Din Adamları Kurtuluş Savaşında


DİN ADAMLARI KURTULUŞ SAVAŞINDA İŞGALCİLERLE  BİRLİKTE HAREKET ETTİ Mİ?

Tefekkür Düşünce Merkezi

 

Kurtuluş Savaşı Günlerinde işgale karşı direnişin gizliden gizliye yürütüldüğü ana merkez İstanbul’du. İstanbul’da her kesimden halk, Kurtuluş Savaşı için bir şeyler yapma gayretindeydi.Yakın Tarihin önemli şahitlerinden Münevver Ayaşlı, o günlerin İstanbul’unu şöyle anlatır:Bütün camilerde, yeni başlamış olan Anadolu harekâtı için sabahlara kadar dua edilirdi (Ayaşlı,2003:80).

 

Sonraki dönemlerin Demokrat Parti Milletvekili Halil İmre, çocukluk günlerinde şahit olduğu anları hatıralarında canlı  bir şekilde anlatır:Hoca Süleyman Efendi önderliğinde ‘Beyaz Başörtülüler’ isimli kadınlar cemaati önceden belirlenmiş ‘Dua gecelerinde’ Anadolu’nun kurtuluşu için dua ederlerdi. Dua merasiminin sonunda imam efendi ‘Ya Rahim’ diyerek Yüce Yaradana seslenirdi.Bu dua gecelerine Müslüman Hintli askerlerin de katıldığı olurdu (İmre,1976:99-100).

 

Camiler kadar, mahalle mektepleri de ülkenin işgalini yüreğinde hissedenlerin oluşturduğu atmosferden nasibini alıyordu. General Sıtkı Ulay da çocukluk döneminde benzeri olaylara şahit olanlardan biridir. “Mahalle mekteplerinin sarıklı, sakallı hocaları bu derin üzüntüyü ‘Ağlayalım çocuklar. Ah vatanım, vah vatanım!’ diyerek gözyaşları eşliğinde talebeleriyle paylaşmakta bir sakınca görmüyorlardı” (Ulay,1990:11).

 

Kurtuluş Savaşı’nın önde gelen simalarından Halide Edip Adıvar’ın Sultanahmet Mitingi’ne projektör tutulduğunda işte bu hakikat ortaya çıkar.İngiliz işgali altındaki İstanbul’da miting düzenlemek kadar miting meydanını doldurmak da cesaret işidir. Tarihi Sultanahmet Mitingi’nde kürsüden İstanbul halkına hitap eden Halide Edip Adıvar’ın miting meydanında müşahede ettiği sahneler ülkenin değişik yörelerindeki sahnelerin benzeridir.Minarelerden gelen seslere kalabalık arasındaki yüzlerce ulema, kelime-i tevhid ile eşlik ediyor, kürsünün merdivenlerinde yeşil sarıklı bir Anadolu hocası gözyaşları döküyor, siyah çarşaflı kadınlar, beyaz sarıklı adamlar uçuşan İngiliz uçaklarına aldırmadan mıhlanmış bir şekilde hatipi dinliyorlardı (Adıvar,1999:32). 

 

Kurtuluş Savaşına destek sadece İstanbul’da değil bütün Anadolu’da her mekanda kendini göstermektedir.Nitekim Kurtuluş savaşı için resmi tarihçiler tarafından milat kabul edilen 19 Mayıs 1919 tarihinden önce, 17 Mayıs 1919 günü Denizli-Çal müftüsü Ahmet İzzet Efendi'nin, Çarşı Camii'nde düşmana karşı mukavemet ve teşkilâtlarıma çağrısı yapmıştı. (Çevreden topladığı yüz silahlı ile Aydın-Köşk cephesinde düşmanla fiilen çarpışmıştır) (Doğan M,2019:65).

 

12 Haziran 1919 günü Müderris Hacı Süleyman Efendi'nin Çine’de Heyet-i -Millîye'nin kurulmasını sağlarken,13 Haziran 1919 günü de  M. Kemal Paşa’yı Amasya’da Müftü Hacı Tevfik başkanlığında heyet karşılamıştı. Müftü: "Paşam... Bütün Amasya emrinizdedir. Gazanız mübarek olsun!” demiş Paşa'nın gözleri yaşarmıştı (Doğan M,2019:73).


Atatürk ile 19 Mayıs’ta Samsun’a çıkan heyette bulunan Binbaşı Hüsrev Gerede,  çeşitli şehirlerdeki bu manevi desteğe şahit olanlardandır.

 

20 Haziran 1919: Amasya’daki Beyazıt Camii'nde şehitler için bir mevlit okutuldu. Eski müftü saygıdeğer,yurtsever yaşlı kişi, ulusun birliğine, kişisel kin ve  siyasal kutuplaşmalardan sıyrılmanın gerektiğine, İstanbul'un kuşatılmış, Hükümetin tutsak olduğuna, ulusun kaderini yine kendisinin belirleyeceğine, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin gerekliliğine  ilişkin öğütler verdi. Ulusun mutluluk ve  kurtuluşu için candan dualar etti (Gerede-Önal-2003:39).

 

Bir başka manevi destek merkezi, Kongrenin yapıldığı Erzurum vilayetidir.Olayların başrolünde Erzurumlu Raif Hoca bulunmaktadır. 3 Temmuz 1919: Akşam saat 8'de Erzurum'a vardık.Asker ve memurlar dışında Erzurum halkının da bizleri içtenlikle karşılamasına çok sevindik. Baba dostlarımdan Raif Efendi'yi Vilayat-ı Şarkiyye Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı olarak nur yüzü ve  beyaz sarığı ile halkının başında görmek beni çok mutlu etti  (Gerede-Önal-2003:47).

 

Atatürk, Erzurum Kongresinde Raif Hoca’nın gösterdiği tarihi kararlılıktan şöyle bahseder:Erzurum’da Raif Hoca Efendi’nin medenî cesareti, şahsımıza mutlak güvenmek şeklinde belirince,Müdafaa-yı Hukuk Erzurum Şubesi’nin bizlere sağladığı hizmet ortaya çıktı.Raif Hoca’dan başkasının bu çapta cesaret gösterebileceğine ihtimal vermiyorum” (Kabaklı,1989:105).

 

Cumhuriyet'ten sonra Müdafaa Vekilliği (Savunma Bakanlığı) ve uzun süre TBMM başkanlığı yapan Kâzım Paşa (Özalp) 'in ifadesiyle,  “O gayr-i müsait ahvâl ve şerait içinde muhterem ulemamız öne geçmişler, münhasıran telkin ve irşâd ile iktifa etmemişler, millî kuvvetlerin başında çarpışmışlardır” ( Doğan M.2014:25 ).

Düne kadar Anadolu’nun sıradan bir vilayeti iken bugün Milli Hareket’in merkezi haline gelen Ankara’daki bu ruhanî hava, sadece o güne mahsus değildi. Şehir halkı bir kudsî davaya öncülük etmenin vakarı içersinde gündelik hayatlarını sürdürüyorlardı. Ramazan davulcusu sokakta dolaşırken ‘Siz Allah’ı unutmazsanız, Allah da sizi unutmaz!’ ikazını tekrarlayarak dolaşıyor, mü’minleri oruca ve cephede savaşan mücahitler için duaya davet ediyordu  (Hüseyin,1999:64).

 

İşte tüm bu nedenlerden dolayı sonraki yıllarda Kurtuluş Savaşı’nın aleyhinde çalıştığı, işgal kuvvetleriyle işbirliği içersine girdikleri şeklinde insafsızca ithamlarla karşılaşan hocalar için Yunus Nadi kayıtlara geçecek tarihi bir itirafta bulunur: Anadolu’nun Hocaefendileri devrin batı tahsili görmüş aydınlarına göre, hadiseleri daha iyi kavramış vaziyetteydiler (Nadi,1997:87).

 

Kurtuluş Savaşına destek verenlerden biri de Senusi Şeyhi Ahmet Şerif El-Mehdi idi.Bizzat Andoluya gelerek şehir şehir dolaşmış ve halkı kurtuluş savaşına destek vermeye çağırmıştı.Senusi büyük Şeyhi Ahmet Şerif El-Mehdi'ye bağlı bulunan ve hemen bütün Bingazi bölgesine yayılarak 30 dan fazla zaviye kurmuş olan Senusilerden her alanda büyük yardımlar görülmekte idi. (Sarıbay,1982:120).

Güncel Haberler