ŞEFİK HOCA ve YETÎM-İ AKRÂN OLMAK

Ayhan Songar, Şefik Hoca’dan şöyle bahsediyor:

Şefik Hoca'yı tanır mısınız? Hani bir zamanlar Münih'teki Türk işçilerinin imamı idi. Orada bir işçimiz ölmüş de, cenazesini gömerken cemaat olmadığı için Şefik Hoca ağaçlardaki kuşlara sorup tezkiye istemişti: "Ey kuşlar, ey Allah'ın kulları, merhumu hâl-i hayatında nasıl bilirdiniz?" diye...

İşte o Şefik Hoca'yı günün birinde Sirkeci civarında gördüm, pek me'yus, mahzun yürüyordu. N'oldu Hocam, gemilerin mi battı? Diye sordum da

O da "Yetim kaldık, doktor bey" diye cevap vermişti.

"Aman Şefik Hoca" dedim, "Yaşın maşallah yetmişi geçti, peder hâlâ sağ mı idi?"

Cevabı: "Ne pederinden bahsediyorsun doktor bey, yetîm-i akrân olduk biz… Eşten, dosttan, akrandan mahrum kaldık, hepsi bir bir gittiler. Artık sokakta rastlayıp hal hatır soracak, eskiden bahsedecek bir tek akrânım kalmadı. Bu, baba yetimliğinden, ana öksüzlüğünden daha acı geliyor insana..."

Şefik Hocanın ne dediğini o zaman iyi anlayamamıştım. Ne olsa yaş, henüz böyle şeyleri idrake elverecek "olgunlukta" değildi herhalde. (Songar, 2016: 109-110)

 

Güncel Haberler