Bosna Savaşı sırasında mağdurlara yardım amacıyla bir süre Bosna’da bulunan Muhyiddin Şekür, Bosna’da neler yaşandığını kendi zaviyesinden şöyle anlatıyor:
(…..) Bu programa çok sayıda Boşnak Doktor katkıda bulunuyordu.İşin ilginç yanı Zeliha ile birlikte yardım çalışmalarına destek veren doktorların kendileri de mülteciydi.Ne var ki Hırvatistan'da mesleklerini yasal yollardan icra edemiyorlardı. Zira Hırvatistan Devleti Bosna'da almış oldukları diplomalarını tanımıyordu. (Şekür,2020:259).
(…..) Saraybosna'da genç bir doktor olan Tina, savaş esnasında dul kalmıştı. Kocası cephede şehit edilmişti. Tina seminer'in ilk günlerinde suskunluğunu bir an bile bozmamıştı. Ancak başka bir kadının yaşadıkları, apartmana bir havan mermisi isabet ettikten sonra hayatta kalan az sayıda kişiden biri olmaktan dolayı suçluluk hissettiğini ifade etmesi, belli ki Tina'yı da konuşmaya ikna etmişti. Ölümden kıl payı kurtulmuş olan kadın, “Asıl şanslı olanlar orada ölenler” dedi.
Tina bu sözler üzerine sessizliğini bozarak bu kadının hislerini anladığını söyledi. Sözlerine kocasının ölüm haberini aldığında hissettiği ızdırabı anlatarak devam etti.Hissettiği çaresizlikten öfkeden ve tutulduğu buhrandan bahsetti. Meşgul olmak uğruna hayatını riske atıyordu. Zira işe gitmek için her gün adımladığı yol keskin nişancıların ateş hattı üzerindeydi. Tina her ne kadar ölmeyi arzu etmenin günah olduğuna inansa da bunu içten içe arzu ettiğini itiraf etti. Bütün bunlara şahit olmak Tina'yı ebedi azabı düşünmeye ve planından vazgeçmeye sevk etmişti (Şekür,2020:283).
(…..) Natasha, kocasını, evlilik yıldönümlerinde bir keskin nişancının kurşunu ile kaybetmişti. Kocası kucağında can vermişti. Bu olayın üzerinden daha bir ay geçmeden, 9 yaşındaki oğlu da bir keskin nişancının silahından çıkan kurşuna kurban gitmişti. Can çekişen oğlunu kucaklayıp tıbbi yardım alabileceği bir yer aramıştı ama nafile. Çocuğu da, tıpkı kocası gibi kollarında ölmüştü. Kalbindeki derin üzüntüye inat, savaş boyunca Bosna'da yaşamaya ve çalışmaya devam etmişti. Dışarıdan bakan bir göz Onun bu kadar büyük acılar çektiğini tahmin edemezdi. Olağanüstü vakur ve fedakar bir kadındı; Özellikle de hastalarına karşı. (Şekür,2020:283-284).
Şekür Muhyidin,(2020), Gölgeler Koridoru,İstanbul:Timaş Yay