CHP’Lİ BEYAZ ADAMLAR CUMHURİYET ve DEMOKRASİDEN NE ANLIYORLARDI?

Cumhuriyet Halk Partisinin ve Cumhuriyet Gazetesi’nin son ana kadar Eskişehir’de tam 5 dönem (25 yıl) belediye başkanlığı yapmış 87 yaşındaki şahsı tekrar başkan yapma iştiyakı Cumhuriyet Halk Partisinin demokrasiden ne anladığı sorusunu tekrar akıllara getirdi.

Bu anlamda Cumhuriyet Halk Partisinin tarihinde trajikomik örnekler var çünkü….

CHP’nin tek parti döneminde Türkiye trajikomik bir yönetim şekliyle karşı karşıya idi.Yanlışlıkla ve şaşkınlıkla Bakan tayin edilen kabineler dahi oluyordu.Dönemin başbakanı, hükümeti nasıl kuracağını danışmak için Milli Şef İsmet İnönü’nün huzuruna çıktığı vakit: - Dr. Sadi’yi de Sağlık Bakanlığına getirelim, teklifiyle karşılaşır.

- Başüstüne! Cevabını verir.

Başüstüne de, bu Dr. Sadi de kim? Şu yeni gelen milletvekillerinden biri olsa gerek.

Başbakan makamına dönünce “Getirin şu Meclis albümünü, bir bakalım” der.

Ve, aradığı ismi orada bulur: Dr. Sadi Irmak. Telefon edip, kendisine bakan tayin edildiğini bildirir.

Fakat, listeyi son haliyle cumhurbaşkanına götürdüğünde “Bu sadi Irmak da nereden çıktı? Ben Dr. Sadi dediğim zaman Dr. Sadi Konuk’u kastetmiştim” itirazı ile karşılaşır.

Vahim bir yanlışlık yapılmıştır. Sadi Konuk’un bakan yapılması, fakat Sadi Irmak’ın da bu durumda artık kabine dışına itilmemesi lâzımdır. Böylece Sadi Konuk Sağlık Bakanı olur; Sadi Irmak da, yeni kurulan Çalışma Bakanlığına tayin edilir (Deliorman, 2009:178-179).

Prof.Dr. Hüsrev Hatemi, tombaladan bakan olarak çıkan Sadi Irmak’tan şöyle bahseder:Tıp Fakültesindeki Hocalarımızdan Prof. Sadi Irmak "Dinde reform lazım.Mesela ben pantolonumun ütüsü bozuluyor diye camiye gitmiyorum” demişti (Hatemi,2010:195).

Prof.Dr. Orhan Okay da o günlerin Meclisini şöyle anlatıyor: Hayatında görmediği, tanımadığı bir şehirden milletvekili seçilen (tayin edilen demeliydim) Ahmet Hamdi Tanpınar bir gün Ankara'da eski öğrencisi Samet Ağaoğlu'yla karşılaşmış. O gün söylediklerini bütün politika heveslilerinin kulaklarına fısıldamak isterim: "Bak Samet. Ben Meclis'e değil, bir tekkeye girmişim meğer. Postnişin bir şeyh, çevresinde derece derece rütbeli müritler. Şeyh ve yanındakiler koridorların ortasında, başları dimdik, gözleri dört yana fırıl fırıl dönerek dolaşıyorlar. Müritler de yine derecelerine göre duvar diplerine yakın sıralar hâlinde. Benim gibi yeniler ise duvarlara hemen hemen sürünerek, başları eğik yürüyorlar, daha çok kaş-göz işaretiyle konuşmaya çalışıyorlar?" (Okay, 2021: 293)

Dönemin CHP’li bakan çocuğu Mehmet Barlas o günleri şöyle anlatıyor: Benim çocukluğumda CHP iktidardaydı. Babam önce Ticaret Bakanıydı, sonra Ekonomi Bakanı oldu. İki bakanlığı birden yaptı. Karikatürlerde de öyle çizerlerdi, iki makam arabası falan… Sonra bir de devlet bakanı oldu, üç makam… (Barlas,2019:33-34).

Devrin ünlü Meclis Başkanvekillerinden Mazhar Germen’in bir yakınına anlattığı vaka, halkın bir rejimin elinde nasıl eşya gibi kullanıldığının en bariz delillerinden biriydi: "Ankara Palas’ta bana anlatıyordu:-Bizim hanım ve kızım Avrupa’dan düğün alışverişinden döneceklerdi. Annesiyle, kendisi için uçakta yer vardı. Çeyiz için yer yoktu. Bir kolayını bulduk. Hariciye Vekiline rica ettik. Müdahalede bulundu. İki yolcu uçaktan indirildi. Çeyizle birlikte ana kız geldiler, hö hö..." (Arzık,1984:16).  

 

 

 

Güncel Haberler