Osmanlı Devleti’nde kurumsal ve müesses değerlerin ne kadar kesinlik arz ettiğine dair birçok olay anlatılabilir.
Bunlardan en manidarlardan biri de Osmanlı ülkesinde 5 sene sığınmacı olarak kalan, bu sırada Dimetoka şehrinde misafir edilen, İsveç Kralı 12. Şarl’ın bir türlü ülkesine dönmek istememesi üzerine; dönemin sadrazamı, şeyhülislamı ve Kırım Hanının ortak bir tertibiyle sınıra kadar götürülüp bırakılması üzerine Devleti Aliye hem merkez olarak hem halk olarak ayağa kalkar.
Bu olayın ardından hem sadrazam, hem Şeyhülislam, hem de Kırım Hanı görevden azledilir. Suçları, ülkeye iltica etmiş bir Krala ananelere uygun olmayan bir muamele yapmaktır.
Duayen tarihçi Ord.Prof.Dr. İsmail Hakkı Uzunçarşılı bu olayı şöyle anlatıyor:
İsveç Kralının Memleketine Dönüşü: Poltava muharebesindeki mağlubiyetinden sonra Türkiye iltica etmiş olan 12. Şarl 5 seneden 3 ay ziyade Türkiye'de kaldıktan sonra 1714 senesi Ekim ayında maiyeti ile oturmakta olduğu Dimetoka’dan hareket etti. Padişah ve sadrazam kendisine hediyeler göndermişlerdi.Kendisini Dimetoka’dan alarak Eflak hududuna kadar götürmek üzere bir kapıcıbaşı memur edilmişti.
Burada kendisi ile beraber Türkiye'de bulunan İsveçlilerle birleşti, hepsi 500 kadardı. 12. Şarl bu kafileyi 5 kısma ayırdı ve her bir kısmının başına bir zabit tayin eyledi ve her bir kafileyi ayrı bir yoldan Macaristan ve Avrupa yoluyla sevk ile lazım gelen talimatı verdi (Uzunçarşılı,1988:217-218).
Kralın hareketi için istediği şeyler verildiği halde 12. Şarl gecikme göstererek gitmiyordu. Onun bu haline kızan Sadrazam Süleyman Paşa, meseleyi Şeyhülislam'la görüştü. Şayet Kral gitmemekte inat ederse huduttan içeriye memleket dahiline alınmasına karar verilip, bu hususta Kırım Hanı Devlet Giray ile Bender Seraskerine emir verdi.
Filhakika gitmemekte ısrar eden İsveç Kralı zorlanarak Dimetoka’dan nakledildiyse de “devletin misafiri hakkında yapılan bu layıksız muamele dedikoduya mucip olduğundan” hem sadrazam hem de Kırım hanı ve Şeyhülislam görevden azl edildiler. (Uzunçarşılı,1988:297).
Şeyhülislam Ebezade Abdullah Efendi, İsveç Kralı Demirbaş Şarl’ın cebren memleketine gönderilmesi hakkında misafirperverliğe aykırı bir karara iştirak ile Veziri azamı da tahrik ettiğinden ve hatta bunu bir muvaffakiyet sayarak kurbanlar kestirdiğinden dolayı İstanbul halkının bir mülteci misafire yapılan bu halden müteessir olarak söylenmeleri üzerine sadrazam ve Kırım Hanı ile birlikte azlolunarak 1713'te Rumeli Hisarı'ndaki yalısına çekildi. (Uzunçarşılı,1988:458-459).
Uzunçarşılı İsmail Hakkı,(1988), Osmanlı Tarihi, 18. Yüzyıl,4. Cilt, 2. Bölüm, Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi