Prof.Dr Mustafa Samastı**
Bir şeyin amacına uygun şekilde, yerli yerinde, düzenli, dengeli, ölçülü olma hali olan ‘‘adalet’’ genel anlamıyla Hak’ka uygunluğu ifade eder. Allah’ın (c.c) yarattığı her şeyde mükemmel bir düzen, uyum ve amaç vardır.
‘‘Rahman’ın yaratmasında hiçbir düzensizlik bulamazsın.’’ (Mülk 3)
‘‘Rabbinin sözü (buyruğu) doğruluk ve adalet üzere gerçekleşmiştir.’’ (Enam 115)
· Adalet dünya ve ahiret düzeninin esasıdır.
· Gökler ve yer onunla ayakta durur.
· Toplum düzeninin vazgeçilmez şartı adalettir.
· Adaletsizlik uygarlıkları harabeye çevirir, iktidarları sona erdirir.
· Adalet fıtratı, düzeni korumayı; zulüm ise fesadı, bozulmayı temsil eder.
Göklerde ve yerde her ne varsa Rabbinin buyruğu ile hareket eder. Ancak, cüz’i iradesiyle insan bu düzene ters düşebilmektedir. Bu anlamda Allah’ın (c.c) indirdiği hükümlere aykırı hareket edenler, kâfirler, zalimler ve fasıklar olarak nitelendirilir. (Mâide 44-45, 48)
Toplumsal görevleri tanımlayan en kapsamlı Kur’an âyeti olan Nahl Suresi 90. âyet başta ‘‘adalet’’ kavramına yer verir. ‘‘Şüphesiz ki Allah adaleti, ihsanı, yakınlara iyiliği emreder; çirkin işleri, uygunsuz davranışları ve haddi aşmayı yasaklar.’’ (Nahl, 90)
Adaleti uygulayarak insanların hakkını teslim etmek gerçekte Allah’ın (c.c) hakkını yerine getirmektir. ‘‘Ey inananlar kendinizin, anne babanızın, yakınlarınızın aleyhine de olsa Allah için hakikate şahitlik ederek adaletin tesisini gerçekleştirin. İster zengin ister fakir olsunlar, Allah’ın hakkı onların üstündedir. Öyleyse, adaletin gerçekleşmesinde kendi duygu ve isteklerinizle hareket etmeyin. Şayet gerçeği saptırır, yahut şahitlikten kaçınırsanız, iyi bilin ki Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.’’ (Nisâ 135)
Adalet, her hak sahibine hakkını vermektir. Hak sahiplerinin başında Cenab-ı Hak gelir. O’na ibadet edilmeli ve asla şirk koşulmamalıdır. ‘‘Muhakkak ki şirk en büyük zulümdür.’’ (Lokman, 13)
İnsanlara karşı adaletli olmanın yanısıra diğer canlılara, hayvanlara, bitkilere, eşyaya ve çevreye karşı da adaletli olunmalıdır. İnsanın kendisini kötülüklerden arındırarak ebedi saadetini kazanmaya çalışması nefsine karşı adaletli olmasıdır. Aksi tutum ve davranışlar insanın kendine zulmetmesidir. Tüm iyilikleri de tüm kötülükleri de sonuçta insanın kendisine döner.
Adalet, iyiliği kötülükten ayıran sınırdır. Ahlakın asgari koşuludur. Bu sınırın altı zulüm, üstü ihsan mertebesidir.
Allah (c.c) çok çok ikram eden ve her yaptığını en güzel şekilde yapandır. O insanların da böyle davranmasını dilemektedir.
Adalet, bir şeyin tam karşılığını vermek veya almak; ihsan ise bundan daha öteye geçmektir. Karşılık beklemeden iyilik yapmak, hakkından fazlasını vermek, hoşgörü, sabır, merhamet, insanlara sevgiyle ve özveriyle davranmak, cömertlik, Allah’ın kullarına değer vermek ve kusurlarını affetmek, yaptığı her işi kaliteli yapmak birer ihsandır.
Kötülüğe karşı denk kötülük adalet, kötülüğü iyilikle savmak ise (Müminun 96, Fussilet 34, Ra’d 22) ihsandır. İhsan, sözlük anlamıyla güzel davranmak, iyilik etmek demektir. İhsana ulaşmak için işi iyi bilmek ve onu en güzel şekilde yapmak gerekir.
Gerçek ihsan sahibi (muhsin) Allah’tır (c.c). O her yaptığını güzel yapan (Secde, 7) ve hükmü en güzel olandır. (Mâide, 50)
Cibril hadisinde (Buhârî, Müslim) İhsan ‘‘Allah’ı görüyor gibi ibadet etmek’’ şeklinde tanımlanır.
‘‘Sen O’nu görmüyorsan da O seni görüyor’’.
‘‘İşlerinizi en güzel şekilde yapın, şüphesiz Allah muhsinleri sever.’’ (Bakara 195)
‘‘İhsanın karşılığı ihsandan başkası olur mu?’’ (Rahman 60)
‘‘Güzel iş yapanlara daha güzeli ve bir de ziyadesi vardır.” (Yunus 26)
İhsanda sınır yoktur, Rabbim cümlemizi muhsinlerden eylesin.
* Bir Bilge Hekimin Zamana Şahitliği, Tefekkür Düşünce Merkezi, İstanbul,2021
**Prof.Dr Mustafa Samastı
Prof. Dr. Mustafa Samasti 1951 yılında Hasanbey'de doğdu. İlkokul'u Büyükyoncalı İlkokulu'nda Ortaokul ve Lise'yi Vefa Lisesi'nde okudu.
1975 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden mezun oldu. 1979 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı'da uzman oldu.
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde 1987 yılında doçent oldu. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde 1996 yılında Profesör oldu.Klinik Mikrobiyoloji, Bakteriyoloji, Dezenfeksiyon, Hastane İnfeksiyonları üzerine çalışmalar yaptı.
SAĞLIK-SEN İstanbul İl Başkanlığı yapmış olup halen Kutup Yıldızı Sağlık Gönüllüleri Derneği Başkan Yardımcısıdır.
Uluslararası ve ulusal makalelerinin yanı sıra yayınlanmış kitapları da bulunan Prof. Dr. Mustafa Samastı İngilizce ve Almanca bilmektedir.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı'nda Öğretim üyesi olarak görev yapmıştır.Medeniyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı iken emekli olmuştur.