Merhum Prof.Dr.Mahmud Esad Coşan anlatıyor:
(…….) Almanya'dan Türkiye'ye bir elçi gelmiş. Bursa'da bizim Kazım amca diye bir tanıdığımız var. O da hükümet tarafından ona Bursa'yı gezdirmekte görevlendirilmiş. Elçi Türkçe biliyor. Türk kültürünü edebiyatını öğrenmiş. Ama Alman elçisi. Konuşuyorlar görüşüyorlar. Bizim Kazım Efendi rahmetli Mektebi Ziraat muallimlerinden.. Şimdiki tabiriyle tarım Okulu öğretmenlerinden. Kazım Efendi Almancası güzel diye bu elçiye mihmandar olmuş. Çelik Palas'ta mükellef bir odada misafir ediliyor. Bursa'yı geziyorlar.
Elçi bir gün “Kazım Efendi.. Yarın da Süleyman Çelebi Hazretlerini ziyarete gidelim” demiş.
Kazım Efendi “Şaşırdım” diyor. Almanya elçisi ama Süleyman Çelebi’yi ziyaret edecek…
“Olur” demiş.
“Ertesi gün kahvaltı vaktinde gittik. Alman elçisi bir protokol ziyaretine gidecekmiş gibi resmi elbiselerini, frak giymiş” diyor.
Kazım Efendi demiş ki “Ne oldu, hani Süleyman Çelebi’yi ziyarete gidecektik? Mezarlığın içinde otların arasında bir kabir, onu ziyaret edeceğiz. Bu ne kıyafet böyle? Yoksa program mı değişti? Valilikte bir toplantı mı olacak? Bakan mı gelecek, reisicumhur mu gelecek?”
Almanya elçisi “Yok” demiş. Süleyman Çelebi için giyindim.”
Oraya öyle gidecek. Süleyman Çelebi’ye reisicumhur kadar itibar ediyor.
Hey gafiller! Şu memleketin nasıl insanlar yetiştirdiğini Alman biliyor da şu memleketin evladı bilmiyor! Adam, reisi cumhurun yanına çıkacakmış gibi giyimine dikkat ediyor. Süleyman Çelebi'nin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Almandaki edebe bak!
“Mezarın karşısında bir çakıldı, hazırol vaziyetinde dakikalarca durdu.”
Onun sevgi ve saygı gösterme tarzı da öyle.
Sonra dönmüş “Kazım bey siz dünyada Süleyman Çelebi'nin şiirleri kadar kuvvetli şiir söyleyen başka bir şair biliyor musunuz? Hangi şairin sözü şu beyit kadar kuvvetlidir?” demiş ve okumuş:
“Dedi gördüm ol Habib'in ânesi / Bir acep nur, kim güneş pervânesi
Berk urup çıktı evimden nâgehan / Göklere dek nur ile doldu cihân
Ne diyor burada Süleyman Çelebi ne anlatıyor? Bizimkiler dili unuttular, edebiyatı unuttular, bilmezler. Ne demek istiyor?
“Dedi gördüm ol Habib'in ânesi /
O Resulullah'ın annesi Amine Hatun “Gördüm” dedi. Bir acep nur, kim güneş pervânesi..
“Bir muhteşem şayanı taaccup nur gördüm ki, güneş pervane kelebeği gibi onun etrafında sönük kalır.”
“Pervane kelebeğinin gelip de elektriğin, mumun, şamdanın etrafında döndüğü gibi güneşin onun etrafında dönesi gelir, dönecekmiş gibi olur.. “ Öyle muhteşem.
“Güneşten kat kat daha muhteşem bir nur gördüm” demiş oluyor. “Öyle bir nur gördüm ki güneş onun pervanesi mesabesinde” (Coşan,2017:348-349)
Coşan M. Esad (2017), Sünnet Olmadan Ümmet Olmaz, İstanbul:Server Yayınları