BU NEFRETİ SİZ KİM ÖĞRETTİ?

Hüseyin Yürük

Ünlü dava adamı, aktivist Müslüman lider, şehid Malcolm X, meşhur konuşmalarından birinde kendisiyle aynı salonda bulunan zencilere konuşmasının bir bölümünde şunu soruyordu:

“Size bu nefreti kim öğretti? Size siyahlığınızdan, dilinizin renginden, isminizin şeklinden, geçmişinizden, tarihinizden nefret etmeyi kim öğretti?”

Bu konuşma, Malcolm X’in diğer konuşmaları gibi ezber bozan müthiş bir konuşmadır. YouTube'da kaydı mevcut, tavsiye ederim.

Ülkemizin Maarif davasına çok kafa yoran ve “Maarif davamızın daha 1950'li yıllarda kaybedilmiş bir dava olduğunu” söyleyen mütefekkir yazar Samiha Ayverdi de “Münevver'i cahil olan toplumlardan daha bedbaht bir cemiyet yoktur” diyor.

Bir başka mütefekkirimiz Cemil Meriç ise “Türk Münevveri dine düşman değildir. Kendi dini olan İslam'a düşmandır” diyor.

…………….

Yukarıda sizlerle paylaştığım bu tespitler önceki gün İstanbul'un fethi ile ilgili bir makaleye yapılmış yorumları okurken birden aklıma üşüştü. Bir yorumcu, İstanbul'un fethini anlatan ve çağ açıp çağ kapatan fetih olayı ile ilgili şu yorumu yapıyor: İstanbul aslında fethedilemeyecekti. Fakat serseri ve başıbozukluklara yağma emri verilince ancak böyle fethedilebildi. Bu halde bile hala fethi zordu. Ancak Venedik ve Ceneviz komutanları kendi aralarında anlaşarak Bizans’ın savunmasını bıraktılar. İstanbul ancak bundan sonra işgal edilebildi.”

Hatırlarsanız 2014 yılındaki Gezi Olayları Kalkışmasında da sokakları ateşe verenler duvarlara “Zulüm 1453’de başladı” yazarak “İstanbul'un Türklerce işgal edildiğini” ifade etmeye kalkışmışlardı.

Hukuk fakültesinde bir Roma Hukuku hocamız vardı. O da İstanbul'un fethini  sanki bir Bizanslı tarihçinin kaybettiği bir şehirden bahseder gibi anlatırdı.

İnsan kendi kendine sormadan edemiyor: Ey bu toprağın çocukları…! İsminizden, kendi değerlerinizden, dininizden, tarihinizden, geçmişinizden, kültürünüzden, ceddinizden bu kadar nefret etmeyi sahip size kime öğretti?

…………..

Rahmetli Erol Güngör'ü anlatan bir kitapta okumuştum. Erol Güngör İstanbul Üniversitesi'nde asistanken bir gün Alman hocasıyla Beyazıt Meydanı'na çıkıyorlar. Orada yürürken Alman hocası Erol Güngör'e tarihi bir soru soruyor. Soru şu: Erol, etrafımda gözlerinden zeka fışkıran 6-7 yaşında çocuklar görüyorum. Sonra bu çocuklar değişiyorlar. Ne yapıyorsunuz da bu çocukları bu hale getiriyorsunuz?”

Gerçekten de Türkiye'yi yaklaşık 100 yıldır yönetenlerin kendilerine sorması lazım: Ne yapıyoruz da, bu ülkenin gözlerinden zeka fışkıran çocuklarını bu hale getiriyoruz?

 




Güncel Haberler