Prof. Dr. Raşit Küçük, “Hatırımda Kalanlar” isimli hatıra kitabında Harf Devrimi’nden sonra yaşananları şöyle anlatıyor:
SENE 1928 (……) Sonra her yerde olduğu gibi, köyde Kur'ân-ı Kerim'i öğrenme, okuma ve bulundurma yasaklanınca, rahmetli nenem şehit olan dedemin kitaplarını iki merkebe yüklemiş, korkusundan götürüp tarlaya atmış. "Senelerce orada, tarlanın kenarında onlar öyle eridi, çürüdü gitti” derdi. Köyde çok kitap atılmış, mağaralara gömmüşler. Bu büyük bir felaket, ümmetin başına gelen dehşetli bir hal. Mesela bir Kur'an-ı Kerim evimizde çatının arasına saklanmış, yazma bir Kur'an-ı Kerim. Yıllar sonra evin çatısı kaldırılınca oradan çıktı ama okunabilir hiçbir hali kalmamıştı (Küçük, 2023: 37)
Harf Devrimi yapılınca Akseki’de Müftü Ahmet Baltacı, "Bu kitapları yakmayın, Müftulüğe verin" diye herkese yalvarıyor. Belediye Başkanı Abdulgani Şatıroğlu'na da gidiyor ama ona da kabul ettiremiyor. Çolak müfettiş diye, daha sonraları Manavgat'ta da gördüğüm ve tanıdığım biri, diyor ki "Hayır, yanacak."
Bu kitapları yakıyorlar, kitapların yandığı yeri gördüm. Ve o kitapların külleri bir sene oradan gitmedi, yakıldığı yerde kaldı. Oraya daha sonraları PTT binası yapıldı. Büyük bir katliam. (Küçük, 2023: 68-69-70)
(……) Antalya'nın meşhur bir kütüphanesi daha vardır. Tekeli Mehmet Paşa Kütüphanesi diye. Tekeli Mehmet Paşa Camii de vardır. Orası en büyük merkez camisidir. Tekeli Mehmet Paşa, vezir-i âzâmlık yapmış biridir. O kütüphanenin içindeki birtakım Osmanlıca kitapları ve yazma eserleri "Bunlar gereksizdir” diye bir ilköğretim müfettişi çıkartıyor ve yakılmalarını istiyor. Bizim tarihimizde böyle hadiseler o kadar çok ki. Bu da çok büyük bir vahşettir. (Küçük, 2023: 70-71)
Şefik Can, hatıra kitabında Harf Devrimi’nden sonra yaşananları şöyle anlatıyor:
SENE 1937 (…..) O zamanlar, okulun kumandanı Cemal Bey isminde bir Kurmay Albaydı. Tokat Askeri Ortaokulu'ndan mezun olunca İstanbul Kuleli Askerî Lisesi'ne gelmiştik. Okulun kütüphanesi evim, kitaplar da ailem gibi olmuştu. Tatil günlerinde tüm arkadaşlarım İstanbul'da gezip eğlenirken, ben okulun kütüphanesinde veya kütüphaneden aldığım bir kitapla okulun bahçesinde vakit geçiriyordum.
Bizler kütüphaneden istifade etmenin bahtiyarlığını yaşarken, Harf Devrimi'nin heyecanına kapılan Kurmay Albay Cemal Bey, bir gün “laik bir devletin okulunda Arap harfleriyle yazılmış kitaplar olmamalı” diye, okulun arka tarafında bir yere genişçe bir çukur kazdırıp büyükçe bir ateş yaktı. Latin harfli olmayan tüm kitapları orada yaktı. Aile bireylerim, en yakın okul arkadaşlarım, can dostlarım gibi olan kitapların gözümün önünde alev yanışını büyük bir acı ve çaresizlik içinde uzaktan izliyordum.
Kendince iyi bir iş yapmış olmanın huzuruyla kitapların yanışını izleyen kumandanımız bir ara oradan ayrıldı. Bunu fırsat bilerek hiç tereddüt etmeden kitapların yandığı çukura atladım. Büyük bir heyecanla birkaç kitabı yanmaktan kurtardım. Bunlardan biri Nabi'nin divanı, bir diğeri ise Farsça bir lügatti. (Artıran, 2022: 198-199)
Kaynaklar:
Küçük Raşit, (2023), Hatırımda Kalanlar, İstanbul: Hayat Yayın Grubu
Artıran,Hayat Nur,(2022),Hatıralar, İstanbul: Sufi Kitap Yay