Dr. Şaban Odabaşı
1-3 Aralık 2021 tarihinde Ankara’da yapılacak olan 20. Millî Eğitim Şûrâsı için, 17 Ekim 2021 Pazar günü İstanbul'da, yapılan Şûrâ hazırlık çalışmalarındaki gözlemlerimi ve kanaatlerimi paylaşmayı önemli bir zaruret olarak gördüm.
Eğitimin içindeki tecrübeli hocalarımızın bile; Ol mâhîler ki/Deryâ içredür/Deryâyı bilmezler.
Sözünü hak edecek şekilde Millî eğitimin TEMEL AÇMAZLARINDAN ve yapılması gereken köklü değişikliklerden bîhaber olarak, çatırdayıp yıkılmak üzere olan binânın, boya, badana, dekorasyon ve mefrûşatı ile ilgilenmeleridir.
Âdetâ, meşhur KURBAĞA DENEYİNDEKİ kurbağalar gibi;yavaş yavaş ısıtılan suyun içinde, dışarıya atlamayı akıl edemeyip haşlanıp pişmiş kurbağalar gibi, hâlâ kokuşmuş, çürümüş mevcut sistemin içinde, boya-badana kabîlinden çözümler aranmaktadır.
Millî Eğitimimizin Köklü Reformlara,YENİDEN YAPILANMAYA ihtiyâcı var. Boya-badanaya değil.
Tesbit ve Tekliflerim :
1- Milli Eğitimimizin,-FELSEFESİ ve HEDEFİ mevcut değildir.
TEKLİFİM : Millî Eğitimimizin iki ana HEDEFİ olmalı.
1 - MİLLÎ ve MÂNEVÎ duruşu ve yaşayışı olan insan yetiştirmek.
2 - MESLEĞİNİ her kademede ilmî kurallara uygun şekilde öğrenen ve uygulayan, bilim ve Teknoloji üreten insan yetiştirmek olmalıdır.
1 - MİLLÎ ve MÂNEVÎ duruşu ve yaşayışı olan insan yetiştirmek için öncelikle: Allah'ın yarattığı ve yönettiği kâinâtın yapısını ve işleyişini inceleyen, Fizik, Kimya, Biyoloji, Astronomi, Jeoloji... gibi Fen Bilimlerinin anlatım dilini, inançsız ve İNKÂRCI FELSEFENİN,
-Tesâdüfen oluyor,-Kendi kendine oluyor,-Tabiat yapıyor...gibi ifadeler kullanarak Gençlerimizi inançsızlığa, Deizme ve Ateizme sürükleyen istismâr dilinden kurtarıp;Kâinâtı yaratan ve yöneten ustası, san'atkârı olan Allah'ın san'atını, hikmetini, ilmini, iradesini, rahmetini ve kudretini işaret edecek bir dil ileYENİDEN YAZILIP anlatılması gerekir.
Allah inancı en etkili şekilde, DİN derslerinde değil, O'nu eserleriyle tanıtan FEN derslerinde anlatılır.
İnançlar da FEN derslerinin İNKÂRCI dili ile aşındırılır ve yıkılır. Yapılmakta olan yıkım da budur. Allah inancı, bütün Îman esaslarının temelidir.
Allah inancı olmazsa hiçbir mânevî ve dînî değeri yerleştirmek mümkün olmadığı gibi, Millî değerler de askıda kalır.Milletine ve değerlerine yabancılaşan ve yabancıların oyuncağı olan bir nesil ortaya çıkar.
Allah inancı da, O'nun eserleriyle insanı kuşatan varlıklar âlemini inceleyen FEN DERSLERİNİN diliyle, insanın bütün duygu ve düşüncelerini doyuracak şekilde anlatılabilir.
(Bu konuda bâzı örnek çalışmalar yapılmaktadır.)
2 - Millî Eğitimin YENİDEN YAPILANDIRILMASI :
Eğitimde alışılmış ve gereksiz zaman kaybettiren -İlk okul-Orta okul-Lise şablonu bırakılıp, AMACA YÖNELİK bir yapılanma oluşturulmalıdır.
Meselâ:-Temel Eğitim Okulları-MESLEK Okulları-Üniversite olarak eğitim üç kademeden oluşturulabilir.Hiçbir işe yaramayan ve en kıymetli zamanları israf ettiren "Düz Liseler" ve türevleri tamamen kaldırılıp kapatılmalıdır.
Temel Eğitim Okulları :
6-7 yaşlarda başlayan, ortalama 6 yıl süren, başka eğitim almasa bile hayatta herkese lâzım olan, okuma-yazma Matematik, Türkçe, Tarih, Coğrafya, Yurttaşlık bilgileri, Hayat bilgisi gibi temel bilgileri yeteri kadar ve sağlam öğrettikten sonra;
Eğilim ve kabiliyetlerini, ilgi alanlarını tesbit edip, Meslek okullarında isabetli yönlendirebilmek amacıyla, Fizik, Kimya, Biyoloji, Müzik, Resim, el sanatları, Sosyal bilimlerin çeşitli dallarından, Astronomi ve Jeolojiye kadar herbir bilim dalından, bunların nelerden bahsettiği orjinal örneklerle kısaca bahseden dersler konulması ve bu esnada eğilim ve kabiliyetlerinin, ilgi alanlarının izlenmesi ve tesbiti yapılmalıdır.
Meslek Okulları:
-Teknik Meslek okulları-Sosyal Meslek okulları-Sağlık Meslek okulları
-Temel Bilimler Meslek okulları gibi 4 ana bölümde müşterek derslerden sonra yüzlerce alt bölümde meslekî eğitim verilebilir.(Meselâ:Teknik Meslek okullarıda: torna,tesfiye, elektrik, kalıpçılík, dökúmcülük, inşaat...vs.)
Bu okullar;-2 yıl teorik,-1 yıl teorik ağırlıklı teorik-pratik karma,-1 yıl pratik ağırlıklı, teorik-pratik karma,-1 yıl tamamen Pratik çalışma ile ortalama 5 yıllık bir eğitim vermelidirler.
Okul atölye ve laboratuarları donanımlı, meslek dersleri ve atölye hocaları yetenekli olduğu gibi, Uygulama stajlarının gerçek sanayi, işyeri ve üretim alanlarında, uygun ücret ile çalışarak yapılmalı, mezun olduğunda kendi dalında, donanınlı, iş yapabilen ustalar ve teknik elemanlar olarak hayata atılmaları sağlanmalıdır.
Temel öğretim esnâsında 6 yıl boyunca Rehber öğretmenler ile izlenen, eğilim, yetenek ve kabiliyetleri tesbit edilerek yönlendirilen öğrenciler ilgi ve severek girdikleri okullarında başarıları yüksek olacaktır.
Bu şekilde meslek ve gelir sahibi olanların önemli bir kısmı Üniversite kapılarında sürünmekten vaz geçecek ve hayata kısa yoldan atılacaklardır.
İŞE YARAMAYAN ADAM mezun eden ve boşuna zaman kaybettiren DÜZ LİSE mezunlarının meslek sahibi olmak için girmeye çalıştıkları Üniversiteler de bir kısım gereksiz ve verimsiz yükten kurtulacaklardır.
Meslek okullarının her bir bölümünün Üniversite seviyesinde bir devâmı ve karşılığı olduğundan, bir fakülteye girebilmek için, Meslek okulunun ilgili bölüm mezunları kendi aralarında imthanla yarışarak üniversitenin ilgili fakültesine girebilirler.
(Meselâ: Elektrik mühendisliği fakültesine girmek için; sadece Meslek okullarının Elektrik bölümü mezunu olan Elektrik teknisyenleri kendi aralarında imtihana girerler.) Bölüm değiştirmek isteyenler girmek istedikleri bölümün fark derslerini verip, farklı olan stajlarını yaparak bölüm değiştirebilirler.
Bu şekilde en yetenekli olanlar Üniversiteye girer, diğerleri hayata atılıp mesleklerini icra ederek, mağdur olmadan geçimlerini sağlarlar.
Üniversiteden mezun olan uzmanlar, teknik yeteneklerini iyi bildikleri yardımcı eleman olarak kendi eski sınıf arkadaşları ile çalışacaklarından, iş verimi ve iş barışı ve iş ahlakı da yüksek olacaktır.
Üretimde verim yüksek olacağı gibi, Ar-ge çalışmalarında ve bilimsel araştırmalarda da, çekirdekten yetişmiş yetenekli uzmanlar ile yetenekli ve Eğitimli Yardımcı teknik elemanların iş birliği BİLİMSEL ve TEKNOLOJİK gelişmemizi hızlandıracaktır.
Ayrıca; ÜNİVERSİTE- SANAYİ işbirliği de hem Üniversitelerimizi, hem de Sanayimizi olağanüstü güçlendirecektir.
Genç nüfusumuzun çokluğu sebebiyle, Teknik okullarda eğittiğimiz değerli teknik elemanlarımızın hepsini ülkemizde istihdam edemiyeceğimiz açıktır. Bütün Gelişmiş ülkelerin de bu tür teknik elemana ihtiyacı olduğundan sürekli talepleri vardır.
Gelişen ve bölgesel güç olmaktan, dünyânın büyük ülkeleri arasında yükselen Türkiye'nin, etkili ve dinamik bir DİASPORA gücüne ihtiyacı vardır. (Eğitimli STK ları sayesinde, az sayıda oldukları halde, Ermeni diasporası Dünya siyasetinde çok etkilidirler.)
Bu amaçla; Meslek okullarımızda etrafıyla diyalog kurabilecek kadar pratik bir "yabancı dil" eğitimi ile -Özet bir "Sivil Toplum" eğitimi verilmesi, *Yabancı ülkelerde dernek, Vakıf nasıl kurulur *Nasıl çalıştırılır *Karar ve Muhasebe defterleri nasıl tutulur. *Evrak düzeni nasıl sağlanır,
*Kurumsal yapının resmî, toplumsal ve maddî-mânevî avantajları nelerdir?
*Sivil toplum kuruluşlarının yapabileceği etkinlikler nelerdir ve bu etkinliklere katılmanın şahsî, toplumsal ve millî fayda ve önemi nedir?
*Kendi toplumunu bir araya getirmenin ve birlikte hareket etmenin önemi ve usulleri nelerdir? gibi özet bilgilerle donatılan yabancı ülkelere göndereceğimiz bu değerli teknik elemanlar; bizim oradaki ekonomik, sosyal ve siyasal milletler arası yumuşak gücümüz oldukları gibi, aynı zamanda teknoloji transferinde gözümüz kulağımız, elimiz ayağımız olacaklardır.
Ancak; onların Eğitiminde, Millî ve Mânevî duruşlarını ve yaşamlarını sağlayacak FEN derslerinin Allah inancına uygun yazılması, yeterli ve gerektiği kadar Mânevi eğitimin verilerek yetiştirilmesi gereklidir.
Zekâ ve Kabiliyetlere Göre Egitimin Düzenlenmesi :
Birbirinden çok farklı zekâ ve kabiliyet seviyelerinde olan öğrencileri,-aynı sınıfta,-aynı sürede-aynı bilgileriöğrenmeye zorlamak, insan tabiatına zıttır."Üstün zekâlılara" zaman kaybettirdiği gibi, en başarısız duruma düşenler de bunlar olmaktadır. Mevcut sistem, çok değerli kabiliyetlerin ziyan olmasına sebep olmaktadır.
Orta kabiliyette olanlar duruma uyum sağlamaya çalışırken, kabiliyet ve zekâ seviyesi daha geri olanlar, ya çok zorlanmakta, ya da başarısız olmaktadırlar. Eğitimi ve sınıf geçme şartlarını gevşeterek perişan bir eğitim sistemi ortaya çıkmaktadır.
Bu sebeple okullar A - B - C guruplarına ayrılmalı, aynı bilgiler ,-A gurubu okullarda 4 yılda-B gurubu okullarda 6 yılda,-C gurubu okullarda 8 yılda verilecek şekilde düzenlenebilir.
Temel eğitime başlarken , dikkatli ve yeterli şekilde zekâ ve kabiliyet testleri yapılmalı.Seviyelerine göre-Üstün zekâlılar A gurubu okullara-Orta zekâlılar B gurubu okullara- Daha az zekâ ve kabiliyette olanlar ise C gurubu okullara yönlendirilerek herkesin kabiliyetine göre uygun ortamda, uygun sürede, uygun eğitimi rahatça alarak her seviyedeki insanımızı eğitmiş ve istifade etmiş oluruz.Bu seviyelendirme tasnifi (A,B,C) meslek okullarında da sürdürülmelidir.
Bu şekilde tesbit edilebilen ÜSTÜN ZEKÂLI eğitilmiş insanlardan Ülkemiz çok istifade edecektir. Dünyânın en değerli Cevheri, "ÜSTÜN ZEKÂLI ve KABİLİYETLİ İNSAN"dır.
Ülkeleri yükseltenler üstün zekâlı ve kabiliyetli insanlardır. Bunların biri, bine, hattâ; milyona bedeldir.
Yeni bir yapılandırma modelinin ana hatlarını çizmeye çalıştık. Detaylarını ilgili uzmanlar tamamlayıp içini doldurabilirler.
Uygun ve kaliteli öğretmen yetiştirilmesi için de bir ÖĞRETMEN ÜNİVERSİTESİ kurulması faydalı olacaktır.Devâmını ve detaylarını baska bir zamanda ve ortamda müzâker etmek ümidiyle.