Prof. Dr. M. Orhan Okay, ‘Silik Fotoğraflar’ isimli esrinde yaşanılanları şöyle anlatıyor: Yalnız Türkiye'nin değil, dünyanın da en zengin kitap koleksiyonlarından birinin Erzurum'da olduğunu biliyor musunuz? Aynı zamanda bir şahsın yaptığı en büyük kitap bağışlarından birinin, belki birincisinin de Erzurum'da bulunduğunu? Bu zengin koleksiyon bağışlayıcısının ölüm yıldönümünü vesile ederek bilmeyenlere bu kütüphaneyi tanıtmak, bilenlere de önemini bir daha hatırlatmak için bu satırları yazıyorum.
Atatürk Üniversitesi Merkez Kütüphanesi'nin üst katında büyük bir salon bu özel kitap koleksiyonuna ayrılmıştır. Kapısında bağışlayıcının adı, salondaki bir duvarda da büyükçe boy bir portrenin altında, sahibine yakışır bir kitabe tevazuu ve sessizliğiyle şu iki satırlık yazı: Seyfettin Özege. 1901-1981.
Seyfettin Özege'yi 1950'lerde tanıdım. Bazı evliya menkıbelerinde geçen keramet hadiseleri gibi, İstanbul'un hangi kütüphanesine gittiysem ona rastlıyordum. "Eski bankacılardan, kitap meraklısı bir zattır" dediler. Onu uzun boyu, vakur, hatta gülmeyen çehresiyle, yaz-kış sert kolalı, kol ağızlarından bir santim dışarı taşan manşetli beyaz gömleği, dikkatle bağlanmış siyah kravatı, daima siyah yahut lacivert, düğmeleri hep kapalı kruvaze elbisesiyle nadiren sokakta, fakat çok defa Sahhaflar Çarşısı'nda ve kütüphanelerde gördüm. İstisnasız her zaman üst üste yığılı gazete, dergi, kitap duvarları arasında kaybolmuş, elinde küçük bir cetvel, kitapların eb'adını ölçüyor, birtakım küçük defterlere, fişlere, kâğıt parçalarına notlar alıyordu.
Daha sonraları doktora çalışmalarım sırasında bazı müşküllerimi hep o fişlerine, defterlerine bakarak hallettim, yol gösterdi. Beyazıt'taki sahhafların hemen hepsi onu tanıyor ve isteyeceğini bildikleri kitapları ona ayırıyorlardı. Sonradan öğrendim ki Seyfettin Bey bütün servetini, hatta bütün hayatını kitap toplamaya, özellikle eski harfli bütün kitapları toplamaya sarf etmiş. Böyle bir yaşama tarzı için çok tabii olarak hiç evlenmemiş, bütün imkânlarını, gelirini bu işe ayırmış, evini de bu merakına mekân yapmış.
Mekteb-i Mülkiye'nin yani Siyasal Bilgiler Okulu'nun 1921 mezunu olan Seyfettin Bey. İş Bankası'nın çeşitli kademelerinde çalıştıktan sonra 1950'de emekli olmuş. Bu arada uzun yıllar fahri olarak Aksaray Valide Camii'nde muvakkitlik yaptığı da biliniyor. Ben tanıdığım zaman artık emekli olmuş ve kendisini tamamen kitap toplamaya ve bunların kataloğunu yapmaya hasretmişti.
1959'da Erzurum Atatürk Üniversitesi'ne asistan olarak girdim. Galiba 1960 veya 61 yılı idi. Bir gün Seyfettin Özege'nin bütün kitaplarını üniversitemize bağışladığını duyduk. Yeni kurulmuş bir üniversitenin o yıllarda bile böyle bir nimete kavuşması hayal edilecek şey değildi. Seyfettin Özege o on binlerce kitabı, sandıklanması ve nakliyat masrafları gibi bütün külfetini de kendisi yüklenerek Erzurum'a gönderdi.
Bir insanın tek başına topladığı onbinlerce kitabın kataloğunu, o zaman çok geniş imkânları olan üniversite maalesef senelerce ortaya çıkaramadı. Kitap denilen nesneye sempati ve ilgi duymayan, kütüphaneye alınan her kitabı bürokratik bir yük telakki eden bir takım memurların hatta Üniversite yönetiminin de ilgisizlikleri, engelleri, bu arada bazı kitapların kaybolduğu haberleri Seyfettin Özege'nin de kulağına gitmiş. bu faziletli insanı derecesiz üzüntülere boğmuştu. Bağış üzerinden on yıl geçtikten sonra Seyfettin Özege'nin durumu sorması üzerine o sırada kütüphane müdürü olan zatın uzun ve teferruatlı mazeretler sıralayan cevabında inanılması zor bazı cümleler vardı
İster istemez “Cehlin ol mertebesi sehl olmaz” mısraını hatırlıyorum.
Daha sonra kitabı gerçekten seven ve kitap tanıyan, himmet sahibi birkaç memurun gayretleriyle kitaplar fişlendi, iyi-kötü bir baskıyla katalogları yapıldı ve ilgililerin istifadesine sunuldu.Türkiye'de İbrahim Müteferrika'dan başlayarak Latin harflerinin kabul tarihi olan 1928 yılına kadar basılmış Türkçe kitapların aşağı yukarı yüzde doksanı demek olan 30.000 cilt matbu ve taşbasması (litograf) kitabı ihtiva eden Seyfettin Özege Kütüphanesi bu özelliği ile dünyanın en zengin koleksiyonuna sahiptir. Bu kitaplar arasında birer yazma eser değerini taşıyacak kadar nüshası azalmış olanları vardır. Seyfettin Özege, aynı kitabın birden fazla basımı yapılmışsa bunların hepsini elde etmiştir.
Osmanlı mekteplerinin hatıra kitapları. mükafat dağıtma cetvelleri, hatta takvimler gibi saklamayı kimsenin aklına getiremeyeceği her türlü basın malzemesi Özege Kütüphanesi'nde vardır. Bütün bunları okuyucunun hizmetine açmış bir kitaplığa sadece kitaplık demek yetmez. Burası bir arşiv belki de bir müze olmalıdır. Türkiye'de eski harflerle basılmış dergi ve gazete sayısı 2500 kadardır. Özege Kitaplığı'nda, hepsi tam koleksiyon halinde olmasa da bu periyodiklerden 1500'ü mevcuttur.(Okay, 2021: 205-209)
Okay M. Orhan,(2021), Silik Fotoğraflar Portreler,İstanbul,Dergah Yay.