Kitapçı Salahaddin Bey, 1956 yılından itibaren her perşembe Kasımpaşa'daki Rıfâî Dergahına ve salı günleri de Tophâne'deki Kâdirî Dergâhına giderek bu ekollerin âyin ve mûsıkîsini icrâ etti. Bu yıllarda bazı özel ev toplantıları da olur, buralarda da zikir meclisleri kurulurdu. Bu evlerden en önemlisi her çarşamba gittiği Ekrem Hakkı Ayverdi'nin eviydi.
Tüm bu ekollerin içinde olan ve ömrü boyunca hizmet eden Salahaddin Bey, 1958 yılında Hz. Pîr Nureddin Cerrâhî Âsitânesi son şeyhi Fahreddin Efendi'nin manevi terbiyesi altına girdi. Salahaddin Demirtaş, o günlere ait bir hatırasını şöyle anlatır : “İhtilal sonrası dönemde ev toplantıları ve yapılan zikir talimleri neredeyse kapıların ve camların battaniyelerle örtülerek, sesin dışarı gitmesine engel olacak şekilde bir ürkeklik içinde yapılırdı. Salahaddin Bey, Hulusi Gökmen, Cahit Gözkan ve Hafız Kulaksız Burhan Efendi'nin de bulunduğu bir meclisde şâhid olduğu hadiseyi şöyle nakleder:"Buyruğun tut Rahmân'ın ilahisini okuyorlar, tevhide gel tevhide. Oraya kadar söylüyorlar, ordan sonra nı nı nı nı.
Şaşırdım hepsi ağzını kapamış bir hımıltı gidiyor. Meğer Lailaheillallah demekten korkuyorlar, oraya geldiği zaman okumuyorlar da sesini yapıyorlar.Bu işten öyle bir sakınılmış nedense. Ne kadar zor durumdaymışız.. Bunu bilin efendi. Bu fakirin bizatihi şahid olduğu işler, uydurma yok." (https://www.muzafferozak.com)