BEYAZ TÜRKLER MÜZESİNDEN PORTRELER: ŞEFİK SOYUYÜCE (DARBECİ SUBAY)

1960’lı yılların gazetecisi Lütfü Akdoğan, Hatıralarında 27 Mayıs 1960 Darbe  günlerini şöyle anlatıyor: İhtilâlin ilk günleriydi. Beyazıt’taki üniversite bahçesinde bulunan Askerî İhtilâl Karargahı’na gittim. Öğrencilerle subaylar kaynaşmıştı. Herkes coşku içindeydi.

Ustura ile tıraş olan, yarı çıplak, atletli bir kumandan gördüm. Adı, Şefik Soyuyüce imiş. Binbaşı rütbeli bu subay, üniversitedeki birliğin kumandanıydı.

Kendisi ile konuşacak oldum. “Aziz kardeşim, görüyorsun tıraş oluyorum.” Dedi.

Bu arada, yanındaki bir subaya, “Koş çabuk, üniversiteden bir profesör çağır bana.” Emrini verdi.

Birkaç dakika sonra subayla birlikte uzun boylu, gözlüklü bir profesör geldi. Anayasa Hocası, binbaşının karşısında esas duruştaydı.

Şefik Soyuyüce “Sayın hocam,  Ankara’dan telefon ettiler, çabuk bir anayasa istiyorlar sizden.” Dedi.

Profesör kekeledi; “Anayasa mı?” dedi.

-“Evet, anayasa. Yıllardır anayasa, anayasa dediniz. Yazılı bir anayasanız, bir taslağınız yok mu kardeşim?”

Hoca sustu, başını yere eğdi ve kendisinin bile duyamayacağı bir sesle;  “Binbaşım, anayasa öyle bir kişinin hazırlayabileceği ufacık bir taslaktan ibaret olmaz. Anayasayı bir iki kişi hazırlamaz; anayasayı, bir kurul hazırlar.” dedi

Binbaşı sinirlendi. “Kardeşim, ben böyle şeylerden anlamam. Rektöre söyle. Hepiniz toplanın. Akşam saat 18.00’de sizi askerî bir uçakla Ankara’ya göndereceğim. Orada, Silahlı Kuvvetlerle ne yaparsanız yapın.” Dedi.(Akdoğan 2011:166 )

 

KAYNAKLAR

 

Akdoğan  Lütfü, (2011), Hatıralar, Ankara: Gazeteciler Cemiyeti Yayınları      

 

Güncel Haberler