SİYONİSTLER NİYETİNLERİNİ 100 YIL ÖNCE AÇIKLAMIŞTI


Hüseyin Yürük

Kendisi de Yahudi asıllı bir gazeteci olan Leopold Weıss, (Muhammed Esed)* henüz daha Müslüman olmadan bütün İslam coğrafyasını bir gazeteci olarak dolaşmıştı. Bu seyahatleri sırasında 1909 yılında Osmanlı Devleti'nin payitahtı olan İstanbul'a da gelen Muhammed Esed Kudüs'e de birkaç seyahatte bulunduğunu ‘Mekke'ye Giden Yol’ isimli klasik eserinde anlatıyor.

Muhammed Esed,1917'de Filistin topraklarının İngilizler tarafından, Yahudi yerleşimcilere açılmasından sadece 5 yıl sonra, siyonizminin bölgede nasıl dal budak saldığını  en yakından gören şahitlerden…

1922 yılında Yahudi bir gazeteci kimliğiyle siyonizmin liderlerinden Dr. Weizmmanla* bir toplantıda görüşen Muhammed Esed, onun Filistin toprakları ile ilgili emellerini ve kendi görüşlerini 100 yıl önce kaleme almış.

Bu satırlardan, siyonizmin Filistin topraklarındaki acımasız emellerinin, tam 100 önceki bir planın parçası olduğu rahatça anlaşılıyor.

Şimdi o satırlara birlikte göz atalım:

(……) İlk zamanlar Filistin hakkında okuduklarımın çoğu siyonistler tarafından yazılmış kitaplardı.Ve siyonistler de doğal olarak tabloyu kendilerine göre  boyuyorlardı. Şehir ve kasabaların Araplarla dolup taştığını ve söz gelimi 1922’de Filistin'de her bir yahudiye karşılık  5 Arab’ın yaşadığını ve bu son derece belirgin nüfus farkından kalkarak buranın bir Yahudi memleketi olmaktan çok  bir Arap memleketi olduğunu da nereden bilebilirdim? 

Siyonistlerin iddiası benim için doyurucu olmaktan uzaktı. Yahudilerin Filistin’e yerleşme düşüncesi daha başından zorlama bir ülkü olarak görünüyordu. İşin daha da kötü yanı bu düşüncenin Avrupa hayat tarzına özgü bütün o çapraşık yöntemlerin, çözümsüz sorunların, Onlar olmadan daha barış içinde hayatını sürdürebilen bir ülkeye ikisini de beraberinde getiriyor olmasaydı.Yahudiler buraya yurduna dönen kimseler gibi gelmiyorlardı.Ülkeyi Avrupalı modellerle uygun, batılı amaçlara göre tasarlanmış bir yurt haline getirmek niyetini güdüyorlardı. Sözün kısası evin içindeki yabancılar durumundaydılar. Ve bunun içinde  Arapların kendi yurtlarının göbeğinde bir Yahudi yurdunun oluşturulması fikrine karşı kesin bir direniş göstermelerinde herhangi bir haksızlık yoktu.Tersine görüyordum ki haksızlığa uğratılan, zora koşulan taraf Araplardı.Ve bu haksızlığa karşı meşru bir savunma eylemi içinde bulunuyorlardı.

Kendim de Yahudi kökenli olmama rağmen içimde Siyonizme karşı güçlü bir muhalefet beslemişimdir.Araplardan yana beslediğim kişisel sempati bir yana,büyük yabancı güçler  tarafından desteklenen Yahudi göçmenlerin ülkede nüfus çoğunluğunu sağlamak yolundaki niyetlerini hiç de saklamadan bu ülkenin gerçek sahibi durumundaki insanlarını saf dışı bırakmak istemelerini ahlak dışı buluyordum. Ve sonuç olarak ne zaman Arap-Yahudi sorunu gündeme gelse  ben kendimi  Arapların yanında hissediyordum.

Siyonistlerin Filistin topraklarındaki emelleriyle ilgili bu tesbitlere sahip olan Leopold Weıss, Siyonistlerin bu topraklardaki emelleriyle ilgili en yetkili ağızdan şu şahitliği yapıyor:

 

(……) Katıldığım toplantıda Siyonist hareketin lideri Dr.Weizmann  Ulusal yurt düşünü bulandıran parasal zorluklardan ve dışarıdaki insanların bu düşe gösterdikleri ilginin yetersizliğinden yakınıyordu. O da Filistin’de olup biten her şeyin sorumluluğunu dış dünyaya yükleme eğilimindeydi. Bu durum beni orada bulunan öteki insanların onu dinlerken gömüldükleri saygılı sessizliği bozarak “Peki ya Araplar ne olacak?” diye sormak zorunda bıraktı.

Tartışmasız sürüp giden konuşmayı bu çatlak name ile yaralayarak bir gaf yapmış olmalıydım ki Dr.Weizmann  bana  doğru döndü elindeki fincanı sehpaya bırakarak şaşkınlıkla soruyu tekrarladı: Araplar ne mi olacak?”

Tabii her şeye rağmen bu ülkede çoğunluk olan Araplar değil mi? Onların açık ve kesin muhalefeti karşısında Filistin’i kendi vatanınız haline getirmeyi nasıl düşünebilirsiniz?

Siyonist hareketin lideri alaycı bir tavırla omuz silkerek “Birkaç yıl kadar sonra onlar için çoğunluk falan kalmayacak” dedi

(……) Ne garip bir olguydu. Uzun ve acılı bir sürgün hayatını sürdürürken böylesine büyük haksızlıklara uğrayan bir halk, şimdi kendi tek boyutlu amacı uğruna, başka bir halka, üstelik Yahudilerin geçmişte çektiği acılardan hiçbir şekilde sorumlu olmayan mazlum bir halka karşı korkunç bir haksızlık işlemeye bütünüyle hazır görünüyordu. Tarih boyunca böyle bir olguya rastlanmamıştır sanırım (Esed,2019:122-127).

 

(Muhammed Esed, (2019) Mekke’ye Giden Yol, İstanbul, İnsan Yay)

 

*Leopold Weıss, (Muhammed Esed) 2 Temmuz 1900’de Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun Lvow şehrinde (bugün Ukrayna’da) yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Muhammed Esed, düşünür, gezgin, gazeteci, din bilimci, yazar ve siyasetçidir.

 

*Haim Weizmann Azriel (27 Kasım 1874 – 9 Kasım 1952), Rus İmparatorluğu doğumlu Yahudi siyonist lider, politikacı ve İsrail'in ilk cumhurbaşkanı.Weizmann, 1874 yılında Rus İmparatorluğu'nun Belarus bölgesindeki Pinsk kentinde doğdu. Weizmann 1897 yılındaki ilk Siyonist Kongresi'ni kaçırmıştı ancak diğerlerinde bulundu. İsrail Devleti'nin kuruluşunda önemli rol oynayan Balfour Deklarasyonu'nun yayımlanması için uğraştı.

 

(Dünyabizim.com: 23 Ekim 2023)

 

Güncel Haberler