‘DİRİLİŞ DÜŞÜNCESİNİN MİMARI SEZAİ KARAKOÇ’* HAKK'A YÜRÜDÜ

Adnan Yılmaz**                                                        

Şair ve mütefekkir  ve yazar Sezai Karakoç 88 yaşında hayatını kaybetti. Diriliş düşüncesinin mimarı olan Karakoç, Türk edebiyatına kattığı sayısız eserle hafızalara kazındı. Karakoç'un cenazesi, 17 Kasım 2021 tarihinde ikindi namazını müteakip  İstanbul Şehzadebaşı Camii’nde kılınacak cenaze namazının ardından caminin haziresine defnedilecek.

"Ben bir beyaz şaçlı aşık, sen bir ihtiyar...

O gün bana yalaşırken ey ilahi yar,

Esirgeme gözlerimden bir son buseni,

Kirpiğinden yavaş yavaş bir damla aksın,

Çünkü, ruhum, sen de o gün anlayacaksın

Ki hiç kimse benim kadar sevmemiş seni" (Sezai Karakoç)

“Sezai Karakoç Üstad’a ve Diriliş Gençliği’ ne;

Millet olarak sahip olduğumuz ve tarihî süzgeçten geçen değerlerimizi kendi insanımıza ve bütün insanlığa tanıtmak kültürel kalkınma açısından son derece önemli olduğu gibi aynı zamanda insani bir sorumluluktur.Yaşayan değerlerimizden biri olan Sezai Karakoç, edebiyatımızın geleceğini şekillendirmesi ve bu bağlamda topluma katkıları açısından önemli bir yere sahiptir.

Üstad Sezai Karakoç ki şairliğinin yanında fikir, sanat ve edebiyat alanında yazdıkları ile Cumhuriyet Döneminde sanat ve edebiyat dünyasına damgasını vurmuş abide şahsiyetlerden birisidir.

Eserlerinde, bir taraftan İslam Medeniyeti’nin geçmişindeki parlak dönemlerine göndermelerde bulunan Karakoç, bir taraftan da “yenik” medeniyetimizi “ihya hareketi” diye adlandırabileceğimiz “Diriliş” fikri etrafında derinlemesine tahlil ve sentezlere varmaktadır.

Onun şiirlerinde ve tefekküründe mazi, özlenen bir hatıra, yeniden yaşanılabilir bir medeniyet tasarımının ilkeleri gizlidir.

Bu yönüyle Karakoç, Yahya Kemal’in:

“Ne harabî ne harabatîyim

Kökü mazîde olan âtîyim…”

Dizelerindeki derin manayı fazlasıyla hak eden sanatkâr, ideolog ve bir tefekkür adamı olmakla simgelenmiştir.Onun düşünce dünyası, medeniyeti İslam ve Hakikat tezi çerçevesinde olgunlaşıp gelişir.Onun zihninde, düşüncesinde ve kaleminde insanlığı kucaklayacak yeni bir medeniyeti nasıl ihya edebilirizin kaygısı vardır.

Diriliş Nesli’nin Amentüsü’nde ortaya koyduğu umdeleri, “Taha’nın Kitabı”nda “Taha” adıyla sembolleştirdiği örnek bir gence ödev olarak yüklemiş; bu yönüyle de Türk edebiyatında “Âsım’ın Nesli” gibi ideal insan anlayışına kendi bakış açısından katkıda bulunmuştur.

Her sanatçı, müteffekkir; içinde doğduğu kültürel dünyanın hem mirasçısıdır hem de onu geliştiren, yeniden oluşturan emekçisidir.  İdeali olan “ufuklar ve daha ötesini” göstermek ister.

Bir kez daha vurgulamak gerekir ki Sezai Karakoç, yaşadığımız çağı ve bu çağı oluşturan kültürel temelleri bilinçle kavramış bir düşünür ve sanatçıdır.

O, ideal bir insandır. Onun dile getirdiği Diriliş öğretisi, ilk insandan başlayarak medeniyetlerin, toplumların varoluşlarının tarihî-sosyolojik perspektifle bütün dinamiklerini dikkate alarak bütüncül bir şekilde açıklayan bir düşüncedir.

Bütüncül özelliği ile Diriliş, aynı zamanda metafizik  ve manevi bir öğretidir. Bu bakımdan Diriliş öğretisi, yeni bir zamanı; sanatla, düşünceyle, metafizikle, estetikle, erdemle, siyasetle ve bilimle oluşturma idealidir; bu idealin çağrısıdır. Onun çağrısı tüm insanlığı muhatap kabul eden evrensel bir insanlık idealidir.

Sezai Karakoç, Batı’nın ve Doğu’nun kültürel dünyasını özümsemiş, onu bilimsel olarak tetkik etmiş bir düşünürdür.

Diriliş düşüncesini, 200 yıllık değişim maceramız ile insanımızı ve medeniyetimizi kuşatan gerçekleri bir bütünlük içinde olanca derinliği ile anlamış ve anlatmıştır. O, büyük millet fotoğrafını bir bütün halinde çekmeyi, onu sanatı ve düşüncesiyle bir ideale dönüştürmeyi başarmış bir bilincin, bir sesin sahibidir.

Eğer yaşadığımız şu günleri ve dünyanın geçirdiği sosyal, ekonomik ve siyasi krizleri dikkate alırsak Sezai Karakoç, “Dünyanın Bilinci” olarak “Diriliş Öğretisini” anlattığı eserleriyle karşımızda bir “Düşünce Kılavuzu” olarak durmaktadır. 

Ülkemizin yetiştirdiği düşünce ve kültür hayatıyla yakından ilgilenen herkesin tanıyıp sevdiği değerli bir yazar, şair ve dava adamıdır Sezai Karakoç.

Daha yaşarken hakkında en çok kitap ve makale yazılmış önemli isimlerden biri olması ise hiç de tesadüf değildir.

Hece, Yedi İklim, Biat, Türk Edebiyatı, Kitaplık ve Ludingirra; Sezai Karakoç ile ilgili özel sayı yayınlamış bazı dergilerdir.

Şaban Abak’ın “Yıldız Tutulması”, Şakir Diclehan’ın “Sanat ve Düşünce Dünyasında Sezai Karakoç”, Ebubekir Eroğlu’nun “Sezai Karakoç’un Şiiri”, Prof. Dr. Turan Karataş’ın “Doğu’nun Yedinci Oğlu Sezai Karakoç, Doktora Tezi”, Doç. Dr. Muhittin Bilge’nin “Medeniyetin Dirilişi, Yüksek Lisans Tezi”, Prof. Dr. İlhan Genç’in “Leyla  İle Mecnun’un İki Şairi, Fuzûlî ve Sezai Karakoç”, Doç. Münire Kevser Baş’ın “Diriliş Taşları: Sezai Karakoç’un Düşünce ve Sanatında Temel Kavramlar, Doktora Tezi  ile aynı yazarın Sezai Karakoç Şiirinde Metafizik Vurgu ve Dr. Mustafa Çoban’nın”   Diriliş Neslinin Manevi Dinamikleri” onun için yazılmış eser ve incelemelerden sadece bazılarıdır..

Ali Haydar Haksal’ın “Eleğim sağmalarda Gök Anıtı”, Mehmet Çelik-Yakup Çelik’in “Sezai Karakoç Anma Kitabı” ve Prof. Dr. Ali İhsan Kolcu’nun “Sezai Karakoç’un Poetikası”, Sıddık Akbayır’ın “Yoktur Gölgesi Türkiye’de-Sezai Karakoç”, Karakoç’la ilgili kaleme alınan değerli kitaplar arasındadır.

Bunun yanı sıra Kahramanmaraş Belediyesi, “Kahramanmaraş’ta Sezai Karakoç’la Kırk Saat-Sempozyum Bildiriler Kitabı” ve İstanbul Fatih Belediyesi ”Düşünce ve Sanat Dünyamızda Karakoç, Sempozyum Bildirileri” adlı birer kitap yayınlamıştır.

Ayrıca Diyarbakır Dicle Üniversitesinde 2012 yılında Sezai Karakoç konulu bir sempozyum düzenlenerek çok yönlü bir çalışma yapılmıştır.

Toplumların yetiştirdiği düşünce, sanat ve ilim adamlarına karşı herkesin gerekli saygı ve ehemmiyeti göstermesi toplumların daha üretken ve daha verimli olabilmesi için kaçınılmazdır.

Toplumların söz konusu kişilerin değerini takdir etmek ve onları gelecek kuşaklara tanıtmak gibi bir borcu bulunmaktadır. Kaleme almış bulunduğum bu kitapçığın temel amacı da işte bu borcun ödenmesine küçük de olsa bir katkıda bulunulmasından ibarettir.

Bu çalışmamızda düşünce ve dava adamı Sezai Karakoç’u bizzat kendi ifadeleriyle tanıtmak için yorumdan ziyade alıntılara yer vermeye azami ölçüde gayret ettik. İstedik ki gençlerimiz üstadımızı kendi ifadeleri ve üslubuyla tanısın.

Neden Gençlik?

Çünkü milletlerin bugününü, yarınını ve istikbalini emanet edecekleri yegâne sermayesi gençlerdir.

“Bismillah “diyerek “Yeniden Diriliş Gençliği“adlı kitabı yazmış olmamıza en büyük etken; 41 yıllık hizmetkârlık tecrübemizin ardındaki “Halka Hizmet Hakk’a Hizmettir” düsturunu aktarmak ve bu vesileyle Allah‘ın rızasını kazanmaktır. Gençlerimizi rol model olarak yaşayan üstad Karakoç ile bir nebze de olsa buluşturabilmenin heyecanını ve aşkını duyuyor olmaktır.

Her şey zaten atılan ilk adımla başlamıyor mu? Genç nesle, unutulmaya yüz tutan değerlerimizi hatırlatmak, millî ve manevî değerleriyle buluşturmak için yola koyulduk. Aziz milletimize yön vermiş kahramanlarımızın unutulup gitmesini değerlerimizin yok olmasını istemiyorsak “Yeniden Diriliş Gençliği’ne “ihtiyacımız vardır.

Derdi; devlet, vatan, millet, ezan, bayrak olan herkesin başımızın üstünde yeri vardır ve onlar bu milletin temel taşıdır.

Dertleri, gayeleri, hedefleri; din, devlet, vatan, millet, bayrak ve ezan olan son asrın düşünce hayatına damgasını vuran üç isim vardır ki, bizim ilim ve irfan hayatımızda çok müstesna yerdedirler. Hemdert olduğumuz bu üç mümtaz şahsiyeti gençlerimize, çocuklarımıza bir yönüyle olsun tanıtabilmek, anlatabilmek amacıyla naçizane bir çalışma içine girdik.

O; Sezai Karakoç ki eğitim ve öğretimin aslî amacının öz medeniyetimizi gençlerle buluşturmak olduğuna yürekten inanır.

İnsanımızın, özellikle gençliğimizin bilgi, ahlak ve ideallerinin en üst seviyede olması için gayret gösterir.

Okulların sadece öğretimin sağlandığı yerler olarak değil, aynı zamanda ahlakça yüksek, üstün karakterli ve erdem sahibi gençler yetiştiren kurumlar olduğunu düşünür.

Bir ülkenin eğitim ve öğretim programının temeli; davasına sahip, inançlı, yurt ve millet sevgisiyle dolu, adaletli, merhamet ve insan sevgisi taşıyan,“Yaratılanı Severim Yaratandan Ötürü…” anlayışıyla; çalışan, bilgili, çok yönlü, üretken, yeteneğini ve kapasitesini sonuna kadar kullanabilen, teoride derin, pratikte mümkün olduğunca ehil gençler yetiştirmektir.

Elinden ve dilinden herkesin emin olduğu bir gençlik yetiştirmek Sezai Karakoç’un en büyük hayalidir.

Karakoç’a göre bir bakıma diriliş; geleneğin ve öz değerlerin yüreğimizin derinliklerinde filizlenerek toplumu yeniden değiştirip dönüştürmektir.

Bu sebeple Karakoç samimi, izzet sahibi, başı dik bir gençlik yetiştirmeye her şeyden daha fazla önem vermiştir.

Biz insanlığın huzurlu ve aydınlık geleceği için büyük düşünmek mecburiyetindeyiz.

Bu yüzden Yeniden Diriliş Gençliğinin yetişmesi çok önemli bir davamızdır. Toplumun değerleriyle uyumlu iyi insan yetiştirmek hepimize düşen şerefli bir paydaşımız, görev aşkı ve heyecanımızdır.

Şahsiyetli bir gençlik, ruhun mütemmimleri olan akıl, irade ve vicdan üçlüsünü aktif olarak kullanacak taklitçi değil tahkikçi bir gençlik ancak bu tür çalışma ve gayretlerle mümkün olabilecektir.

Bu uğurda herkes üzerine düşen büyük sorumluluğun gereğini müdrik olmalıdır. Böylelikle;

İşini en iyi şekilde yapan, aklı başında bir gençlik,

Hakk’ın hatırını her hatırın üzerinde tutan ve hakikatin talibi olduğunu bilen bir gençlik,

Tarihin büyük adanmışları olan Nebilerin izinde yürüyen, birbirinin ve insanlığın umudu olan bir gençlik,

Kur’an ahlakı ile ahlaklanan, Allah Resulü’nü örnek alarak yaşayan ve hayata taşıyan, istikbalin güvencesi bir gençlik,

İyiliğin yeryüzündeki mayası olmaya talip olan, Allah’ın yeryüzünü o yüzyılın yüz akının mayaladığı, sorumluluk alan, gönlü tok, gözü keskin, sözü doğru, özü kavi bir gençlik,

Göz aydınlığımız, gönül sürurumuz olacaktır.

Gençler bizim en değerli varlığımız; bir yandan asilgeçmişimiz, bize emanet gözaydınlığımız, diğer yandan da bir güneş gibi parlayan geleceğimizdir. Bu nedenledir ki gençlerden beklentimiz; bir elleriyle değerlerimizi yükseltirken, diğer eliyle geleceğe değerli atılımlar yaparak çift kanatlı olarak mukaddes bir miras bırakabilmeleridir.

Söz odur ki; kalpten çıkıp kalbe ulaşsın.Çalışmak sözünüz, gelecek mirasınız olsun.

Sezai Karakoç; samimi, aziz, başı dik bir şahsiyettir. Aşk ile yoğrulmuş, şiirle kanatlanmış, derviş sabrı ile kök salmış bir fikir sisteminin (Diriliş) mimarıdır. Eğilip bükülmeden, yiğitçe bir duruşla insanlığa seslenen, bir ömür boyunca devam eden uyanık kalabilme ve uyandırma çabasının simgesidir. Hatta o kadar ki onun duygu derinliği ve ufuk genişliği anlaşıldığında dünyada çok şey değişecektir.

 Sezai Karakoç diyor ki:

“Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır

Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır

Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır

Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır

Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır

Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır

Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır

Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir  çınar vardır.

Sevgili

En sevgili

Ey sevgili”

İşte gençler;

İstikbal sizlerin, aziz milletimizin evlatlarının olacaktır. Asla ümitsizliğe düşmeden, karamsarlığa kapılmadan, düzenli bir şekilde çalışınız, kendinize olan güveninizi, hiçbir zaman kaybetmeyiniz.

“Çünkü inanıyorsanız elbette üstünsünüz…”

Aziz Dostlarım!

Türkiye’nin En büyük Şairi, Düşünce adamı ve Yazar,Sezai Karakoç’ un 16 Kasım 2021 günü vefatı üzerine ; Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan; vefat eden şair, yazar ve düşünür Sezai Karakoç için taziye mesajı paylaştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan mesajında "Fikirleriyle nesillere yol gösteren, edebiyatımızın, düşünce dünyamızın, ülkemizin büyük mütefekkiri, "Diriliş Şairi" Sezai Karakoç Beyefendi'nin vefatını derin bir teessürle öğrendim. Merhuma Allah’tan rahmet, ailesine, sevenlerine ve Milletimize başsağlığı diliyorum." dedi.

Adnan Yılmaz 16 Kasım 2021-Ankara

*Adnan Yılmaz, Yeniden Diriliş Gençliği, kitabı , NG Yayıncılık Ankara 2018,s:4-12)

 

** Adnan Yılmaz 

Adnan Yılmaz, (d. 1954, Gürün, Sivas), Türk bürokrat.

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden 1977 yılında mezun olmuştur. Şebinkarahisar, Boğazlıyan, Gürpınar, Nusaybin, Perşembe Kaymakamlıkları, Mülkiye Müfettişliği, Mülkiye Başmüfettişliği, İçişleri Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı yapmıştır. 1 Ağustos 2012 tarih ve 2012/3511 Sayılı Kararname ile Düzce Valisi olarak atanmıştır.Müteakiben emekliye ayrılmıştır.




Güncel Haberler