Abbâsî Halifesi Kāim-Biemrillâh’ın veziri Reîsürrüesâ İbnü’l-Müslime Hatîb El-Bağdâdî’nin (1002-1071) tahsil arkadaşıydı. Vezir hadis ilmindeki yerini takdir ettiği Hatîb’i himayesine aldı.
O sıralarda birtakım yahudiler, Hz. Peygamber’in Hayber yahudilerini cizyeden muaf tuttuğuna dair Hz. Ali’nin el yazısını ihtiva eden bir belgeye sahip olduklarını ileri sürdüler.
Veziri Reîsürrüesâ İbnü’l-Müslime Hatîb’den bu belge hakkındaki kanaatini sordu.
O da belgeyi inceledikten sonra Hayber’in 7. yılda (628) fethedildiğini, bu belgede şahit olarak zikredilen Muâviye’nin Mekke fethinde (630) müslüman olduğunu,
diğer şahit Sa‘d b. Muâz’ın ise Benî Kurayza seferinde (627) şehid düştüğünü belirterek belgenin sahte olduğunu ispatladı.
Bunun üzerine vezir, Hatîb’i hadis konusunda tek otorite kabul ederek bütün hatip ve vâizlere onun onaylamadığı hadisleri halka bildirmemelerini emretti. (https://islamansiklopedisi.org.tr)
Bu olayı “Tarihi Cevdet” isimli kitabında anlatan Ahmet Cevdet Paşa, bazı İslam alimlerinin tarih ilminin öğrenilmesinin farzı kifaye saydığını belirtmektedir. (Cevdet paşa,1973:4-5)