ALİOS MUSİL'iN ÇÖL MACERALARI

Alois Musil (30 Haziran 1868 - 12 Nisan 1944) Çek  ilahiyatçı , oryantalist , kaşif

 

1887-1891 yıllarında Olomouc Üniversitesi'nde Roma Katolik teolojisi okudu , 1891'de rahip olarak kutsandı ve 1895'te teoloji doktorasını aldı.Kudüs'teki Dominik İncil Okulu , 1897-1898'de Beyrut'taki St. Joseph Cizvit Üniversitesi'nde , 1899'da Londra , Cambridge ve Berlin'de görevde bulundu.

 

1896 ve 1897’de Kitâb-ı Mukaddes’te bahsi geçen yerleri tesbit etmek amacıyla Mısır, Filistin, Ürdün ve Güney Suriye’de masraflarını Çek İlimler ve Sanatlar Akademisi’nin karşıladığı arkeolojik arazi araştırmaları gezisi yaptı, özellikle Petra ve çevresindeki kalıntılar üzerinde yoğunlaştı. 1898 yılında Viyana Akademisi tarafından tekrar Petra bölgesine gönderildi. Bu çalışmaları dört yıl sürdü, bu arada Kusayru Amre, Tûbâ, Bâyir ve Muvakkar çöl kasırlarını keşfetti. Dolaştığı bölgelerde ayrıca bedevî Arap kabilelerinin sosyal hayatlarıyla yakından ilgilendi ve etnografik, folklorik araştırmalar yaptı.

 

Ürdün'deki Qusayr 'Amra , Musil tarafından keşfedildi ve UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne alındı.Arap dünyasını kapsamlı bir şekilde dolaştı ve 1917'ye kadar çok sayıda bilimsel materyal toplayarak geri dönmeye devam etti. Keşifleri arasında , şimdi figüratif İslami resimleriyle ünlü olan Kusayr 'Amra'nın 8. yüzyıldan kalma çöl kalesi vardı. Şimdi ünlü Emevi fresk Altı Kralın Tablosunu Kusayr 'Amra'dan çalmaya çalışırken, tabloya kalıcı olarak zarar verdi.

 

1902'de Olomouc Üniversitesi'nde ilahiyat profesörü ve 1909'da Viyana Üniversitesi'nde İncil çalışmaları ve Arapça profesörü oldu . Modern ve klasik dillerin yanı sıra Arapça'nın 35 lehçesine hakim oldu. Ruvala Bedevilerini o kadar iyi tanıyordu ki, kabileye "Şeyh Musa" olarak kabul edildi.

 

Musil, en çok Kusayr 'Amra'yı keşfetmesiyle tanınmasına rağmen, çıktıları üretkendi. 50'den fazla kitap yazdı ( Amerikan Coğrafya Derneği tarafından yayınlanan altı resimli eser ve 20 çocuk kitabı dahil); yaklaşık 1200 bilimsel makale; Bedevi kabile şiirlerinin ve şarkılarının transkripsiyonları ve çevirileri; arkeolojik alanların ve Bedevi halkının binlerce fotoğrafını üretti ve topografik haritalar ve toprak araştırmaları hazırladı.

 

Birinci Dünya Savaşı sırasında, İngilizlerin Osmanlı İmparatorluğu'na karşı bir devrim başlatma girişimlerini ortadan kaldırmak için Orta Doğu'ya gönderildi , böylece TE Lawrence'ın rakibi oldu.1917'de Avusturya Arşidükü Hubert Salvator ile Orta Doğu'yu dolaştı.Savaştan sonra, Prag'daki Charles Üniversitesi'nde profesör oldu (1920) Prag'da Bilimler Akademisi Doğu Enstitüsü'nün kurulmasına yardım etti . Amerikalı sanayici Charles Richard Crane ile işbirliği içinde çalışmalarını İngilizce olarak yayınladı (1922–23). Bilimsel çalışmaları ve popüler gezi kitaplarının yanı sıra genç okuyucular için 21 roman yayımladı. Musil, 1938'e kadar Charles Üniversitesi'nde çalıştı, ancak hayatının sonuna kadar aktifti.

 

Şarkiyatçılığın en önemli isimlerinden biri ve bazı uzmanlık alanlarında ilk yol göstericisi olan Musil, 12 Nisan 1944’te öldüğünde Arap İlimler Akademisi dahil Avrupa ve Amerika’nın önde gelen ilim akademilerine üye seçilmiş, birçok üniversite tarafından şeref doktorluğuyla, birçok kuruluş tarafından da madalya ve çeşitli ödüllerle taltif edilmiş bulunuyordu.

 

Hakkında Şahitlikler:

 

Pomiankowski, Alios Musil’dan şöyle bahsediyor:Harp çıktıktan kısa bir süre sonra Avusturyalı Katolik Papaz Alios Musil, Viyana'dan İstanbul'a geldi. Çek asıllı bir aileden gelen Musil, İncil tefsiri okumuş ve bu gaye ile birçok yıl Filistin, Suriye ve Arabistan, da kalmıştı. Mükemmel Arapça konuşur, Arap ülkesini, halkını, emir ve şeyhleri tanırdı. Gerçekten Avrupa'da ondan başka iç-orta Arabistan'ı tanıyan başka birisini bulmak zordu. Musil'in görüşüne göre, ona Arabistan halkının hemen hemen hepsi müslüman olmasına rağmen, ülkelerinde pek cami ya da okul görülmüyordu. Bu da, oradakilerin kültür seviyesinin düşüklüğünü gösteriyordu.(Pomiankowski,1997:153)     

 

(……) Musil, Avusturya-Macaristan ve Alman hükümetleri tarafın dan her iki emir İbni Suud ile İbni Reşit'i barıştırmak ve Türkiye ile ittifak sağlıyarak İngiltere'ye karşı harekete geçirmek göreviyle Orta Arabistan'a gönderildi. Papaz, bu güç vazifenin ifası için Sultan Halife tarafından emir almak zorunda olduğuna inanıyordu. Bu itibarla benden bu emri koparabilmek için Enver Paşa’yla görüşme isteğinde bulundu. Fakat Enver Paşa Musil'in sözlerine pek kulak asmıyacaktı. Kendisinin katolik bir papaz olduğunu ve bunu da Arapların çok iyi bildiklerini ve bu yüzden ondan hiç hoşlanmayacaklarını ileri sürebilirdi. Ayrıca Halife ve Türk hükümetinin fanatik Araplarla olan münasebetlerinde, katolik bir papazı aracı olarak kullanması da uygun düşmezdi. Enver Paşa, Musil ile kendisini ziyarete gittiğimde, bunları bana Musil de söylemişti.

 

Musil, büyükelçilik kanalıyla Türk dahiliye nezaretine başvurdu. Enver Paşa'nın itirazlarına rağmen, oradan Arabistan'a gitmek için izin aldı ve gerekli bclgclcrlc birlikte Eylül sonunda İstanbul'dan ayrıldı. Birkaç ay sonra hasta olarak İstanbul'a geri döndü. Bana sadece İbni Suud ve İbni Reşit ile görüştüğünü ve kendisine Arapların, iki imparator (Franz Joseph, Wilhelm) ile padişahın elçisi dediklerini söyledi. Aslında o seyahatının ve görüşmelerinin tüm ayrıntılarını benden gizliyordu. Musil, İstanbul, da bir süre kaldıktan sonra Viyana’ya hareket etti. (Pomiankowski,1997:153:154)      

 

Güncel Haberler