Dilnur Öztürk
Büyük Türkistan toprağının doğusunda yer alan bin yıllık kadim Türk yurdu Doğu Türkistan’ın yüz ölçümü 1,828,418 km2 olup Türkiye Cumhuriyetinin yaklaşık iki buçuk katıdır.
Dünyanın ilk İslam cumhuriyeti 1933 yılının 12 Kasım’ında Doğu Türkistan topraklarında ‘Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’ olarak İslami anayasa ile kuruldu. Para basmaktan vatandaşlarına pasaport dağıtmasına kadar normal bir devletin her türlü faaliyetini yerine getiren Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti, işgalci Çinlilere karşı modern çağda müslümanların nasıl devletleşebileceğinin en güzel göstergesi oldu. Maalesef siyasi dış politikalar nedeniyle uzun ömürlü olamayıp 1937’de varlığı sona erdi.
Bunun ardından tekrar bir direniş hareketi ile 1944 yılında ‘Doğu Türkistan Cumhuriyeti’ kuruldu. Bu devlet de Çin ve Sovyetler Birliğinin işbirliği ile 1949’da yıkıldı ve toprakları emperyalist Çin tarafından işgal edildi.
1955’de Çin Doğu Türkistan’a ‘Şincang Uygur Özerk Bölgesi’ diyerek adlandırdı. ‘Şincang’ Çincede yeni kazanılmış toprak anlamına gelmektedir. En komik olanı da şudur ki, Doğu Türkistan, kadimden beri Türkistan coğrafyasının bir ayrılmaz bir parçasıdır.
Peki, Çin neden Doğu Türkistan'ı bırakmıyor?
1) Stratejik Coğrafya: Doğu Türkistan, Çin, Rusya, Kazakistan , Kırgızistan, Tacikistan, Mo- ğolistan, Pakistan,Afganistan, Hindistan ve Tibet ile komşudur. Doğu Türkistan, 2013’te süper güç olma rüyasını gören Çin Başkanı Şicinping’in ipek yolu projesini gerçekleştirmek için batıya açılmasındaki tek yoldur.
2) Yeraltı Zenginliği: ‘21.yüzyılın Kuveyt’i olarak da anılan Doğu Türkistan, büyük miktarda gümüş,uranyum, kükürt , volfarm,demir,bakır gibi yeraltı zenginliklerine sahiptir.
Bundan başka Doğu Türkistandaki Altay Dağı tam bir bir altın dağıdır.2019 yılının sonunda Doğu Türkistanda 115 milyar metreküp doğal gaz rezervi bulundu. Doğu Türkistandaki Petrol olan yerler, İngiltere ve Fransa’nın yüz ölçümünden daha büyüktür.
3) Zengin Tarım Alanı: Doğu Türkistan bir tarım memleketidir. İhracat malının 80% ni tarım ve gıda maddeleri teşkil eder.
4) Zorla İşgal Edilen Diğer Toprakları Elde Tutma Endişesi: “Eğer Doğu Türkistan bağımsızlığına kavuşursa Tibet, Moğolistan, Honkong vs gibi diğer işgal edilen topraklar da bağımsızlığını ister” düşüncesi hakimdir.
İşte yukarıda saydığım bu nedenlerden dolayı Çin, Doğu Türkistan’ı bırakmak istememektedir.
Doğu Türkistan’da Neden Bu Soykırım Yaşanıyor?
Çin felsefesinde şöyle bir yaklaşım mevcuttur. “Fark tehdittir” İşte bu düşünce ile ne ırk, ne din, ne dil ne de örf-adetleri ile hiç bir şekilde benzeşmeyen ve bin yıl da aynı kazanda kaynasa da kendisiyle asla karışmayan tek millet olan Doğu Türkistan’ın sahipleri Uygur Türklerini yok etmek istemektedirler.
Çin’in süper güç olma rüyası olan kuşak yol projesini gerçekleştirmesi için o coğrafyanın toprağının sahibi olması gerekiyor. Emparyalist Çin, Doğu Türkistan halkını bu emelinin önündeki en önemli engel olarak görüyor.
Çin, Doğu Türkistanda Neler Yapıyor?
Yukarıda bahsettiğimiz gibi bu tehditi yok etmek için Çin, 70 yıldır soykırım yapıyor. Müslüman Uygur halkı, namaz ve oruç yasaklansa bile dinini asla bırakmayıp her acıda direndi. Özgürlük mücadelesini asla terketmedi.
İşkenceler ne kadar büyüse de milletin inancı da o kadar da güçlendi. Bu asimilasyon sürecinde Çin, bir çok milleti çok kısa sürede kendine benzetmeye başardı. Ama Uygurları kendine benzetemedi.
Artık sabrı taşan Çin, Doğu Türkistanlıları tümden yok etmeyi planladı. 2016 yılının sonuna doğru adeta nazi kamplarını andıran toplama kampları kurdu. İlk olarak olarak din adamlarını, bilim adamlarını, profesörler öğretmenler, yazarlar, futbolcular yani kısacası millete önderlik edebilecek kim varsa nazi kamplarına hapsetti.
Oradaki ağır işkencelere, kötü koşullara dayanamayan bir çok insan şehit oldu. Bazılarının cesedi ailelerine teslim edilmedi, bazılarının yakıldı. Bazı insanları toplama kampından bıraktı ama bir çoğu bir iki hafta sonra vefat etti. Bazıları aklını yitirmiş olup ailesini kendi çocuklarını bile tanıyamaz hale geldi. Şu an yaklaşık 5 milyona insan o kamplarda tutuklu bulunmaktadır.
İlk yıllarda böyle bir kampın kesinlikle olmadığını iddia eden Çin, uydu görüntüleri ortaya çıktıktan sonra söylemini değiştirdi. “Bunlar eğitimsiz cahiller! Biz onları eğitip meslek sahibi yapıyoruz” demeye başladı.
Kampta yapılan insanlık dışı suçlar saymakla bitmez. Kadınları kısırlaştırmak için düzenli verilen ilaç ve iğneler, yapılan tecavüzler insanın en temel hakkı olan el yüz yıkama tuvalete çıkmaya bile koyulan sansür ve kısıtlamalar. Yaşanan insanlık dışı olayları, şahitlerin kendilerini anlatan videolardan, youtube kanalından görmek mümkün.
Şimdi gelelim “kampın dışındaki insanlar nasıl bir yaşam sürüyor?” konusuna.. Bazı evler hem babasız hem annesiz. Toplama kamplarına götürülen anne babaların çocukları ‘Melek yurdu’ adındaki çocuk toplama kamplarına kendi kimliğini unutturmak ve Çin devletinin kölesi olarak yetiştirilmek amacıyla götürülüyor.
Erkekleri toplama kamplarında olan her bir eve bir Çinli zorla yerleştiriliyor. Tanımadığınız hatta nefret ettiğiniz biri güya evin reisi gibi ya karısına çocuğuna istediğini yapıyor, yaptırıyor.
Oradan çocuk ortaya çıksa narkozsuz kürtaj yapılıyor. Uygur kızlarını anne babası, ailesiyle tehdit edip Çinlilerle zorla evlendiriyorlar. O kızlar kendi namusunu korumak için intihar etmenin fetvasını arıyor ama fetva verecek kimseyi bulamıyor
Mahallelerde içki içme törenleri düzenleniyor. İnsanlar domuz eti yemeye zorlanıyor.
Evlerdeki, kasabalardaki bıçaklar dahil tüm bıçaklar üzerinde kimlik kodu yazılı ve kısa zincirle bağlı. Birinin evine gitmek için bile izin alınıyor.
Doğu Türkistan halkı zorla hastanelere götürülüp sağlık kontrol kontrolü adı altında organ nakli yaptırılıyor.
Ve Doğu Türkistan’da yapılan bunca soykırıma bütün dünya sessiz kalmaya devam ediyor.