Suriyeli alim Said Ramazan El Buti, babasını anlattığı kitapta “Şeyh Hasan Habenneke Olayı”* sırasında babasının yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Üstadımız Şeyh Hasan Habenneke'nin karşılaştığı musibet, bu musibeti hazırlayan öncü sebepler ve bunun için uydurulan gerekçeler hakkında bilgisi olmayanımız yoktur.Bu musibeti ve sebeplerini burada izah etmemize gerek yok. Çünkü konumuz bu değil. Burada konumuz meseleyi öğrendikten sonra bu olayın babamın üzerinde bıraktığı etkiyi ve bundan dolayı benimsediği tutumu izah etmektir.
Hatırladığım kadarıyla Şeyh Hasan Habenneke ile ilgili haberi, akşam ve yatsı namazları arasında âdeti olduğu üzere, camide virdlerini okuduğu sırada aldı. Bu olayın babam üzerindeki ilk etkisi, yatsı namazının son rekâtında özel bir kunut duasını okuması ve Şeyh için dua etmesi oldu. Allah'tan, içinde bulunduğu sıkıntıdan kurtarmasını ve tekrar Müslümanlara bağışlamasını diledi. Kuşkusuz olaydan namaz esnasında haberdar olan cemaat bundan çok etkilendi.
Namazdan sonra alelacele eve döndü. Abdestini yeniledi. Elbiselerini giydi. Bastonunu eline aldı ve ev halkına bu meseleyi çözmek için Şeyh Hasan Habenneke'nin evine gideceğini ve ne zaman döneceğini bilmediğini söyleyip çıktı.
Şeyh Hasan Habenneke'nin evine ulaşır ulaşmaz evin dış odasında oturdu ve olayın ayrıntılarını ev halkından öğrenmeye çalıştı. Ardından etrafında bulunan akraba ve aile bireyleriyle birlikte meseleyi görüşmek için seçkin âlimlerden ve sözü geçen halk önderlerinden bir kısmını şeyhin evine çağırmayı uygun gördüler. Elçiler söz konusu kişilere teker teker gidip babam adına onları şeyhin evine çağırdı; ancak onlardan hiçbiri bu önemli davete icabet etmedi.
Babam gece boyunca Şeyh Hasan'ın evinden ayrılmadı ve sabaha kadar uyumadı. Tüm geceyi aile bireyleri ve akrabalarla istişare ve ibadet, Allah'a yakarış ve namazla geçirdi.
Sabah olunca babam seçkin ulemayla bizzat görüşmek ve mesele hakkında görüşlerini almak için evlerine gitti. Ancak bu ikinci girişim de birincisi gibi başarısızlıkla sonuçlandı. Ne babam ne de onunla beraber olanlardan hiç- biri sözü edilen seçkin ulemayla görüşme imkânını bulamadı. Babam ikinci günün öğle vaktinde üzüntülü, bitkin ve gergin bir vaziyette evine döndü.
Bundan sonra mesele, Allah'ın ezeli ilminde yazıldığı gibi cereyan etti ve hadise en hayırlı koruyucu olan ve merhamet edenlerin en merhametlisi olan Allah'ın lütfuna bırakıldı. Ancak bu arada Allah'ın Müslüman kullarına yüklediği görev, kimsenin aklına gelmemiş gibi unutuldu. Resulullah (s.a.v.)'in Müslüman Müslüman'ın kardeşidir. Ona zulmetmez ve onu düşmana teslim etmez hadisi de hatırlanmak istenmedi.
Babam, kendi ifadesiyle bu başarısız girişimden sayısızca ders aldı ve ibretlerin ağırlığı altında sırtı bükülmüş bir vaziyette evine döndü. Babam bu ders ve ibretleri her münasebette tekrarlar ve hatırlatırdı. Babamın bu girişimi, tekrar uzlete dönmesine sebep oldu ve vefat edinceye kadar bu uzlet hayatını yaşadı. (Buti, 2007: 160-161-162)
Babam, Şeyh Hasan Habenneke olayını çözme konusunda uğradığı hayal kırıklığından ötürü üzüntülü ve bitkin olarak evine dönmüştü. Bu yüzden de problemleri çözme ve hakka destek çıkma gayesiyle yapılan toplantılardan ve yardımlaşma çabalarından tiksinmeye başladı. Böylesi büyük bir zulmü ortadan kaldırma konusunda hiçbir fayda sağlanamazsa ve hiçbir yardımlaşma gerçekleşmezse bir araya gelmenin ve sosyal faaliyetlerin ne kıymeti olur? (Buti, 2007: 187-188)
Buti M Sait Ramazan,(2007), Babam Molla Ramazan el Buti, İstanbul: Kent Yayınları
* Hasan Habenneke El-Meydâni
1909 yılı dolaylarında Şam’ta doğdu. Hasan Habenneke, ilkokulu bitirdikten sonra Tâlib Heykel ve Abdülkādir el-Eşheb’den gramer ve fıkıh dersleri aldı.Muhammed Bedreddin el-Hasenî’den fıkıh ve usûl-i fıkıh, kelâm, mantık, felsefe, gramer, belâgat ve edebiyat okudu; öğrenimi sırasında hoca kalfalığı da yaptı.
Hasan Habenneke, geleneksel ilimlerdeki dirayeti yanında uyguladığı başarılı öğretim metotları sayesinde ders halkalarını âdeta bir cazibe merkezi haline getirmiş, Suriyeli gençlerin yanında başka ülkelerden gelen gençlere de bir yandan ders verirken bir yandan da onların geçimini sağlamaya çalışmıştır.
Hasan Habenneke, ayrıca okullar açıp bunları finanse eden hayır cemiyetleri kurmak suretiyle geleneksel ilimlerin yaşatılması ve geliştirilmesi için çalıştı. Erkek öğrenciler için kurduğu İslâmî İrşad Enstitüsü’nde Arapça ve dinî ilimlerin yanında bazı modern bilimler de öğretilmekteydi. Öğrencilerin bütün masraflarının karşılandığı bu enstitüde 1949 yılından itibaren çok sayıda Türk öğrenci de okudu. Habenneke kızlar için de aynı mahiyette bir enstitü kurdu; müderrislik ve hatipliğini yürüttüğü Mercek Camii’ne bağlı olarak İslâmî İrşad Enstitüsü’nü de hizmete soktu.
Habenneke, yoksullara hizmet vermek üzere Hayırlı Faaliyetler Ailesi adıyla bir dernek kurmuş, sağladığı maddî kaynaklar sayesinde bu tür derneklerin sayısını çoğaltmıştır. Ayrıca cami ve mescidler inşa ettirmiş olup bunların sonuncusu Meydan mahallesinin batı kısmındaki Hasan Camii’dir. Bütün bunların yanında onun evi de çeşitli ihtilâfların çözüme bağlandığı bir sosyal kurum işlevi görmekteydi.
Devrinin ilim çevreleriyle de yakın ilişkiler kuran Hasan Habenneke Suriye Âlimler Birliği’nin önce genel sekreterliğini, ardından başkan yardımcılığını yürüttü. Bu birliğin dağılmasından sonra ilim adamları arasındaki ilişkileri şahsî gayretleriyle devam ettirmeye çalıştı. Daha sonra Râbıtatü’l-âlemi’l-İslâmî’ye üye seçildi.
1926’da Suriye halkının Fransız işgaline karşı başlattığı bağımsızlık mücadelesine etkin şekilde katılan Meydânî, Fransızlar’ın ülkede uygulamaya kalkıştıkları medenî hukuku reddederek Suriye halkının dinî-millî gerçeklerine uygun yeni bir taslak hazırladı.
Fransızlar, sosyal bir direniş hareketinin başlamasından kaygı duyarak bu teşebbüslerinden vazgeçtiler.
Habenneke, Suriye’de yönetimi ele geçiren Baas yönetiminin takip ettiği rejimin İslâmî esaslarla bağdaşmayan bir diktatörlük olduğunu savundu; böylece Suriye yönetimiyle Meydânî ailesi arasında bugüne kadar devam eden bir sürtüşme başladı. Yönetim, 1967 Arap-İsrail savaşının patlak vermesi sırasında Hasan Habenneke’yi hapse atarak mallarına el koydu.
Hapis hayatının ardından Hasan Habenneke, 16 Ekim 1978 tarihinde Râbıtatü’l-âlemi’l-İslâmî’nin toplantısına katılmaya hazırlandığı bir sırada vefat etti. Çok kalabalık bir cemaatin katıldığı Emeviyye Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Hasan Camii civarına defnedildi. (https://islamansiklopedisi.org.tr)