Resululullah (SAV) sahabeden Dıhyetül Kelbi’yi İslama davet için bir mektupla Rum hükümdarı Kaysere göndermişti.Bunun üzerine Kayser, bu kişileri yakından tanıyan Mekkeli tüccar Ebu Süfyan’ı da görüşme için sarayına davet etti.
Dıhyetül Kelbi,Resullullahın İslama davet mektubunu Kaysere okuyunca, Kayser, Ebu Süfyan’a dönerek Resulullah ve getirdiği din ile ilgili bazı sorular sordu.
Bunun üzerine Ebu Süfyan söz alarak şöyle dedi: Ey Rum hükümdarı…Muhammed’in kendisinin de yalan olduğunu bildiği bir haberi sana anlatayım… Muhammed bir gece vakti Mekke’deki Beytül Haram’dan şu sizin mescidiniz olan Kudüs Mescidi'ne geldiğini ve aynı gece geri döndüğünü iddia ediyor
Ebu Süfyan’ın bu sözünü duyan ve Kayserin yanı başında duran Kudüs Patriği heyecanla Kaysere dönerek “Ben o geceyi biliyorum” dedi.
Kayser şaşkınlıkla ona dönerek “Nereden biliyorsun?” deyince Patrik anlatmaya başladı:
“Ben her gece Kudüs’teki mescidin kapılarını kapatır ve ondan sonra yatmaya giderdim.O gece yine kapıları sırasıyla kapatıyordum. Bütün kapıları kapattığım halde bir türlü o kapıyı kapatamadım. “Belki yalnız başıma gücüm yetmiyor” diyerek orada çalışan işçileri de çağırdım. Beraber uğraştığımız halde yine o kapıyı kapatamadık.Sanki arkasında bir dağ vardı.
“Kapı belki bozulmuştur” diye düşünerek marangozları çağırdım. Onlar da gelip baktılar bir şey anlayamadılar. “Kapı kapanmaz olmuş, onu yerinden oynatmamız imkânsız. Sabah olsun da iyice araştırıp bakalım” dediler.Ben de kapıyı olduğu gibi açık bırakıp eve döndüm.
Sabah olunca gidip baktım ki kapının yanında bulunan taşta bir delik açılmış. Üzerinde bir binek atının izleri var.İşte o zaman kendi kendime şöyle dedim:“Olsa olsa bu kapı bir peygamber için açık kalmıştır. Bu gece mutlaka bir peygamber bu mescitte namaz kılmış olmalıdır.”
Bunun üzerine Rum Kayseri şöyle dedi: Ey Rum ileri gelenleri! Bilirsiniz ki İsa Aleyhisselam ile Kıyamet arasında bir peygamber gelecektir. İsa sizi onunla müjdelemiştir. İnanın ki İsa’nın müjdelediği peygamber işte bu kişidir. Bu peygamberin davetine icabet ediniz.
Kayser bunları söyleyince etrafındaki toplulukta bir kıpırdanma bir dalgalanma bir çözülme başladı.
Rum Devletinin ileri gelenleri Kayser’in bu sözünden hoşlanmamış kendi aralarında söylenmeye başlamışlardı.
Kayser, durumun iyi olmadığını görünce tekrar söze başladı ve şöyle dedi: Ey Rum Devletinin ileri gelenleri..! Ben sizin dininize karşı olan bağlılığınızı anlamak için bunları söyledim.Böylece bu sözüme karşı tutumunuzu öğrenmiş oldum.Anladım ki siz dinimiz üzerine sadık insanlarsınız..
Bunun üzerine Kayser’in huzurundaki Rum Devletinin ileri gelenleri hep birden Kayseri alkışlayarak Ona sevgi gösterisinde bulundular.
(Er Resul,Hazreti Muhammed/Said Havva/Petek Yayınları,İstanbul,1987, s. 378)