Mehmet Akif Ersoy ve Asım'ın Nesli (1)

“Âsım'ın nesline münkâd olacak istikbâl.“  Mehmet Akif Ersoy


Bildiğiniz üzere, 2021'in, İstiklal Marşı'nın yazılmasının ve TBMM tarafından kabul edilmesinin 100. yılı olduğuna dikkat çekilerek verilen önergeyle İstiklal Marşı'nın Kabul Edildiği Günü ve Mehmet Akif Ersoy'u Anma Günü Hakkında Kanun'a bir geçici madde eklenmesi suretiyle 2021 yılının İstiklal Marşı yılı olarak ilan edilmesinin öngörüldüğü ifade edilmiştir.
 
Bu vesile ile Sayın Cumhurbaşkanımız ‘Recep Tayyip Erdoğan, vatan, millet ve din sevgisinin aktifleşmesinin bir tezahürü olarak 6 Mart 2021 tarih ve 31415sayılı Resmî Gazetede yayımladığı  Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile 2021 yılını “Mehmet Âkif ERSOY ve İstiklal Marşı Yılı “olarak  kutlanacağını aziz milleti ile paylaştı.
 
İşte bu vesile ile söz üstatlarının yanında bu fakir de, gönlündeki vatana hizmet etme sevinci, gençliğe olan ümidi,  İstiklal Şairimizin rüyası Asım’ın nesline Asım ve Asım olmayı anlatmaya gayret edeceğim. Mehmet Akif Ersoy, milli mücadele ruhunun ve İstiklal Marşımızın şairi olmakla birlikte maddi ve manevi hayatımız üzerinde derin tesirler icra etmiş sembol şahsiyettir.
 
Bir veteriner hekim olmakla beraber küçük yaştan itibaren aldığı sağlam dini eğitim ve terbiye onu Dârü’l-Hikmeti’l-İslamiye azalığına kadar yükseltmiştir. Arapça ve Farsçayı ileri düzeyde bilmesi Doğu’yu; Fransızcayı çok iyi bilmesi Batı’yı; iyi tanımasına vesile olmuştur. Mesleğini icra için Anadolu coğrafyasını gezmesi, devlet görevi olarak Berlin’e ve Ortadoğu’ya olan seyahatleri sırasındaki gözlemleri, özelde memleketimizin genelde tüm İslam âleminin kronik problemlerini yerinde tespit etmesine imkân sağlamıştır. Tüm bu gözlem ve tecrübeler onun bilgi, mefkûre (Ülkü), şairlik ruhu ve ideali ile birleşince “Safahat” gibi harikulade bir eser meydana gelmiştir.
 
Mehmet Akif Ersoy’un bahsettiği Asım, Safahat’ın 6. bölümünün adıdır. Şairin Herkesçe bilinen Çanakkale Şehitlerine şiiri,  Safahat adlı kitabının , “Asım “ adlı “bölümün de yer alır.1924 yılında yayınlanmıştır. Konuşma üslubuyla ve hikaye şeklinde yazılmış bu eserde eserin kahramanı olan Köse İmam, MehmetÂkif’in çok sevdiği dostlarından Ali Şevki Hoca’dır. Hiç evlenmemiştir. Dolayısıyla “Âsım” tamamen muhayyel(hayali olarak düşünülmüş, ) bir kahramandır. Böylece Mehmet.Âkif, dostu Ali Şevki Hoca’ya herkesin gıpta edeceği bir evlat bağışlamış olmaktadır.
 
Mehmet Âkif’in bu muhayyel(zihinde düşünülmüş) kahramanı için Âsım ismini özenle seçtiği görülmektedir. Âsım kelimesinin Âkif kelimesini çağrıştıran telaffuz yakınlığının yanı sıra “ismetli, günah ve haramdan mütevakki(sakınan),namuslu, afif(iffetli)”gibi anlamlara da gelmesi bu tercihi hazırlayan sebepler olarak görünüyor.
 
İşte MehmetÂkif Ersoy, Köse İmam’a armağan ettiği bu muhayyel(hayal olarak düşünülmüş, zihinde tasarlanan) kahramanın isminin taşıdığı güzel sıfatlara, ruh ve beden yapısına, ahlakına, bilgisine, mertliğine ve heyecanına hayrandır. Asım, Üstün ahlakla donanmış, yaşadığı toplumun değerlerini içselleştirmiş ve davranışlarını bu değerlere uygun biçimde yönetmiş biridir.
 
Bu sebeple Mehmet Âkif, Âsım’ı gelecek nesle örnek alınması gereken bir şahsiyet abidesi olarak takdim eder.Bir insanda olması gereken tüm erdemlere bürünmüş olan, duruşu ve ahlakıyla örnek bir genç olarak anlatılmıştır.Dolayısıyla,  Asım adlı manzum eserde geçen “Asım’ın nesli “ifadesini en iyi şekilde idrak etmenin yolu, Safahat‘ın tamamını okuyup anlayabilmekten geçer.Onun içinde  bu eşsiz eseri tekrar tekrar okuyup özümsememiz gerekmektedir.Asım üzerinden Müslüman gençlik idealize edilmiş, üstat Mehmet Akif bu gençliğe “Asım'ın nesli” adını vermiştir.Allah’ın dinini koruyan, kendini buna adamış bir neslin adıdır “Asım’ın nesli”
 
Diğer yandan, İstiklal ve istikbal mücadelemizin en çetin günlerinde Mehmet Akif Ersoy tarafından kaleme alınan İstiklal Marşı 12 Mart 1921 tarihinde Milli Marş olarak kabul edilmiştir. Büyük zorluklarla kazanılmış bağımsızlık mücadelesinin abidevi ifadesi olan milli marşımızın, ülke sathında bütün millete şamil olarak milli benlik ve kimlik haline dönüşmüştür. İstiklal Marşı “hepimizin birlik ve dirlik içinde buluştuğunun resmidir.
 
İstiklal Marşımız, Özgürlük, bağımsızlık ve milli mücadelenin en önemli belgelerinden biridir. İstiklal Marşımız milletimizin özüdür. Tek vatan, tek millet, tek bayrak ve tek devlet şiarının şiiridir, sesidir.“Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırtmasın.” diyebilen Mehmet Akif Ersoy çağlar ötesi bir düşünürdür.
 
İdealist insanlar eğitime önem verirler. Gerçek bir ideal uğruna güzel yetiştirilmiş nesiller, hemen her milletin öncelikli arzusudur. Oktay Sinanoğlu, Bilimler Tarihçisi Fuat Sezgin ve Aziz Sancar gibi kendilerini geliştirmiş, kendilerini yurt dışında ispat etmiş bilim insanlarımızı da Asım’ın nesli olarak kabul ediyorum. Yeter ki biz bu ufuk ötesi aynı zaman da evrensel de olan güzel ahlaki değerlerimize sahip çıkalım.
 
İnsan hayatını bir vücuda benzetirsek gençliğin Kalp makamında olduğunu görürüz. Kalp durduğunda o insanın hayatı biter. İnsan için Kalp ne ise, milletler ve devletler için de genç nesiller odur. İnsanlar eğitimle güzel huylu, anlayışlı, bilgili, becerikli, insanlığa, milletine ve ailesine faydalı işler yapan, Allah’a kulluk eden biri hâline gelebilir.
 
Mehmet Akif Ersoy bütün zamanların en sevilen ve en başarılı öğretmeni Hz. Muhammed’(Sallallahu aleyhi ve sellem) ‘i örnek aldı. Sevgili Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) hayatı boyunca insanları, insanın yaratılışında var olan hakikatini, ortaya çıkarmakla gerçekleşecek olan kemalata eriştirmek, yani kâmil insan yetiştirmek için uğraştı, insanları eğitti ve “sahabe nesli” yetiştirdi.
 
Eğitimli insan, kendisine de faydalı olur, devleti yüceltir. Mehmet Akif Ersoy, Osmanlı Devleti’nin yıkılış yıllarını yaşadı, çöküşü durdurmak için bütün gücüyle “Asım’ın nesli” adını verdiği imanlı ve inançlı çift kanatlı idealist bir nesil yetiştirmek için çalıştı. İşe öğretmenden başladı.
 
Biz askerlerimize Efendimizin ismini vermişiz. Mehmetçik demişiz. Sevgili Peygamberimiz,(Sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz inanmış gençleri övmüş müjdelenen yedi sınıf insanların birincisi olarak bahs etmiştir. Ona göre öğretmenler idealist olmalı, idealist bir nesil yetiştirme hedefleri olmalıdır. Mehmet Akif Ersoy, idealist öğretmenin niteliklerini şöyle sıralar:“Muallimim diyen olmak gerektir imanlı, edepli, sonra liyakatli sonra vicdanlı İslam insana yükselme azmi, Allah rızası kazanma emeli”
 
Adnan Yılmaz (Emekli Vali)
 
Adnan Yılmaz, (d. 1954, Gürün, Sivas), Türk bürokrat.
 
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden 1977 yılında mezun olmuştur. Şebinkarahisar, Boğazlıyan, Gürpınar, Nusaybin, Perşembe Kaymakamlıkları, Mülkiye Müfettişliği, Mülkiye Başmüfettişliği, İçişleri Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı yapmıştır. 1 Ağustos 2012 tarih ve 2012/3511 Sayılı Kararname ile Düzce Valisi olarak atanmıştır. Müteakiben emekliye ayrılmıştır.




Güncel Haberler