi. Baba yaşlı adama selam verdi, oğluyla tanıştırdı. Oğlan da yaşlı adamın elini öptü.

Benim yetiştiğim kültürde yaşlılara göre gençlik daha mühimdi. Ama burada bu küçük çocuk yaşlı adama saygı gösteriyordu. Amerika'da herkes gençlere saygı gösterir. Gençler gibi dans etmek, gençler gibi filmler izlemek, gençler gibi yaşamak isterler. Yaşlıysanız hayatınız bitmiştir.Sizi ancak huzurevine postalarlar. Yaşlı bir adamın elini öpmek mi?

Bir kez daha Muhammed'e gördüklerimi anlatıyorum. Ve bir kez daha bana bunun İslam’ın bir parçası olduğunu söylüyor.

Gittikçe bu mevzuyu daha iyi anlıyordum. Bu hayat tarzında her şey mantıklıydı ve her şey tanrı Kur'an ve peygamberin öğretileri aracılığıyla ortaya çıkmıştı.  Öylesine mantıklıydı ki oturduğum evde kapıyı açınca hemen arkasında bir duvar olduğundan evin içi görünmüyordu. Bu yüzden de ailenin mahremiyetine halel gelmiyordu. Karşılaştığım her şeyde böyle detaylar vardı.

Bu geleneksel  şehrin organik planlaması, İslami mimarinin ve geleneksel kıyafetlerin estetiği, yani bütün bu güzellikler beni çok derinden etkilemişti. O yıllarda eski şehirdeki tüm erkekler cellabiye yani geleneksel uzun elbise giyiyorlardı. Kadınlar da aynı kıyafeti çok zarif bir yüz peçesiyle beraber giyiyorlardı. İnanılmaz güzeldi. Bütün bunlar gittikçe daha çok aklıma takılmaya başlamıştı. İnsanların yaşama şekli, giydikleri kıyafetler, tavırları ve nezaketleri hatta vücut hareketleri bile güzel ve estetikti. (Suguıch,2022:40-42)

Mıchael Suguıch,‘Ve Allah Kalpleri Döndürür’ Ketebe Yayınları, İstanbul:2022

 

Güncel Haberler