Bir dönem İzmir MTTB Başkanlığı yapmış Cavit Okur, hatıralarında Suriye ve Halep’ten şöyle bahsediyor: (……) Suriye'den bahis açılmışken kısaca Suriye ziyaretimden de söz edeyim: Kilis'te bulunduğum zamanda birçok Suriyeli tanımıştım. Kilis'ten hemen hemen on on beş dakikada bir Halep'e taksi kalkar. Pasaportunuz varsa istediğiniz an gidebilirsiniz. Suriye'ye de birkaç defa gittim. Kilis'ten bir taksiye binip Halep'e gittim. Beni o an için Halep'te bulunan öğrencilerimden Mustafa Polat karşıladı. Orada Türk Çarşısı denen Kapalı Çarşı'yı, peygamberlerin kabrini, kaleyi vb. yerleri gezdik. Mustafa'nın orada akrabaları vardı: "Hocam, benim amcaoğlu burada taksicilik yapıyor, bundan sonra bizi o gezdirecek.” dedi. O bizi alıp Hama, Humus, Şam vb. yerlere götürdü.
Şam'a vardığımızda Mustafa, "Önce benim atamdan başlayalım Hocam.” deyince Selahaddini Eyyubiʼnin kabri ile başladık. Mustafa Kürt’tü. Şam'da Bilali Habeşi, ehlibeyt, peygamber kabirlerini ziyaret ettik. Hz. Hüseyin'in başının mezarı olan camide namaz kıldık, Humus'ta Halid bin Velid'in kabrini ziyaret edip camisinde namaz kıldık. Bütün İslam büyüklerinin kabirleriyle beraber 1914 yılında uçakları Filistin'de düşen Fethi Bey ve arkadaşlarının kabirlerini ziyaret ettik. Hasılıkelam ziyaret edilmesi gerekli her yeri imkânımız nispetinde ziyaret ettik.
Gerek Şam'da gerekse Halep'te insanlarla bol bol sohbet ettik. Sanki akraba gibiydik, hiç yabancılık çekmedik. Çay, kahve; gerekirse yemek de bol. Özellikle Halep'te Arapça bilmeniz de gerekmiyor. Tüccarların hemen hemen hepsi Türkçe biliyor. Buralar sanki bizim bir mahallemiz gibi. Bir şey daha dikkatimi çekti: Her yer, dağ taş dahil “baba Esad”ın resim ve heykelleri ile dolu. Halk fakir, heykeller zengin! Geri bırakılmış, Türkiye'nin 1960'larını yaşıyor gibiler. (Okur, 2024: 259-260)
Okur Cavit, (2024), Bir MTTB Başkanının Hatıraları,İstanbul:Beyan Yay