BEYAZ TÜRKLER MÜZESİNDEN PORTRELER: RECEP PEKER (BAŞBAKAN)

Ahmet Ağaoğlu'nun Serbest Fırka Anılarından: O gece Çankaya'ya, Gazi'ye çağırıldım. Sofrada Recep Peker Bey liberalizm etrafında bir münakaşa açarak, Serbest Fırkadakilere ‘bozguncu’ dedi. Şiddetle cevap verdim  ve Gazi’nin teşebbüsü ile kurulmuş olan bir fırkaya nasıl ‘bozguncu’ denildiğine hayret ettiğimi söyledim. Gazi karışmadı. (Koçak,2013:255)

Cumhuriyet Halk Partisi'nin 1935 Kurultayı'nda tek parti anlayışı benimsenmiş ve Peker, parti sekreteri olmuştur. Peker'e göre, bütün istekler partiye bildirilecektir ve hangi isteğin, ne şekilde yerine getirileceğine parti karar verecektir. Parti, bütün fertleri birleştiren bir teşekkül olarak idealleştirildi. Devlet kutsal bir varlık gibi gösterilerek insanların tapınağı haline getirildi. (Karpat,2008:193).

Bu ihtilaflı yıllarda parti ile devletin kaynaştığı bir tek parti devleti yönündeki eğilime dikkat çekmek gerekir. Faşist devletlerden esinlenen bu eğilimin CHF içindeki taraftarı, başını Parti Genel Sekreteri Recep Peker’in çektiği bir hizipti. Bu hizip, liberalizme ateş püskürüyor ve onun yakında çöküşe uğrayarak yerini devletçiliğin egemenliğine bırakacağını ilan ediyordu. (Ahmad,1999:198)

Recep Peker, 1935 Kongresi'nde, "Türkiye Cumhuriyeti bir parti devletidir,” demişti. (Belge,2011:608:609)

Recep Peker’i fazla kültürlü olmayan, bir politikacı olarak tanırdı. Totaliter eğilimleri kuvvetliydi.. (Karacan,Tanju,1986:160)

Parti Genel Sekreteri Recep Peker:- Liberal demek vatan haini demektir,gibi konuşmalar yaptı (Aydemir,1974:487).

Peker «Ne demek efendim» diyor. «Avangart dergi çıkar mı?» «Gerekirse biz çıkarırız böyle bir dergiyi. Size ne oluyor?» diyor. Fakat Kadrocular, Yakup Kadri gibi Atatürk’ün de yakınları olduğu için bir süre Peker’in gücü buna yetişmiyor. Ama sonra gücü yetiyor ve Kadro Dergisini kapatıyor (İlkin,1981:796).

Toplumda devletten başka her şeye karşı olan CHP Genel Sekreteri Recep Peker, 1936 yılında yayınladığı bir özel yazıda Ramazanda ve bayramda gizlice okunan ezan, sala ve tekbirlerin önlenmesini talep etmişti.

Herkesin kendisine bir soyadı alması mecburiyeti konduğu günlerde bazı kimseler soyadlarının Atatürk veya İnönü tarafından seçilmiş olmasını kendilerine bir şeref bilerek onlara ricada bulunuyorlar ve bu suretle soyadı alıyorlardı, öte taraftan, bilhassa Atatürk de kendi yakın arkadaşlarına bizzat soyadı bulup vermeye merak etmiş haldeydi.

Bu arada, Atatürk, Recep Peker merhuma da önce soyadı olarak ‘Kocaman’ demişti ve Peker, bu soyadını beğenmeyerek değiştirmesini kendisinden rica ettikçe, Atatürk de, bir azizlik olmak için, ‘Kocaman’ üzerinde ısrar etmiş, durmuştu. Fakat Peker merhum bu soyadını hiç kullanmamış ve değiştirmesini hiç durmadan Atatürk’ten rica etmiş olduğundan Atatürk de Recep Bey’i fazla üzmemek için onu değiştirmiş ve hoşuna gidecek bir soyadı bularak merhuma Peker demişti (Uran 2007:243).

Güncel Haberler