Hüseyin Yürük
Meşhur fıkradır… Cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllarda, Türk halkını aydınlatmak için Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasını Anadolu'ya konsere göndermişler. Senfoni Orkestrası bu turne sırasında Bayburt'a da uğramış. Ankara'daki büyüklere Anadolu halkının nasıl aydınlandığını göstermek için TRT muhabirleri de orada bulunuyor ve her bir konserden sonra halkın kanaatlerini soruyorlarmış.
Bayburt Meydanı'ndaki konserden sonra bir amcaya mikrofonu uzatmışlar. “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasının bu muhteşem konserini nasıl buldunuz?” diye..
Rivayet olunur ki Hacı amca şu tarihi cevabı vermiş: “Evladım Rus işgalinden sonra Bayburt Bayburt olalı böyle bir zulüm görmediydi..”
1920’lerdeki bu büyük aydınlanma çıkarmasından yaklaşık 100 yıl sonra bugünlerde Anadolu topraklarında yeni bir zulüm başladı. Bizimkiler her gün toprağın altında yeni bir keşif yapıyorlar. Ülkenin her yerini köstebek gibi sarmış yerli yabancı kazı ekipleri Türkiye'nin altını üstüne getirdiler. Her gün akşam haberlerinin bir bölümü bu büyük icraatlara ayrılıyor. Bunlar yazılı basına da düzenli olarak yansıyor.
Bunlardan sadece son bir ayda basına yansıyanları buradan ibret-i alem olarak paylaşalım:
Ordu’da Aziz Konstantin ve Helena Manastırı Ortaya Çıkarılacak
Yetkili kişi, Kurtuluş mahallesinde bulunan Aziz Konstantin ve Helena Manastırı kazı çalışmalarını inceleyerek, gerçekleştirilen kazılarla ilgili bilgi aldı. Aziz Konstantin ve Helena Manastırı kazı çalışmaları 3 yıl sürecek.
Daha önce Cıngırt Kalesi Antik Yerleşim Alanı’nda yapılan kazı çalışmalarında Helenistik ve Pontus Krallığı dönemine tarihlenen 2.150 yıl öncesine ait kalıntılar çıkmıştı.
Habere göre;2 bin 300 yıllık Kurul Kalesi'nde yürütülen kazı çalışmaları sırasında bulunan Ana Tanrıça Kibele Heykeli’nin İstanbul'da sürdürülen restorasyon çalışmaları yüzde 100 tamamlandı. Ana Tanrıça Kibele Heykeli’nin önümüzdeki günlerde Ordu’ya getirileceği bildirildi.
Ordu'da, 6'ncı Mithridates dönemine ait olan ve daha önce 2 bin 100 yıllık 'ana tanrıça' Kibele Heykeli ile yaklaşık 3 bin parça tarihi eserin bulunduğu, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne alınması için başvuru yapılan Kurul Kalesi, turizme açılacak.Pontus kralı 6. Mithridates dönemine ait 55 sikke ve aynı döneme ait çeşitli formlarda pişmiş toprak seramik parçaları bulunmaktadır.
Elazığ'da Urartu Medeniyeti Ortaya Çıkarılacak
Elazığ'da tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan Harput Kalesi'nde gün yüzüne çıkarılan Urartu dönemine ait yaklaşık 2 bin 800 yıllık su sarnıcının restorasyonu tamamlandı.
Milattan önce 3 bin yılında yerleşimin başladığı ve Urartu Krallığı tarafından surlarla çevrilen Harput Kalesi`nde 2004`te başlatılan arkeolojik kazı ve restorasyon çalışmaları sürüyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Elazığ Valiliği ile Fırat Üniversitesinin desteğiyle restore edilen, yaklaşık 4,5 metre çapında ve 30 metre derinliğindeki su sarnıcı kayalara oyulmuş yapısıyla dikkat çekiyor.
Milattan önce 3 binin ortalarında yerleşimin başladığı ve Urartu Krallığı tarafından surlarla çevrilen Harput Kalesi`nin batı surlarında iki burç arasında kalan bölgenin, 3 yıl süren kazı çalışmaları sonucu elde edilen buluntulardan, 1000 yıllık "sanayi sitesi" olduğu tespit edildi.
Niğde'nin Bor İlçesinde Sekizgen Planlı Kilise Ortaya Çıkmaya Başladı
Tyana Antik Kenti'nde kilise gün yüzüne çıkarılıyor. Niğde'nin Bor ilçesine bağlı Kemerhisar beldesindeki Tyana Antik Kenti'nde yürütülen kazı çalışmalarında sekizgen planlı kilise ortaya çıkmaya başladı.
Çanakkale’de Troya Antik Kenti Ortaya Çıkarılacak
Çanakkale merkeze bağlı Tevfikiye köyü sınırları içindeki 5 bin 500 yıllık geçmişe sahip Troya Antik Kenti'nde bazı yapıların gün ışığına çıkarılması için çalışmalar sürüyor.
Sivas’ta Hava Tanrısı Hurri Ortaya Çıkarılacak
Sivas'ın Yıldızeli ilçesinde yer alan ve eski adı "Samuha" olan 3 bin 800 yıllık Hitit şehri Kayalıpınar'daki kazılarda rastlanılan yapının, Hitit döneminin önemli tanrıları arasında gösterilen Hurri Hava Tanrısı Teşup'un kız kardeşi Şavuşka'ya ait tapınak olduğu değerlendiriliyor.
Kayalıpınar`da Sivas Müze Müdürlüğünce Almanya Marburg Philipps Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vuslat Müller Karpe danışmanlığında ilk kez 2005`te başlatılan kazılar, yılın belirli döneminde devam ediyor.
Kahramanmaraş'taki Kazılarda Buğday, Üzüm ve Sarımsak Taneleri Bulundu
Kahramanmaraş'taki Yassı Höyük'te yürütülen kazı çalışmalarında, 2 bin 800 yıl öncesine ait karbonlaşmış 21 kilogram nohut, kayısı çekirdeği, buğday, üzüm ve sarımsak taneleri bulundu.
Afşin ilçesi Tanır Mahallesi`ndeki höyükte, Kültür ve Turizm Bakanlığının izni ve katkılarıyla 2021`den bu yana kazı çalışmaları gerçekleştiriliyor.
Tekirdağ'da Perinthos Tiyatrosu Ortaya Çıkarılıyor
Tekirdağ'ın Marmaraereğlisi ilçesindeki 5 bin yıllık Perinthos Antik Kenti'nde bulunan tiyatroyu gün yüzüne çıkarmak için kazı çalışmaları sürüyor.
Bu haberleri okuyunca insan “Acaba bizde adı konulmamış bir Pontus bakanlığı mı var?” diye sormadan edemiyor?
Bu gidişle neredeyse binlerce yıl önce çoğu Allahın gazabıyla yok olmuş bütün pagan tapınakları toprağın altından bulup çıkaracaklar.
Sanki bu ülkede yapılacak başka bir kültür ve medeniyet faaliyeti yokmuş gibi…..
Peki bizde bu işler böyleyken, çok sınırlı kültür bütçemizi toprağın altına böylece gömerken, 700 yıllık Endülüs Medeniyetinin izlerine ev sahipliği yapan Avrupa şehri İspanya’da acaba durum nasıl? Bir de ona bakalım:
“Madrid`in o dönemki yüz ölçümünün, günümüzde bir köyün büyüklüğüne denk gelen, yaklaşık 4 hektarlık bir alan olduğunu aktaran İspanyol profesör Daniel Gil, günümüzde Avrupa`nın önemli kentlerinden olan Madrid`in İslam geçmişindeki tarihini şu sözlerle özetledi: "Madrid, yaklaşık 250 yıl boyunca Endülüs İslam devletinin topraklarının bir parçası oldu. Madrid`in Hristiyanlar tarafından elde edilmesinden sonra da Müslüman bir azınlık yaklaşık 500 yıl daha burada kalmaya devam etti. Yani yaklaşık 700 yıl bu topraklarda yaşayan bir Müslüman toplumu oldu. Bu azınlık 15. yüzyılın sonuna kadar kaldı. 16. yüzyılın başlarında Hristiyanlığa geçmeye zorlandılar ama buna rağmen Müslümanlıklarını gizli tutarak Hristiyanlığa geçtiler."
"Gırnata ya da Kurtuba`da halen günümüzde yapılan birçok kazıda Endülüs İslam dönemine ait yapılar, malzemeler bulunuyor. Bunun benzeri Madrid`de de olmalı. Öyle değil mi?" sorusuna ise İspanyol profesör, "Elbette. Bu oldukça net bir şey ama Madrid`in İslami geçmişine yönelik sistematik bir kazı çalışması asla yapılmadı." cevabını verdi.
Kent merkezindeki parka, 852-886 yılları arasında, Endülüs İslam döneminde Madrid`in kurucusu olan Emir 1. Muhammed`in adı verilse de olası bir vandallık endişesiyle halkın kullanımına kapalı tutuluyor.Bu alanda çok önemli kalıntılar olduğuna inandıkları belirten Profesör Daniel Gil, ancak gerek ekonomik kaynak yetersizliği gerekse izin alınamadığı için 1990`lı yıllarda parka dönüştürülen bölgede bilimsel çalışma ve kazı yapılamadığını söyledi.
İspanyol profesör, "Madrid`in İslami köklerinin olduğunu çok az kişi biliyor. Madrid`in farklı yerlerinde sur, su kanalları, mezarlıklar gibi bazı kalıntılar çıkıyor ama bunun ötesi yok. Çıkarılan kalıntılar da hemen kapatılıyor. Madrid`in bir şekilde bu surların tüm kalıntılarını ortaya çıkarması ilginç olurdu." dedi.
Günümüzdeki şehircilik anlayışında arkeolojik eserlerin çıkarılmasına finansman aktarılmadığını belirten Daniel Gil, "Madrid`in günümüzde Avrupa`nın İslam kökenleri olan tek başkenti olması hala bazı kesimler için rahatsızlık vermeye devam ediyor." diye konuştu.İspanya`da mevcut durumda 2,4 milyonun üzerinde Müslüman yaşarken, bunun yaklaşık 300 bini Madrid`de bulunuyor.
İspanyada durum böyle iken bizden yeni bir kazı haberi daha…”Yeni keşifler için kazılar yapılacak.Fatsa'da Cıngırt Kayası Antik Yerleşim Yeri, Kurtuluş Mahallesi Manastır Kalıntısı, Kaleönü Mahallesi Fatsa Kalesi ve Bolaman Elekçi Havzası'nın arkeolojik ve kültürel değerlerini ortaya çıkarmak için kazı yapılacak….
Urartu döneminden, Pontus döneminden her gün yeni bir tapınak ve tanrıça heykeli bulduklarında büyük bir huşu içerisinde UNESCO'ya koşturup bunu kaydettiriyorlar. UNESCO da bu kazı alanını Dünya Mirası Geçici Listesi'ne alıyor. Ve “bekleyin gün gelince sizi tam olarak beğeneceğim” diye bir parmak balla gönderiyor.
Mankurtluğun bu kadarına da pes doğrusu……
Biz kendi topraklarımızı kendi ellerimizle “Bu topraklar aslında bize ait değil.Bu topraklar Pontuslularındı, Bizanslılarındı” diye vesikalandırıyoruz.
Yıllar önce, İstanbul'a gelmiş sahabeleri ve onların makamlarını gösteren ‘İstanbul'lu Sahabeler’ isimli bir kitap neşretmiştik. Bu kitabı o zaman bir kültür adamına hediye olarak götürmüştüm. Kitabı görünce ayağa kalkmış, öpüp başına koymuş, “Bu kitabın içindeki bilgiler ve bu kitap İstanbul'un tapusudur” demişti. Sonra da “Ben bunu bir hediye olarak kabul etmem. Bu mübarek kitabı ancak bedelini vererek satın almak isterim” diye tazimde bulunmuştu.
Bu yüksek ruh nerede, Urartu dönemindeki tapınağı bulup da koştura koştura UNESCO'ya kayda götüren kafa nerede?
AK Parti'nin kurucularından olan eski milletvekili bir arkadaşım AK Partili bir bakandan bahsederek şöyle bir hatırasını anlatmıştı: Kızılcahamam'daki bir kampta dönemin Meclis Başkanı İsmail Kahraman Bey ile sohbet ediyorlarmış. O sırada bulundukları salona bir bakan girmiş. Bakan uzaktan soğuk bir selam verdikten sonra yürümüş gitmiş. İsmail Kahraman Bey “Yahu bu …………….beni bile tanımıyor” demiş.
AK Parti'nin duayenlerinden İsmail Kahraman beyi bile tanımayan bir adamın yapacağı bakanlıktan bu memlekete ne hayır gelir, gerisini siz düşünün….. !