Bu üçünün en zekisi, en nüktedanı Falih Rıfkı idi. Çok daha genç iken, Birinci Dünya Harbi'nde, bahriye nazırı Dördüncü Ordu kumandanı büyük Cemal Paşa'ya hulûl etmiş, gözüne girmiş ve Cemal Paşa için Falih Rıfkı Bey, vazgeçilmez biri olmuştu. Keza beş altı sene sonra Mustafa Kemal Paşa'nın da yakın adamı olmuştu Fatih Rıfkı Bey. Çok eski ve kalemi kuvvetli bir gazeteciydi, aynı zamanda büyüklere hulûl etme tecrübesi de vardı (Ayaşlı,2003:140)
Cemal Paşa’nın İhtiyat Zabiti Falih Rıfkı’ya büyük teveccühü ve güveni vardı. Sadrazamdan veya Dahiliye Nazırından gelen evrakı benden gizli olarak doğrudan ona havale ettiği olurdu. (Erden,2003:167).
………
Falih Rıfkı Bey'in eşi Şefika Hanım güzel değildi; fakat zehir gibi zeki, esprisi olan, insanları iyi tanıyan, müstesna bir kadındı. Gazi Hazretleri ile de rahat konuşur, Fransızca ve Rumca da bilirdi. (Ayaşlı,2003:141)
Falih Rıfkı Bey, eşi Şefika Hanım’dan ayrıldı ve ikinci bir hanımla evlendi. Bu yeni hanımı, Gazi Hazretleri hiçbir zaman Şefika Hanım kadar sevmedi; hatta Falih Rıfkı, ikinci hanımını Gazi’ye takdim ettiği zaman “Sen bu O….. için mi Şefika’yı boşadın?” demiş. …….Hanım bayılmış, Falih Rıfkı Bey’e bir şey olmamış, gülmüş. (Ayaşlı,2003:142)
……………
Falih Rıfkı Atay’ın İslam Dinine bakışı da Beyaz Türkler Cemaatinin itikadına uygun görüşlerden ibaretti: “Kemalizm, aslında büyük ve esaslı bir din reformudur. Tanrı, bir peygambere verdiği şeriatı, ikinci bir peygamberde değiştirmekle, hatta Kur’an’ın bir ayetindeki emrini başka bir ayette kaldırmakla hükümlerin toplum evrimini izlemesi gerektiğini göstermiştir. Fıkıh’da buna nesih diyoruz. Muhammed, son peygamber olduğuna göre, O’ndan sonra nesih hakkı insan aklına kalmıştır. Onun için İslam bilginleri, zamanla hükümlerin değişeceği içtihadında bulunmuşlardır. Mustafa Kemal’in yaptığı işte bu nesih hakkını kullanmaktı.
İslâmda bütün şer’i meseleler iki büyük bölüme ayrılmıştır: Birinci bölüm, ahreti ilgilendirir ki ibadetlerdir: Oruç, namaz, hac, zekât! İkinci bölüm, dünyayı ilgilendirir ki bunlar da nikâh ve aileye ait hükümlerle muamelât denen mal, borç, dava ilişkileri ve ukubat denen ceza hükümleridir. KEMALİZM,İBADETLER DIŞINDAKİ BÜTÜN AYET HÜKÜMLERİNİ KALDIRMIŞTIR.(Atay, bu ifadeyle kendi cemaatlerinin dinini de açıklamış oluyor)
Kaldı ki insan aklı nesih hakkını farzlar üzerine de götürebilir; zekât, kazanış ve gelir vergilerinin bulunmadığı bir devrin mirasıdır. Hac, Kabe’den faydalanan Mekkelilerin müslümanlığını sağlamak için konmuştur ve bu döviz çağında Hicaz dışındaki hiç bir yabancı Müslüman halkı buna zorlanamaz. Namaz şekli de iskemle olmayan entareli bir halkın yaşayışına uygundur. Pantolon, etek ve hele başkasının ayağı değen yere yüz değdirmeyi yasak eden hijyen devrinde yürüyemez.(Atay,1998:393).
Falih Rıfkı Atay, 1950 yılında CHP'nin Merkezden gösterdiği Gümüşhane milletvekili adayı iken, diğer CHP'li adaylarla birlikte Aydın Doğan Beylerin konağında kalıyor. Bayburt'taki mitingde Falih Rıfkı Atay tam konuşurken ezan okunmaya başlıyor. Aydın Doğan Bey'in babası Falih Rıfkı Atay'ın kulağına eğilerek "Ezan okunuyor ara verin” demiş.
Falih Rıfkı Atay, "O adam sussun” diye cevap vermiş. Bu konuşmalar üzerine ortalık karışıyor, yuhalamalar başlıyor. Aydın Beyin babası çok müteessir olarak "İsmet Paşa bu adamı bize bela mı gönderdi” diyor (Yülek,2015:502).
KAYNAKLAR
Atay F. Rıfkı, (1998), Çankaya, İstanbul:Bateş Yay.
Ayaşlı Münevver, (2003),Geniş Ufuklara ve Yabancı İklimlere Doğru,İstanbul:Timaş Yayınları
Erden Ali Fuat,(2003),Birinci Dünya Harbinde Suriye Hatıraları,İstanbul:İş Bankası Kültür Yay
Yülek Ertan, (2015),Ömürdür Gelir Geçer, (Yaşadıklarım, Gördüklerim, Duyduklarım) Ankara: Cümle Yay