BEYAZ TÜRKLER MÜZESİNDEN PORTRELER: SELİM SARPER (BAKAN)

1918 de Lise ve bakaloryayı Almanya'da üniversite öğrenimini Ankara Hukuk Fakültesinde tamamlamış, 1923 de Adana Lisesinde Fransızca öğretmenliği yapmış, 1925 de Şark İstiklal Mahkemesi Zabit Katibi olmuştur.

1927 de Dışişleri Bakanlığında Mütercim olmuş, 1928 de Odessa Konsolos Muavini, 1929 da Moskova Büyükelçiliği III. Katibi, II. Katibi, 1931 de Özel Kalem Müdürlüğünde II. Katip, 1933 de Gümülcine Konsolosu, 1935 de Odessa Konsolosu, 1937 de Berlin Konsolosu, 1938 de 2. Dairede Şube Müdürü, 1939 da Bükreş Elçiliği Müsteşarı, Bakan Özel Kalem Müdürü, 1940 da Basın Yayın Genel Müdürü, 1944 de Moskova Büyükelçisi, 1946 da Roma Büyükelçisi, 1947 de Birleşmiş Milletlerde Büyükelçi Daimi Temsilci (21 Kasım 1947 de Birleşmiş Milletler Ticaret İşbirliği Konferansına Delegasyon Başkanı olarak katılmıştır.)

1957 de NATO Daimi Konseyi nezdinde Türkiye Daimi Delegesi, 1960 da Büyükelçi Genel Sekreter, 20.11.1960 da açıktan Dışişleri Bakanı olarak atanmış, 20.11.1961 den 16.03.1962 ye kadar İstanbul Milletvekili sıfatıyla Dışişleri Bakanlığı görevini yerine getirmiştir. Bildiği yabancı diller : Almanca, Fransızca, İngilizce (https://www.mfa.gov.tr)

…………………

 

Gazeteci Emin Karakuş, Selim Sarper’den şöyle bahsediyor:  Savaş yıllarında memleket gıda maddeleri bakımından büyük bir sıkıntıya düşmüştü. Yağ, şeker, ekmek karneye bağlanmış, “Parmak kadar sabun 25 kuruş” diye söylenenleri sayısı gittikçe artmaya başlamıştı. Derken benzin darlığı da başladı.

 

Ertesi gün bir kıyamettir koptu. Eve telefon ediliyor, “Basın Yayın Genel Müdürü Selim Sarper seni arıyor” diyorlardı. Sarper biraz yumuşar gibi olmuştu. “Karakuş kanatlarını koparırım. Bu haberi nereden aldığını söylersen barışırız, yoksa Başbakan çok sinirli, senin için hiç de iyi olmayacak. Haydi şimdi git, öğleden sonra gel, bana haberi kimden aldığını söyle.” (Karakuş,1977:24-25).

 

Prof.Dr. Kemal Karpat, Selim Sarper’den şöyle bahsediyor: Selim Sarper Birleşmiş Milletlere tayin edildiğinde ben de International House'ta Öğrenci Konseyi Başkanı idim ve Selim Sarper'i Türkiye hakkında bir konuşma yapması için davet etmiştim, hatta onu ben takdim etmiştim. Ondan sonra bir iki defa daha görmüştüm ama bir yakınlığımız olmamıştı. O yüzden, beni bu şekilde davet etmesini biraz garip karşıladım, bürosuna gittiğimde beni sorgulamaya başladı: "Siz Birleşmiş Milletlere nasıl girdiniz?"

 

(Birleşmiş Milletler kurallarına göre Birleşmiş Milletler, memurlarını serbestçe seçme hakkına sahip.)

"Anlattım."

"Nasıl oluyor da ben burada Türkiye'yi temsil ederken bizim bundan haberimiz olmuyor." dedi.

İkide bir "Türkiye benim, bana sorulmadan bir kişiyi nasıl işe alırlar?" diyordu.(Karpat,2008:259).

 

 

Güncel Haberler