CHP, DARBECİ SUBAYLARIN NEDEN 2.ADRESİ?


Normal şartlar altında demokratik düzenin bir aktörü gözüken ve cumhuriyetin kazanımlarından biri olan demokrasinin de bekçisi olması gereken Cumhuriyet Halk Partisi’nin tarihi boyunca, demokrasiyi yok etmek üzere darbeye kalkışan darbeci subayların 2.adresi olması dikkat çekiyor. Esasen bu anlamda çok sayıda somut örnek olmakla birlikte biz bazı maruf şahıslar üzerinden bu garip ilişkiye dikkat çekmeye çalışacağız.

27 Mayıs 1960 Darbecileri

Yaptığı darbeyle  halk tarafından seçilmiş hükümeti deviren ve yönetime el koyan Darbe Lideri General Cemal Gürsel'in, darbenin hemen ardından İsmet Paşa'ya “Bizi affetmenizi rica ediyoruz. Emirleriniz bizim için daima peygamber buyruğudur Sayın Paşam! (Birand,1999:193).demesi manidar bir söz olarak kayıtlara geçmişti. Darbe lideri general, daha ilk günden CHP lideri İsmet İnönü’nün emrine girdiğini beyan ediyordu.

Nitekim Cemal Gürsel liderliğindeki darbeciler, 15 Ekim 1961 günü yapılan seçim sonuçlarını tanımamışlar, Demokrat Parti’nin yerine kurulan Adalet Partisi daha çok oy almasına rağmen, CHP nin başkanı İsmet İnönü başkanlığında bir hükümeti dayatma ile kurdurmuşlardı.

Müteakiben 27 Mayıs Darbesinin kurmayı olan bazı subaylar CHP’ye girmiş, üniformasız siyaset hayatına adım atmışlardır. “Üç kişi CHP’ye girdi ve milletvekili oldu. Bunlar Orhan Kabibay, Orhan Erkanlı ve İrfan Solmazer’dir. Partiye girdikleri gün İsmet İnönü’nün bir beyanatı oldu: CHP’ye ve 27 Mayıs’la ilgili vuku bulacak olan taarruzlara partimize yeni giren bu arkadaşlar cevap verecekler.” (Er,1999).

9/12  Mart 1971 Darbecileri

9 Mart cuntası, 27 Mayıs 1960’taki askeri darbede Milli Birlik Komitesi üyesi olan, emekli General Cemal Madanoğlu ve Doğan Avcıoğlu’nun liderliğinde teşkil edilmişti. Cuntanın askeri kanadında ise yüzlerce üst düzey subay vardı. 9 Martçılara göre dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Faruk Gürler ve Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Muhsin Batur, cuntanın önde gelen isimleriydi. Cuntacılar Demirel hükümetini devirip Baas tipi yarı askeri-sosyalist bir rejim kuracaklardı. Bunun için bir Devrim Anayasası, Devrim Partisi Tüzüğü, askerlerden müteşekkil 50 kişilik Devrim Konseyi ve Devrim Mahkemeleri taslaklarının yanı sıra aralarında sivillerin de bulunduğu Bakanlar Kurulu listesini bile hazırlamışlardı. Taslakların hazırlanmasında Baas tüzüğünden yararlanılmıştı. Bu arada cuntacılar, darbeye gerekçe için bazı radikal sol gençlik örgütleriyle işbirliği yaparak şiddet olaylarını tırmandırmışlardı. (Orakoğlu,2007:55).

Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Muhsin Batur, 9 mart cuntasından sonuç çıkmayınca, 12 Mart 1971 günü, diğer kuvvet komutanları ve Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç ile birlikte hükümete muhtıra vererek halkın seçtiği hükümeti resmen devirmişlerdi.

Muhsin Batur 1973'te emekli olduktan sonra Cumhuriyet Halk Partisi'ne geçmiş ve bu partinin Cumhurbaşkanı adayı dahi olmuştu. 16 Nisan 1980 günü Batur’un adaylığı CHP grubunda açıklandı. Seçim turları başlayalı 25 gün olmuş ve 34 tur seçim yapılmıştı. Batur gelişmeyi şöyle açıklıyordu: “27 Mayıs’ta Ankara’dan bir telefon geldi. Sekreter, CHP Genel Başkanı Ecevit’in benimle konuşmak istediğini söylüyordu. Telefon bağlandı. Ecevit, ısrarla tekrar Ankara’ya gelmemi istiyordu. Yeni gelişmeler oluyormuş. Erbakan ve arkadaşları bana destek olacaklarını vaad etmişler. Ankara’ya döndüm. 29 Mayıs’ta Ecevit ve Erbakan tekrar bir araya geldi. Benim yeniden aday olmama karar verdiler.” (Mangırcı,1999:129-130).

Bir ara Batur'un seçilmesine ramak kaldı. O gün Batur 303 oy aldı. 15 oy daha alsaydı, Türkiye'nin yedinci cumhurbaşkanı olacaktı  ( Birand, Bila ve Akar,2001:143-144 ).

Daha sonra CHP saflarına katılan bir başka darbeci subay teğmen Sarp Kuray’dı. Babası eski Ankara valisi Enver Kuray, dayısı Yassıada savcısı Ömer Egesel'di. Kuray, Önce Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne, daha sonra da Deniz Harp Okulu'na girmiştir. 1967 yılında Deniz Harp Okulu'nu bitirir. 1969 yılında deniz teğmeni iken ordudan emekli edilir. Sonra, Dev-Genç eylemlerinde yer almıştır.

General Nevzat Bölügiray, Sarp Kuray’dan şöyle bahsediyor: Bildiri yayımlayan 69 subaydan ihraç edilen içlerinde Ütgm. Sarp Kuray’ın da bulunduğu beş deniz subayı, demokratik halk iktidarı için yola çıktıklarını ve kavgalarını sürdüreceklerini bildiren yeni bir bildiri yayımlıyorlardı. (16 Ocak 1969) (Bölügiray:2009:203).

27 Mayıs Darbecisi eski Kurmay Albay ve halen CHP milletvekili olan Orhan Kabibay 12 Mart Darbesi öncesi sivil öğrenci lideri Deniz Gezmiş’e, askeri öğrenci lideri Sarp Kuray’a ‘mısır patlatır gibi’ bomba patlattırmaktaydı. 27 Mayıs Darbecisi İrfan Solmazer ise bu iki gence Ankara’daki ABD Büyükelçiliği’ni silahla tarattırmıştı” (Hasan Cemal:2005).

 

Üniversiteli gençler üniversitelerde boykot ve işgal ile eğitimi felç hale getirirken, “CHP’li Nihat Erim gibi bazı şahıslar bu eylemleri teşvik eden açıklamalar yapıyordu” (Arcayürek,1985:234).“İlhan Selçuk o günlerde ‘Ordu-gençlik el ele’ yazıları yazarak” (Gökdemir ve Öztuna,1987:179).olayları tahrik ediyordu.

 

Sarp Kuray, 12 Mart 1971 Darbesinin ardından 83 sanıklı Deniz Subayları davası nedeniyle tutuklanır, idam istemiyle yargılanarak 4 yıl tutuklu kalır. Dava sonunda 24 yıl hapse mahkûm edilir, fakat 1974 Genel Affından yararlanır. Bu olayların ardından yurt dışına gider.

 

4 Şubat 2009 yılında Sarp Kuray, “16 Haziran örgütünü kurup yönettiği ve örgüt adına öldürme, yaralama ve bombalama gibi çok sayıda eylemin talimatını verdiği” gerekçesiyle çarptırıldığı müebbet hapis cezasının infazı için teslim oldu. Polis tarafından tutuklanarak cezaevine konuldu. Sarp Kuray, 28 Kasım 2016 tarihinde tahliye oldu.

 

Halkın seçtiği hükümeti devirmek ve demokrasiye son vermek  üzere  örgüt kurma suçundan  hapse giren ve tahliye olan Sarp Kuray, 13.06.2017 tarihli  CHP Grup toplantısında Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasına başlamadan önce Dev-Genç kurucularından Sarp Kuray, kürsüye gelerek CHP'ye katıldı.Kuray ve devrimci arkadaşlarının rozetini CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu taktı.

 

28 Şubat 1997 Darbecileri

 

28 Şubat Darbesinin önemli kurmaylarından biri olan General Tuncer Kılınç, 1999 yılında orgeneral rütbesine terfi etti ve 3. Ordu Komutanlığı'na atandı. 2001 yılında Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği görevine atandı.

 

Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün danışmanı Ahmet Sever, Tuncer Kılınç’tan şöyle bahsediyor: Bazıları için başörtüsü takıntısı, ülkenin tüm sorunlarının üstünde görünüyordu. Nitekim, dönemin Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç, ilk görüşmesinde, Abdullah Gül’den akıl almaz bir talepte bulunuyordu: “Eşiniz başını açsa ne iyi olur. Öyle bir şey yapsa sizin heykelinizi dikeriz.”

 

Bir Orgeneral, bir ülkenin başbakanına eşinin nasıl giyinmesi gerektiğini söyleyebiliyordu.

Aynı Tuncer Kılınç, yaklaşık 2 ay sonra, benim de bulunduğum bir görüşmede, Başbakan Gül’den oradaki herkesi hayrete düşüren bir istekte daha bulundu.1 Mart Tezkeresi’nin TBMM’den geçmesi için kamuoyu oluşturmanın önemini anlatan Kılınç, “Halkı buna hazırlamak için, Diyanet’e bir talimat verseniz. İmamlar Cuma hutbelerinde tezkerenin kabul edilmesinin ülke menfaatine olduğuna dair vaaz verseler” dedi. (Sever,2015:37)

General Tuncer Kılınç, 7 Ocak 2009 tarihinde gözaltına alındı. 5 Ağustos 2013 tarihinde İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından karara bağlanan davada 13 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldı ve hakkında yakalama kararı çıkarıldı.12 Ağustos 2013 tarihinde İstanbul Adliyesi'ne giderek teslim oldu. 11 Mart 2014 tarihinde cezaevinden tahliye edildi.

General Tuncer Kılınç da 12 Kasım 2014 tarihinde Cumhuriyet Halk Partisi'ne katıldı.

Örnekleri çoğaltmak mümkün…Demokrasinin bir aktörü  gözüken CHP ile demokrasiyi yok etmek üzere darbeye kalkışan subaylar nasıl aynı adreste sürekli bir araya gelebiliyor anlaşılır gibi değil…

 

 

Güncel Haberler