AHMET CEVDET PAŞA’NIN ANLATIMIYLA: SULTAN I.ABDÜLHAMİT (1725-1789) DÖNEMİNDE EKONOMİK HAYAT


(....) İstanbul’un hali de ayrıca yürekler acısı idi. Yiyecek içecek, ekmek, un, her şey yok denecek kadar azalmıştı, insafsız esnaf her şeyi kendi bildikleri gibi alıp sattıkları için fakirler ve yoksullar - ki İstanbul halkının büyük çoğunluğu idi - büyük sıkıntı çekiyordu. Yağın, mumun ismi var cismi yoktu.

Ekmek alabilmek için fırın kapılarında toplanıp bekleşenler günden güne artıyordu; birbirinden sıra kapmak ve ekmek aşırmak için kanlı bıçaklı olanlara rastlanıyordu. İstanbul Kadısı “Bir türlü gereken düzeni kuramıyor” diye azlolunmuştu. Esnaf bu hali fırsat bilmiş gibi bir paralık şeyi on paraya satmaya kalkışıyordu. (Cevdet Paşa,1973:302)

Etin okkası on sekiz paraya çıkmış, mumun tanesi bir paraya bile bulunamaz olmuştu. “Halimiz ne olacak?” diye halkın feryada başladığı Abdülhamit Han’ın kulağına gidince “Allah için olsun şu zahire maddesine bir çare bulunsun” diye Sadrazam vekiline emirler göndermeye koyulmuştu. Karadeniz’den emniyetle zahire getirebilmeleri için tüccar gemileri savaş gemilerinin himayesini istiyorlardı. İstanbul’daki bütün yetkililer Payitahtın böyle dertlerine çare aramaktan devlet işlerini ve dış münasebetlerini yürütmeye değil düşünmeye bile vakit ayıramıyorlardı. Hiç bir taraftan, önce tahmin edilenin yarısı kadar olsun vergi geldiği yoktu. Koca Osmanlı ülkesi, karışıklıklar, kıtlıklar, soygunculuklar ülkesi olmuştu. (Cevdet Paşa,1973:306)

Kimse, ehli olduğu için bir işin başına getirilmiyor, ya birinin yakını olduğu ya birine para yedirdiği için o işe kayırılmış bulunuyordu. Marifet, bunun önüne geçebilmekti ki herkes, ancak hizmete ehil, halka yararlı; devlete sadık olabilmekle işinde tutunabilsin. (Cevdet Paşa,1973:322-323)

Gemiciler zahirenin bir miktarını satar ve kalanın üstüne su döküp ağır çektirirlerdi. Bu yüzden zahireler ambarda kokuşurdu. Bu da hastalıkları sebep olurdu. Ekmekçi Arnavutlar da, alıcılara, borçlarını ödemezlerdi.

Sadaret kethüdası Hakkı Bey zahire işinde herkesle ihtilâfa düştüğünden azledildi. Yerine yeni bir Ağa getirildi. Nihayet, İstanbul'un ekmek işlerine bakmak üzere, ayrı bir nezaret kurulmasına karar verildi. Mübaya işlerinden dolayı, taşraların hali perişandı. Harpte orduların ihtiyacı da buna eklenince memleket bir baykuş yuvası haline gelmişti. (Cevdet Paşa,1973:412:413)

Ahmet Cevdet Paşa,(1973),Cevdet Paşa Tarihi, Cilt:1,İstanbul: Başbakanlık Kültür Müsteşarlığı Yay

 

Güncel Haberler