BEYAZ TÜRKLER MÜZESİNDEN PORTRELER: CEMAL PAŞA*

1915 yılında Lübnan’da babasının görevi münasebetiyle bulunan Münevver Ayaşlı, o sırada Şam’daki 4.Ordunun Komutanı olarak bulunan  Cemal Paşa’dan şöyle bahsediyor: Lübnan’ın asıl Ecesi Linda Sürsok’tu. Cemal Paşa’nın sevgilisi derlerdi. Cemal Paşa, arada bir Beyrut’a gelirdi. Geldiği zaman saray gibi evinde bu zengin madamelerle poker oynarlardı. Bu madameler nargile de içerlerdi. Cemal Paşa ile aynı nargileden içerlerdi. (Ayaşlı,2003:39)

(…..) Gece yarısı odamızın kapısı vuruldu.Annem kalktı giyindi, salona çıktı. Ben de uyanmıştım, merak ediyordum. Uyuyamıyordum, annemi bekliyordum. Annem odaya gelince sordum. “Gazze’deki harp kazanılmış, paşa çok memnun, sevinç içinde, hepimiz salonda idik, paşa şampanya içiyor, hepimize şampanya ikram ediyordu, durmadan şampanya şişeleri patlatıyordu.” dedi annem. (Ayaşlı,2003:50)

Cemal Paşa ve adamlarının Suriye'deki şeriflere ve yerli halka yaptığı kötü muameleler ve İngilizlerin yürüttüğü casusluk faaliyetleri sebebiyle Araplar arasında milliyetçilik akımı yayılıyordu.

O günlerde Cemal Paşa’nın 4.Ordu karargahında görev yapan Binbaşı Ali Fuat Erden, Cemal Paşayı hatıralarında şöyle anlatıyor: “Gazze Müftüsü ve oğlu, ellerinde bavul Gazze'den çıkıp  çöle giderlerken tutuklanmış, Mısır’a  kaçmaya teşebbüs ettiklerinden dolayı, cezalandırılmak üzere orduca Harp Divanına verilmiştiler. Divan-ı harb, "Ordu kumandanının kanaatini en kuvvetli şehadet ve  delil " sayarak Müftü efendiyi ve oğlunu idama mahkum etmiş, baba oğul Gazze kapısında idam edilmişlerdir.” (Erden,2003:343).   

Cemal Paşa gelecekte Müslüman Arapların kendi aleyhinde çıkarabilecekleri muhtemel isyanlara mâni olabilmek için, Fransa tarafından Suriye'de tatbik edilen usulü izleyerek Suriye'nin muhtelif bölgelerine Ermenileri kitleler hâlinde yerleştiriyor, Araplara karşı Ermenilerle işbirliği yapmaktan hiç çekinmiyordu. Bunun sonucu, I. Dünya Harbi sırasında Ermeni komitaları İttihad ve Terakki Hükümeti'nin şiddetle aleyhinde bulundukları halde, Cemal Paşa'ya karşı dostça tavırlar alıyorlardı (Öndeş,2012: 401).

Dönemin bazı subayları Hatıralarında Cemal Paşa’yı çeşitli yönleriyle anlatmışlardır.

Avusturya-Macaristanlı General Pomiankowski: “Cemal'de eski zalim sultanların sertliği vardı. Cemal'in gençliği ve mazisi hakkında pek fazla bilgi yoklu. Babası askeri memur, annesi ise Midilli'de doğmuş Rum asıllı bir kadınmış. Jön Türkler, Enver'in isyanı ve Harbiye nazırı Nâzım Paşa'nın öldürülmesinden sonra İstanbul'da asayişin sağlanması için kuvvetli birine ihtiyaç duyarak Cemal Bey'i başşehrin valisi olarak tayin edince, (1913) Cemal de böylece ortaya çıkmış oluyordu. (Pomiankowski,1997:176:177)     

Binbaşı Ali Fuat Erden: Cemal Paşa merhameti zaaf sayardı. Mareşal Falkenhayn 1917 yılında Cemal Paşa ile  ilk tanıştığı vakit onun hakkında şu hükmü vermişti: “Cemal Paşa hükümran olmak için dünyaya gelmiş.” (Erden,2003:130). Cemal Paşa yoların yapımı sırasında Ordu Erkanı Harbiyesinden yazılan emrin sonuna şu cümleyi ilave ederdi: " O gün otomobille yolu teftiş edeceğim.Otomobil nerede duraklarsa yolun inşasına memur mühendis orada gömülecektir. (Erden,2003:114).

(…..) Cemal Paşa’nın böyle bir formülü yoktu. O tehdit ederdi; Fakat tehdidini yerine getirmeye lüzum kalmazdı.Emirleri vaktinde, hatta vaktinden evvel yapılırdı.Cemal Paşa, Suriye ve Batı Arabistan’ın taçsız İmparatoruydu. (Erden,2003:133).

(…..) Tren ağır ağır harekete başladığında Cemal Paşa vagona atlayabilirdi. İsteyerek atlamadı. Düdük çaldılar. Tren durdu. Cemal Paşa şef dö treni çağırdı. Adam koşa koşa geldi. Beti benzi sararmıştı.Cemal Paşa sordu:Bana mahsus olan treni ben binmeden nasıl hareket ettirirsin?"Şef  dö tren cevap veremiyor, tir tir titriyordu.

Ben kumandanımın yanına sokuldum. Cemal Paşa, bu maruzatımı sezdi. Susan, titreyen, her an daha fazla sararan makiniste sert emir verdi.:. "Haydi git ! Makinist koşa koşa makinesine gitti. O, yeniden hayata kavuşmuştu. (Erden,2003:252-253).

(…..) Cemal Paşa Lübnan Mutasarrıflığına İsmail Canbulat beyi getirmek istedi. Ben itiraz ettim.”Eli kanlı” dedim. (Kendisini tevkif etmeye gelen inzibat çavuşunu tabanca ile vurmuştu.) Cemal Paşa bir  an sustu sonra "Hepimizin eli kanlı!" dedi. (Erden,2003:276).  

(…..) 23 Nisan 1915 günü yani Osmanlı Devletinin harbe girmesinden altı ay sonra Suriye Demiryolları askeri komiserliği "şimendifer depolarında ancak üç bin ton kardif kömürü bulunduğunu, bu kömürün de Çanakkale'ye gidecek olan kuvvetlerin nakliyatı için sarfedileceğini kardif kömürü tedarik edilmedikçe askeri nakliyatın temin edilemeyeceğini bildirdi. (Erden,2003:309).  

(…..) Cemal Paşa emir verdi. "Makineler odunla işletilecektir.Fakat ormanlar yetmiyordu. Esasen Suriye'de çok sayıda orman yoktu.Bunun üzerine bölgedeki yemiş ağaçlarının yüzde kırkının kesilmesi emredildi.Bu oran daha sonra yüzde elliye çıkarıldı.Suriye’nin serveti olan kayısı ağaçları Filistin’in serveti olan zeytin ağaçları kesildi.Bir soru üzerine ipek kozası yetiştiren dut ağaçları bu kesimden istisna edildi. (Erden,2003:311-313).

Cemal Paşa, 1.Dünya Savaşı’nın bir büyük felaket ile sona ermesinin ardından yakın arkadaşları Enver ve Talat Paşa ile birlikte bir Alman Denizaltısı ile Almanya’ya kaçar.Daha sonra Berlin’den Türkistan topraklarına geçer.Burada hükmedeceği yeni arayışlar peşindedir.

İşte o günlerde Cemal Paşa’yı Türkistan’da ağırlayan Zeki Velidi Togan, Türkistan’ı kurtarmak üzere bu topraklara giden Osmanlı Askeri heyetinden şöyle bahsediyor: “Biz, Başkurdistan mümessilliğinde Türk ricaline büyük ziyafetler verdik. Fakat burada biz yeni bir şey keşfettik. Türk ricali içki müptelâsı imiş. Bizim mümessillikte envaı  içki dolu idi. Eski bir Rus zengininin konağı olan bu evin mahzeninde çeşitli şarap ve envaı içkiler vardı. Bir ziyafet falan olmazsa bizim aramızda kimse bu mahzenin içindeki içkilerden istifade etmezdi ve buna lüzum görmezdi. Hele bu konakta çalışan arkadaşlarımız arasında mutat yemeklerde içki içen kimse yoktu ve bunu aslâ âdet edinmemiştik. Halbuki Cemal ve Halil (Kut) Paşalar tam sarhoş oluncaya kadar içtiler, yaverlerinden Muhiddin Bey ve başkaları zil zurna sarhoş oldular. Boyuna da içki istiyorlardı. Halil Paşa bu işe ziyafetin ertesi günü de gelerek devam etmek istedi. (Togan,1999:277)

*Cemal Paşa,9 Mart 1971 Darbe cuntasının kurmaylarından Gazeteci Hasan Cemal’in dedesidir

KAYNAKLAR

Ayaşlı Münevver, (2003),Geniş Ufuklara ve Yabancı İklimlere Doğru,İstanbul:Timaş Yayınları

Erden Ali Fuat,(2003),Birinci Dünya Harbinde Suriye Hatıraları,İstanbul:İş Bankası Kültür Yay

Öndeş Osman,(2012),Vahdeddin'in Sırdaşı Avni Paşa Anlatıyor,İstanbul:Timaş Yayınları

Pomiankowski Joseph,(1997),Osmanlı İmparatorluğunun Çöküşü, İstanbul: Kayıhan Yay

Togan Zeki Velidi,(1999), Hatıralar,Ankara: Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları

Güncel Haberler