Tarihimizde anlatılacak kahramanlık destanları çok olduğu gibi, utanılacak, yüz kızartacak olaylar da bir hayli fazla mevcut maalesef..Özelikle yakın tarihimizde bu anlamda bazı sembolik örnekler dikkat çekiyor.Onlardan bazılarını birlikte okuyalım:
1) Gazi Osman Paşa Vakası
Gazi Osman Paşa,Plevne’de esir düşünce kılıcını kendisine hürmetle iade eden Çarın kardeşi Grandük Nikola'nın hususi arabasıyla gittiği Moskova'da birkaç ay misafir kalacaktı. Rusya'da hayranlık dolu bakışlar altında dolaşan Gazi Osman paşa'ya dönüşünde Sultan Abdülhamit sahip çıkmış, Onu yaver yaptıktan sonra Sarayına aldırmış ve bayramlarda dahi yanı başından ayırmamıştı.
1909’da bir darbeyle iktidara gelen İttihat ve Terakkiciler sırf Abdülhamit’e yakınlığı sebebiyle onun gibi hakiki bir kahramanın emekli maaşını kesiverdiler.
2) Rauf Orbay Vakası
Muhalif Terrakiperver Fırkaya kurucu olduğu gözden çıkarılan Hamidiye kahramanı ve cumhuriyetin ilk Başbakanı olan Rauf Orbay'a 1960 yılına kadar henüz bir maaş bağlanmış değildi. 35 yıldan fazla zaman geçmiş ve Hamidiye kahramanına hala Vatani hizmet tertibinden bir maaş bağlatılamamıştı (Armağan,2011:239-240).
3) Sakallı Nureddin Paşa Vakası
1 Kasım 1924'te yapılan ara seçime o zaman devletin kendisi demek olan Cumhuriyet Halk Fırkası tek başına katılmaktadır. Yalnız Bursa'da değişik bir durum vardır. 1 Dünya Savaşı'nda Kut'ül Amare'de İngilizleri perişan eden komutanlardan, İstiklal harbinde ise rütbe bakımından düşük de olsa en kıdemli (Atatürk'ten 8, Fevzi Çakmak'tan 3 yaş büyüktür) komutan olan 1. Ordu Komutanı Nurettin Paşa Yüksek Askeri Şura üyeliği uhdesinde bulunmak üzere bağımsız olarak Bursa merkezden seçime katılır. Tek parti yönetiminin bütün imkanlarını seferber etmesine karşılık kendi başına propagandaya girişen Nurettin Paşa, Halk Fırkası adayı olup o sırada İstanbul Şehremini bulunan Doktor Emin Erkul karşısında 181'e karşılık 238 oyla seçimi kazanır.
Seçimler iptal edilir ve tekrarlanır. Nurettin Paşa bu defa oylarını daha da artırarak bileğinin hakkıyla seçimleri kazanmıştır. Aldığı oy 258'den 363'e çıkmış, CHP’nin adayları Muhittin Baha ve Emin Beylere sandıktan sadece birer oy çıkmıştır.
Buna rağmen üzerindeki baskılar devam edince 12 Şubat 1925'te emekliye ayrılmış, pek kısa süren siyasi hayatı böylece noktalanmıştır. Halk arasında “Sakallı” lakabıyla tanınan Nurettin Paşa, emekli aylığı bile bağlanmadan dışlanmış,18 Şubat 1932'de vefat ederek Üsküdar'daki Küplüce mezarlığına defnedilmiştir (Armağan,2011:104-105).
4) Mehmet Akif Ersoy Vakası
Milli Şair Mehmet Akif de Cumhuriyetin kurucuları tarafından muhalif bulununca emekli olmasına rağmen kendisine emekli maaşı da bağlanmadı. Beş çocuğu ile birlikte işsiz güçsüz kaderine terk edildi. Üstüne üstük bir de peşine hafiye taktılar. Her hareketinin izlendiğinin farkında olan Akif bu durumdan büyük rahatsızlık duydu. Sonunda Mısır Hidivi Abbas Hilmi Paşa’nın daveti üzerine Mısır’a gitmeye karar verdi ve Mısır’a giderek El-Ezher Üniversitesi’nde Türk Dili dersleri vererek Mısır yıllarını bu şekilde muallimlikle geçirdi.
Vefatına kadar çeşitli zamanlarda 5 defa Türkiye’ye gelip gitti. Ama Türk devleti vatan şairini Mısır’da da rahat bırakmadı. Mısır büyükelçiliği vasıtasıyla Akif’in faaliyetleri tek tek Ankara’ya rapor edildi.
Milli Şair Mehmet Akif’in İstanbul’a son gelişi ve 1936 yılının soğuk kış günlerinde geçirdiği İstanbul günleri çok daha acı vericidir. Mısır’dan yola çıkan gemi Çanakkale önlerinde bekletilip Akif’in İstanbul’a girişi engellenmeye çalışılmış düşünebiliyor musunuz? Sonunda Atatürk “Ya biz İstiklal marşı şairini ülkelerine almadılar diye bir şeyi dünyaya nasıl açıklarız. Dünyaya kendimizi rezil etmeyelim” demiş ve Akif’in İstanbul’a girişine izin verilmişti.(Önal,2014)
Kahramanlarını cezalandıran devletler abad olur mu acaba?
Kaynaklar:
Armağan Mustafa,(2011) Küller Arasında Yakın Tarih,İstanbul:Timaş Yay
Önal Vedat,(2014), Mehmet Akif Düşmanlığı ve Gerçekler, 28.12.2014