Mustafa Altınsoy**
2021-2022 Eğitim ve Öğretim Yılının sonuna gelmiş bulunuyoruz. Velilerin çocuklarını yaz tatillerinde, yaşadığı topluma duyarlı, okul dışında toplumla bütünleştirici farklı kaynaklara yönlendirilmelerinin çok faydalı olacağı düşünüyorum. Çocuklarımızın kişisel ve toplumsal gelişimlerini tamamlayarak, sorumluluklarını kavrayacak şekilde gerçek hayatla ilgili alanda eğitim görmeleri, kendilerini yetiştirmeleri gerekmektedir. Bu yazıda “açık kaynak eğitimi” adını verdiğimiz alanlar, kurumlar ve yapılacak işlerle ilgili sizlerle hasbihal etmeye çalışacağım.
Malumunuz olduğu üzere dünyanın tamamında eğitim; müfredat ile çerçevelendirilmiş, sertifikasyona ağırlık veren, örgün eğitim adı altında okullarda tek tip insan yetiştirilmesi üzerine planlanmıştır. Tornadan çıkar gibi herkes aynı eğitimden geçirilerek bir kalıba sokulmaya çalışılmaktadır. Oysa eğitim, etrafı duvarlarla çevrili yerleşkelerde devam eden bir süreç değildir. Tam aksine eğitim, olduğumuz her yerde ve her zaman yaşanan bir süreçtir. Köyde, kentte, taşıtlarda, evlerde, mabetlerde, bürolarda, yeşil alanlarda kısacası hayatın soluk alıp verdiği tüm alanlarında, zamanlarında ve zeminlerinde eğitimin olduğuna, olması gerektiğine inanmaktayız. Maalesef bizler, eğitimi dört duvar arası ya da sadece okulla not ve sertifika esasına dayalı olarak sınırlandırdığımız için dışarıdaki öğretim yöntemlerine kendimizi kapatmış bulunmaktayız.
Eğitim, Nasıl bir insan istediğimize nasıl bir toplum istediğimize hatta nasıl bir dünya istediğimize cevap veren bir sistemdir. Kültür, insana ve topluma düşünme biçimi kazandırır. Kendi insanına düşünme biçimi veremeyen ülkeler, egemen ülkelerin düşünceleriyle biçimleneceklerdir. Günümüz dünyasında işler netlikten ve mertlikten uzaklaşmıştır. Her şeyin görünen amaç ve nedenlerinden daha çok görünmeyen amaç ve nedenleri asıl belirleyici olmuştur.
Fabrika mantığına göre kurulan okulların işlevi, köyden kente göçen şahısların fabrikaların ve yeni şehrin istediği insan tipini hazırlaması, kapitalist toplumun bireyle oluşturulan seküler kültüre uygun insanların yetiştirilmesi 19. yüzyılda genel kabul görmüştür. (1).
Oysa insanların yetenekleri, kültürleri, anlayışları, mizaçları farklı olabilir. Bu nedenle açık kaynak eğitim dediğimiz (piyasa) eğitiminden geçmelerinde fayda olduğunu düşünüyorum. Bu eğitim sisteminin uygulanış şekline yönelik hem Doğu’dan hem de Batı’dan çeşitli eleştiriler gelmekte ve sistem sorgulanmaktadır.
Çocuklarımızı; çerçevelendirilmiş, kalabalık müfredata boğulmuş, bir ömür boyu okuyarak hiçbir şey öğrenilmeyen eğitim sisteminden kurtarıp başını kaldırıp sağa sola bakmalarını sağlamamız gerekir. Bu anlayıştan hareketle hayatı tanıyacağı, anlamlandıracağı farklı dünyaların da olduğu, yeni pratikler kazanacağı, kendini ve kendi kültürünü tanıması için bir eğitim yöntemi olarak açık kaynak eğitimini öneriyoruz.
“Eğitim; Bir Kitle İmha Silahı” isimli kitabında John Taylor Gatto, öğrencileri bir mekâna kapatmaya dayalı okul sistemine karşı çıkar. Okulu, zihinleri kontrol etmeye yönelik bir şekilde uzatılmış çocukluk ve ötelenmiş bir yetişkinlik olarak tarif eder. Okulların kişisel egemenlik ve özgürlük gelişimini katlettiğini, itaatkâr kitleler oluşturmayı hedeflediğini savunarak okulu hedef tahtasına koyar. Okullardaki zorunlu eğitim sisteminin, çocuklara özgür bir lider olma, başarılı kimseler olmak yerine nasıl işçiler ve tüketiciler olmayı öğrettiğini söyler.
Gatto, insanın hayatının açık öğrenme sistemine daha uygun olduğunu, açık öğrenme sistemi ile herkesten her şeyden istifade edilebileceğini vurgulayarak, okulun insana verdiği zararın rasyonel ve kasıtlı olduğunu söylüyor. Modern pedagojinin esas işlevi, nüfusu yönetilebilir kılmak. Zorunlu eğitim tuzağından kurtulmayı başarabilmiş insanlara ilişkin örneklerle dolu olan bu kitap, kişisel potansiyeli gerçekleştirmenin temel şartının farklı bir yetiştirme ve beceri edinme şekli ile mümkün olabileceğini ortaya koyuyor ve buna açık kaynak eğitimi adını veriyor(2).
Bizim kadim kültür ve anlayışımıza göre de insanın kâinata öğrenci, muallim, eğitici sıfatı ile bakması esastır. “Bu konuda düşünmez misiniz, akletmez misiniz?” şeklinde ilahi ikazlar, temel öğretilerimizde mevcuttur.
Okuma yazma bilmediği halde (ümmi olan) peygamberimize (ASM) ilk emir olarak “ikra” (oku) emrinin verilmesi de sadece bildiğimiz alfabetik harflerle okuma olmayıp kâinatı oku manasında anlaşılması gerektiğini İslam bilginleri söylemektedirler. Kâinat nasıl yaratılmış, hayat nasıl işliyor, güneş nasıl her gün doğudan doğuyor, batıdan batıyor? İnsanlar, hayvanlar nasıl çoğalıyor? Hepsinde bir ibret var, diyerek nedeni anlamaya çalışmanın da açık kaynak eğitiminin bir parçası olduğunu söyleyebiliriz.
Açık Kaynak Eğitimleri Hangi Mekanlar Olabilir?
Açık kaynak eğitiminde neyin önce neyin sonra geleceğine herkesin kendi ihtiyacına göre kararlar kişisel olarak alınıp harekete geçirilir ve karşılaştığımız herkes ve her şey; oto tamircileri, araba yarışçıları, çiftçi, çoban, hoca, köy hayatı, dere tepe kısaca tabiat vs. potansiyel bir öğretmendir.
Köyler, toplum ve sokaklar da açık kaynak eğitiminin bir parçasıdır. Dolayısıyla her ne kadar olumsuz bir mana yüklense de aslında olumlu manada mahalle baskısı faydalıdır.
Eskiden bir çocuğu bütün mahalle büyütürdü. Günümüz şehir hayatında insanlar bireysellik modasıyla aşırı kontrolsüz ve başıboş bırakıldığından maalesef şimdi bu imkânımız neredeyse yok olmuştur. Ancak küçük şehirler ve kasabalarda yine de bu noktalarda çocuğumuzun güvendiğimiz insanlar tarafından yönlendirilmesine de açık kapı bırakmalıyız. Herkes kötüdür algısı kasıtlı olarak yayılarak toplumda insanların birbirine güveni maalesef yok edilmeye çalışılmaktadır.
Açık Kaynak Eğitimi İçin Çocuklarımızı Nerelere Yönlendirebiliriz?
Bildiğiniz gibi çocuklarımız soru çözüyorlar ama sorun çözemiyorlar. Sorun çözmeleri için pratik yapmaları toplumu ve insanları tanımaları, hayatla iç içe olmaları, açık kaynak eğitimine yönelmeleri gerekiyor. Nereler ve neler açık kaynak olabilir, neler yapılabilir? Konuyla ilgili bazı önerilerde bulunmak istiyorum:
En iyi ve en kolay açık kaynak eğitimlerinden birisi kitap okumaktır.Çocuklarımıza yazın bolca kitap okumalarını tavsiye edebiliriz. Sevdikleri ve ilgi duydukları alanlarda kitaplar okumaya başlamaları onların okumaya olan ilgilerini daha da artıracaktır. Birdenbire ağır kitaplardan başlamak yerine hayatın içinden hikâyelere yer veren, açık kaynak eğitimine en iyi örnek sayılabilecek Ömer Seyfettin, Mustafa Kutlu, Mustafa Uslu ve Duran Çetin'in hikâye kitaplarını tavsiye edebilirim.
Yazları çocuklarımızı güvendiğimiz yerlerde çalıştırarak onların kendilerini gerçekleştirmesine, tecrübe kazanmasına yardımcı olabiliriz. Mesela bir benzincide çalışmak, bir esnafın yanında, oto tamircisinde çalışmak, herhangi bir ticari girişimde bulunmak hayatı tanımaları açısından önemli açık kaynak eğitimi olacaktır.
Deniz kenarlarında tatil yapacağız diyerek çok yüksek faturalarla karşılaşmak ve kalabalık ortamlarda yorularak eve dönmek yerine, çocuklarımızla beraber Anadolu’yu dolaşmak daha faydalı olabilir. Yine köyümüz varsa köyümüze gitmek, orada birkaç gün kalmak, yaylalara çıkmak, yakınlarımızı ziyaret etmek hayata yakından dokunmak için iyi bir açık kaynak eğitimi olabilir.
İmkânımız varsa yazları gençlerimizi güvenilir insanlar ve turlarla yurtdışına göndererek, onların hem yabancı dil öğrenmesine hem dış dünyayı görmesine hem de ufkunun açılmasına vesile olursak bu da onlar için çok faydalı bir açık kaynak eğitimi olabilir.
Camiler; açık kaynak eğitimleri için en uygun ve önemli halkla açık rehabilitasyon yerleridir. Mahallemizde, çevremizde gerek Diyanet'in gerekse güvenilir sivil toplum kuruluşlarının yapmış olduğu yaz okulu eğitimleri de notsuz ve yarışsız açık kaynak eğitimi ortamlarından sayılabilir. Yine ev ve mahalle sohbetleri hem eğitim hem de iyi birer rehabilitasyon merkezidir.
Açık kaynak eğitiminden geçmiş ve çocuklarını da açık kaynak eğitimine yönlendirerek faydasını görmüş birisi olarak yazıyorum. Çocuklarımızın ateşin yaktığını, suyun boğduğunu, taşın sert olduğunu kendilerinin öğrenmeleri daha kalıcı olur. Ben yaşamadım, çocuklarım yaşasın diyerek onlara her şeyi hazır halde sunan aileler, ileride acı sürprizlerle karşılaşabilirler. Çocuklarına aşırı korumacı yaklaşarak onları hiçbir işe göndermeyen, sorumluluk vermeyen insanların kendileri ve çocukları acınacak duruma düşebilirler. O nedenle çocuklarınıza sorumluluklar yükleyin. Var olan sorumluluğunu da elinden almayın ve gittikçe de sorumluluğunu artırmaya çalışın. Bir çocuğun sorumluluğunu elinden alırsanız, sorumsuz ve zararlı bir insan haline gelebilir.
Çocuklarınızın İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirlerde okumaları en güzel açık kaynak eğitimlerinden biridir. Özellikle İstanbul bir açık hava müzesi olduğu gibi aynı zamanda sabrın, hoşgörünün, değişik kültürlerin, insanların olduğu Anadolu'nun ve dünyanın her renginin bulunduğu bir şehirdir. Ayrıca İstanbul birçok görünmeyen üniversitenin olduğu bir şehirdir. Gençlerimiz, kendi bölümünü okurken ayrıca bir de hayat üniversitesi de bitirebilir. Şimdi geriye dönerek baktığımda üniversiteyi İstanbul'da okumamı bir şans olarak görüyorum. Bu nedenle İstanbul açık kaynak eğitimi için en uygun şehirdir diyebilirim.
Yine çocuklarımız açık kaynak eğitimi için izcilik faaliyetlerine gönderilebilirler. Gençlik ve Spor Bakanlığı izcilik konusunda çeşitli sivil toplum kuruluşları ile güzel faaliyetlere imza atıyorlar. Bakanlık yetkililerinin nezaretinde, doğayı ve hayatı tanımak amaçlı bazen orman yürüyüş ve kampları, bazen kültürel gezi ve kitap okuma programları yapıyorlar. Örneğin bu güvenilir STK’lardan olan SAKİDER ve Server Gençlik Kulübü’nün hem ahlaki hem de sosyal gelişim açısından güzel faaliyetleri olduğunu söyleyebilirim.
Konunun sonuna doğru açık kaynak eğitimine bir güzel örneği yine Batı’da yazılmış olan kitap üzerinden vermek istiyorum. Okulsuz Büyümek isimli kitapta iki çocuğuna okulun dışında eğitimi vermek için olağanüstü gayret sarf eden bir aile konu edilir.“Eğer bir çocuk günün 7 ya da 8 saatini sınıfta iki üç veya daha fazla saatini ödev yaparak, sonra diğer okul dışı etkinliklere katılarak, okula gitmek için zaman harcayarak ve televizyon izleyerek ya da diğer pasif eğlence araçlarında vakit öldürerek harcıyorsa; bu kurumların dışındaki insanlarla ilişki kurabilmesi için hiç zamanı kalmaz.
Çocuklarımızın hata yapmalarından korkmamak lazım. Bırakın biraz da hata yapsın. Hata yapmanın ezikliğini, mahcubiyetini yaşasın. Bu da bir eğitim yöntemidir. Hayal kırıklığı ve başarısızlık; doğal ve sağlıklı ve gelişmeleri için özgüven, başarı ve mutluluk kadar gerekli.Çocuklarım sıklıkla hayal kırıklığına uğrayacaklar biliyorum ve sıklıkla başarısız olacaklar. Hayal kırıklığı ve başarısızlık onların kendi gelişimleri için başarı ve mutluluk kadar gerekli’’(3)
Unutmayın; en büyük sermayemiz çocuklarımızdır.
Kaynaklar
1. Kültür Temelli Eğitim, Prof. Dr. İsmail Aydoğan
2. Eğitim; Bir Kitle İmha Silahı, John Taylor Gatto
3. Okulsuz Büyümek, Ben Hewitt
* www.maarifinsesi.com
**Milli Eğitim İl Eski Müdürü/ MEB Müşaviri