MEHMET AKİF ERSOY ve ASIM’IN NESLİ (3)

                                                                 Adnan Yılmaz*

                                                         “Âsım'ın nesline münkâd olacak istikbâl. “  Mehmet Akif Ersoy

Bizler “İki günü birbirine eşit olan ziyandadır.” Hadisi Şerifi, doğrultusunda hayatımızı biçimlendirmeliyiz. Bilhassa; Aile içi iletişimi en üst düzeyde tutarak,evlatlarımızla ruhumuzu doldurmamız gerekmektedir.Çok söz söyleyip nasihat etmek yerine hayatımızda inandığımız  yüce değerleri yaşamak ve yaşatmak mecburiyetimiz vardır.Çağımız, bilgi dönemi  ve bilgi çağı olup internet ağı sayesinde erişim bilgiye çok kolaydır. Olay insanın tercihine kalmıştır. Okumak bilgilerin şifrelerini çözmektir. Aslında  okumak  yaşamak ve yaşatmaktır. Okumak ile gelişmişlik ilişkisi daha net görülebilmektedir.

“İnsanın ancak çalıştığının karşılığı vardır” ilahi emrini bütün hücreleriyle yaşayan ve eşsiz eserleriyle yaşatan bir dahi şahsiyet ve şahsiyetler genç nesillere, Asım’ın nesline en iyi rol modeldirler. 8.Yüzyılda yaşamış olan Cabir İbn-i Hayyan diyor ki, “Allah, insana kainatın  bütün sır perdelerini yırtacak kabiliyeti  vermiştir!” Yani beşer bu kainatta her sırrın çözümüne ulaşabilir.

Safahat’ın. 6. Kitabı olan “Asım” adlı eserde, Çanakkale  Şehitlerine Mehmet Akif  Ersoy “Asımın nesli diyordum ya, nesilmiş gerçek, İşte çiğnetmedi namusunu çiğnetmeyecek…”   mısraları ile destek vermiştir.Ya şehid, ya gazi  olmuş, buna rağmen Çanakkale’yi geçilmez kılan  Asım’ın Neslinin ta kendisidir. Bu Aziz milletin evlatlarının her biri ayrı değer, ayrı birer cevherdir.

En modern donanmalarla, silâhlarla, mühimmatla toplanmış gelmiş azgın Avrupa zalimleri, Çanakkale’de Mehmetçiğin iman dolu göğsüne çarparak bozguna uğramıştır. Çanakkale, dini, vatanı, bayrağı uğruna “Ölürsem şehidim, kalırsam gaziyim.” inancıyla ölüme koşarak giden memleket evlâtlarının, yedi düvele karşı “Geçilmez” olduğunu ispatladığı yerdir.

M.Akif, Asım adlı kitabının ‘Çanakkale Şehitlerine’  bölümüne şu mısra ile giriş yapar... “Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı dünyada eşi? En kesif orduların yükleniyor dördü beşi.” ...

Ordumuzun, dünyada eşi benzeri görülmeyen çetin şartlarda Çanakkale savunmasında gösterdiği kahramanlık hatıraları, dillere destan olmuştur.

Çanakkale’de Osmanlının eğitim kurumlarında yetişmiş münevver insanlar, asteğmen rütbesiyle savaşa katılmışlardır. Bütün okullar tatil olmuş, eli silâh tutan gençler cepheye koşmuşlardır. Kutsal vatan toprakları uğruna gencecik fidanlar, şahadet mertebesine yükselmişlerdir.

Bu gün de Asım olacak, kıymetli gençlerimizin hayatta hep bir ideallerinin olması gereklidir. Davası ve derdi olan, disiplinli,planlı, istikrarlı, bir sanat spor ve kültür dalında uğraşı olan, her gün bir metin okuyan,tabiatla barışık bir gençlik…

İyi insanlarla birlikte olmayı, yeni teknolojilerin keşiflerin ve meraklarımızın peşine düşmeyi, bilmeli, azimle, yılmadan çok çalışmalıyız. Bu dünyada Allah’ın kulu olduğumuzu,  misafir olduğumuzu  aklımızda tutmalı , hiçbir zaman unutmamalıyız.

Mehmet Akif Ersoy üstadımızın, ruhunu şad etmek, ona minnet borcumuzu ödeyebilmek için ,Asım ve Asım’ın  nesli olmaktan başka yol ve yöntem yoktur. O daima ümit aşılamıştır. Her gencin bu cennet vatana sahip çıkmasını, derdiyle dertlenmesi gerektiğini her zaman ifade etmiştir.

Mehmet Akif Ersoy bizim için önemli bir kılavuzdur. Çünkü onun tek istediği,Aziz milletinin değerleriyle bezenmiş, yüksek karakterli, güzel ahlaklı , dürüst , çalışkan, imanlı ve inançlı Asım ve Asım’ın  kendisi gibi  güzel arkadaşlarının yetişmesidir.

Asım’ın nesli;  bu milletin bağımsızlık mücadelesini bilgiyle, ilimle, irfanla sürdürecek, Çanakkale Destanını gerçek zaferlerle taçlandıracak bir nesildir. Gençlik ülkemizin umududur. Geleceğidir. Gençler 21. Yüzyılın daha büyük, daha güçlü Türkiye’sinin de mimarlarıdır.

Bu nesil, İstiklal Şairimiz Mehmet Akif’in ‘Asım’ın nesli’ olarak tanımladığı nesildir. Bu gençlik hayatının hiçbir anında, ona sahip çıkanların başını öne eğdirmedi, bundan sonrada eğdirmeyecektir. Bu gençliğin özü doğru, sözü doğrudur.Bu gençlik, Anadolu kıtasındaki  dava taşını gediğine koyan bir gençliktir.

Milli ve yerli değerlerle donanmış, bir ayağı sapasağlam kendi topraklarına bağlı iken diğer ayağıyla  dünyayı dolaşan, aklının, ilminin ve inandığı tüm değerlerin savunucusu bir gençlik yetiştirmek eğitim alanı başta olmak üzere halihazırda bir çok alanda ortaya konulduğu gibi büyük projelerin  hayata geçirilmesiyle  mümkün olabilecektir.

Velhasıl;Mehmet Âkif Ersoy’un ideal genci yani Asım ve nesli şu özelliklerle bezenmiş gençlerdir: Bilgili, imanlı, kültürlü,, bilgisi sağlam, milliyet hissi kuvvetli, dine ve milletin değerlerine karşı hassas, cesur, vatansever, vatanı için kanını akıtmaktan çekinmemiş, dinç, genç, enerji dolu, ahlaklı, millete önder, taklitten uzak, terakki peşinde koşan, kanuna bağlı, birliği koruyan, fitne fesat çıkarmayan, iyimser, ümitli, istikbali ve sanatı olan, ye'si yani ümitsizliği yenmiş, teknolojiyi takibeden onu iyi kullanan, yenilikçi ve atom enerjisinin büyüklüğüne, önemine inanmış ‘dört başı mamur’ insanlardır.

Asım ve nesli, dinamizmini, enerjisini nerden alıyorlar? İmanından, milletinden, halkından ve yaşanan tarih ile yaşadığı tarihten alıyorlar.Demek ki kaynakları çok sağlam ve kurumayacak kaynaklardır.Mühim olan bu kaynakları iyi tanıyıp onları, milletin ve insanlığın hayrına kullanabilmektir.

“Hayırda yarışan nesiller” oluşturmak, çağı yakalayan ve onu geçen gençler yetiştirmek durumundayız. Bizim tüm dünyaya bir iddiamız var. Mazlumun yanında duran, zalimin karşısında olan, Hakkı ve adaleti temsil eden, tüm insanlığın huzur ve mutluluğu için ülküsü olan, tüm dünya ile yarışan...bir gençlik yetiştirmek zorundayız.

Eğitimin başarısı hedeflediği insan tipine yaklaşması ile ölçülür. Kamil, adil, insaf ehli, merhametli, fedakar, fütüvvet ehli, yiğit, erdemli…..Aynı zaman- da çağın ilmine ve teknolojisine hakim insanlardır aradıklarımız..

‘İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır’ anlayışını temel alan bir eğitim ile gençlerimizi dünyada örnek insanlar olarak yetiştirmeliyiz.

‘İki günü birbirine eşit olan ziyandadır’ diye düşünen ve kendi ile yarışan bir nesil. Çağımızı yakalayan değil, çağımızı geçen, çağlara meydan okuyan bir nesil yetiştirmeliyiz.

Velhasıl; Bir ülkenin gençliği ideal sahibi, ahlâkî meziyetleri güçlü, kendi değerlerini ve dünyasını da iyi tanıyan komplekssiz bir gençlik olursa, ülke, işte o zaman geleceğe emin adımlarla yürüyebilir. Yoksa, çıkmaz sokaklara sürüklenmekten kurtulamaz.

İşte; Asım ve arkadaşları bu evsafa haizdirler. Bunu yapabilecek güce ve birikime sahiptirler . Böyle bir nesle bugün daha çok muhtaç değil miyiz? 

* Adnan Yılmaz 

Adnan Yılmaz, (d. 1954, Gürün, Sivas), Türk bürokrat.

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden 1977 yılında mezun olmuştur. Şebinkarahisar, Boğazlıyan, Gürpınar, Nusaybin, Perşembe Kaymakamlıkları, Mülkiye Müfettişliği, Mülkiye Başmüfettişliği, İçişleri Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı yapmıştır. 1 Ağustos 2012 tarih ve 2012/3511 Sayılı Kararname ile Düzce Valisi olarak atanmıştır.Müteakiben emekliye ayrılmıştır.




Güncel Haberler