Dr. Selahaddin Semiz*
İstanbul’un efsane sağlık müdürü olarak anılan Dr. Mehmet Bakar’ın vefatının üzerinden 4 yıl geçti. Tanıyanların ve sevenlerin unutmadığı Mehmet Ağabey mert bir insan, samimi bir mümin, kimden olursa olsun haksızlığa ve zulme karşı duran sosyal cemiyet adamı, mevki makam derdi olmayan dürüst, gayretli ve yiğit bir idareciydi.
1954 yılında İzmit Karamürsel’de doğan Uzm. Dr. Mehmet Bakar 1983’te İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden mezun oldu. Tanışıklığımız Cerrahpaşa’da hareketli ve heyecanlı öğrencilik yıllarındaki sosyal çalışmalar sırasında başladı.1998 yılında İstanbul Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nden Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji dalında uzmanlığını aldı.Aynı yıllarda bende Haseki Hastanesinde Radyoloji ihtisası yapıyordum. O yıllarda iyice bozulan sağlık sistemini eleştirir, hekimle hasta arasındaki para ilişkisini sorgulardı.Yine o yıllarda başlayan baş örtülü doktorlara baskı yapılmasına karşı çıkar b,r insan hakları aktivisti olarak gerekli yerlere tepkisini gösterirdi.
İstanbul’da 1989-1992 ve 2003-2005 yılları arasında İl Sağlık Müdür Yardımcısı, 2005-2009 yılları arasında ise İl Sağlık Müdürü olarak görev yaptı. Sonraki yıllarda Başhekim Yardımcılığı ve Bakan Müşavirliği yapan Bakar 2014 yılından itibaren kararname ile Müsteşar Yardımcılığı görevini yürüttü.
.
İstanbul'da sağlık müdürlüğü yaparken döneme damgasını vuran ve bir dönem müsteşar yardımcılığı görevini de yapan Mehmet Bakar İstanbul Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim Araştırma Hastanesinde tedavi görüyordu. Bakar için Fatih Camisi'nde düzenlenen cenaze törenine, Bakar'ın ailesinin yanı sıra Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, İstanbul Sağlık Müdürü Kemal Memişoğlu ve Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık katıldı.
Evli ve 7 çocuk babası olan Bakar 11.10.2020 tarihinde hayata veda etti. İkindi vakti kılınan cenaze namazının ardından Bakar’ın cenazesi, Eyüp Sultan’daki Tokmak Tepe Mezarlığı'nda toprağa verildi Genç yaşta vefat etmesi dostlarını çok üzdü Allah rahmet eylesin
Dr. Mehmet Bakar görev yaptığı dönemde cesur uygulamalarıyla gündeme oturmuş ve 2009 yılında görevden ayrılırken İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü'nde düzenlediği basın toplantısında, '' Ben kurşun asker değilim ki... Neden fikrimi söylemeyeceğim, neden muhalefet etmeyeceğim? Birileri sadece tek başına verdikleri kararların mı doğru olmasını bekliyorlar?'' demişti. Mehmet Ağabey her şart ve makamda Hakkı ve hakikati söyler, kim olursa olsun yanlış yapanın karşısında olurdu.
Doktor Mehmet Bakar ağabey ile ilk tanışmamız 1980 yılında Cerrahpaşa Tıp fakültesi nde öğrencilik yıllarımdaydı Cerrahpaşa tıp fakültesi hastanesi dahiliye bilimler binası ve hastane binaları ortasındaki Mimar Sinan yapımı şirin Çavuşzade camisinin küçük avlusunda namaz sonralarında öğrencilerin kısa sohbetleri sırasında tanıdım.Daha sonra Cerrahpaşa ve Çapa Tıp öğrencilerinin katıldığı sohbetler ve gezilerde görüşürdük.
Bizim ilk yıllarımız Mehmet abinin ise 3 veya 4. sınıf dönemiydi. O dönemde beyaz önlüğü, elindeki otuzüçlük tesbihi, ağzında sigarası ile rahat ve kabadayı tavırlarıyla tıp öğrencilerinden daha çok sosyal, cemiyetçi bir talebe liderini andırıyordu.
Çevresindeki öğrenci arkadaşlarla beraber heyecanlı ve hararetli sosyal-siyasi tartışmaların belirgin isimlerinden biriydi. ilk bakışta bir tıp öğrencisinden daha çok olgun, tecrübeli,sosyal konuları iyi bilen, samimi cemiyetçi bir doktor ağabey görüntüsündeydi. Tartışmalar sırasında tanıdığımı kadarıyla keskin ve heyecanlı konuşmaları, sert bakışları ve keskin sözlerinin arkasında samimi ve müminlere karşı muhabbetli bir kalbi vardı.
Daha talebelik yıllarında iken lider yapılı sert ve keskin konuşan konuları sosyal olarak iyi analiz eden bir tıp öğrencisinden daha çok bir sosyal bilimci gibi yorumlar yapan zor zamanlarda yiğit tavırlı bir insandı. Tıp fakültesinde 12 Eylül öncesi olaylı yıllarda Mehmet abinin Cerrahpaşa’daki aşırı solcu militanlara kadar karşı ciddi mücadeleler verdiği anlatılıyordu
Doksanlı yıllarda Mehmet abi İstanbul il sağlık müdür yardımcısı olarak görev yaptı. İl müdürlüğünün Cağaloğlu’ndaki eski müdürlük binasında gittiğimizde görüşürdük. Samimi dostum Mahmut Tokaç ile birlikte bizim Cerrahpaşa döneminde bir doktor arkadaşın ricasıyla bir konuda yardımcı olmasını istemiştik. Mehmet Ağabey birkaç gün sonra Dr. Mahmut bey ile bizi çağırıp bu arkadaşı yeterince tarayıp tanımadığımızı sormuş daha sonra onun yaptığı yanlışlardan bahsederek iyi tanımadığımız kişilere referans olmamız konusunda bizi uyarmıştı
İl sağlık müdür yardımcılığı yaparken zaten yatkın olduğu yöneticilik tecrübesini geliştirmiş, tecrübeli ve iyi bir yönetici olduğunu göstermişti.Doğrusu Mehmet Ağabey hükümet tabibi veya akademisyen olarak çalışmaktan daha çok idarecilik yapmaya yatkındı ve bu konuda yetenekliydi.
Daha sonra Haseki Hastanesinde ben radyoloji ihtisas yaparken Mehmet abi de enfeksiyon hastalıkları ihtisası yapıyordu Her zaman olduğu gibi bir asistan doktordan daha çok tecrübeli bir hoca gibi sağlık sistemindeki yanlışları sorguluyor, yönetimdeki hatalarla da mücadele ediyordu. Her ortamda olduğu gibi bulunduğu yerde lider ve ağabey konumundaydı. Haseki de çalıştığı yıllarda bir çok yanlışa müdahale ettiğini bizzat gördüm
İhtisası sonrasında da yine idari görevler almıştı ama 28 Şubat döneminde başlayan başörtüsü zulmü konusunda Mehmet abi mazlumların yanında ve yanlış yapan idarecilerine karşısında her zamanki gibi bir çok defalar hakkı yenen,eğitimi engellenen başörtüsü mağduru doktorlarla birlikte Ankara’da idarecilerin karşısına çıkmış ve onların haklarını savunmuştu
İstanbul il sağlık müdürü olarak atandığın zaman ziyaretine gitmiştim her zamanki gibi geç vakitlere kadar çalışıyor düşünceli tavırları ile resmi evrakları inceliyor, elinde sigarası ve otuzüçlük tesbihi ile hem resmi işlerini yapıyor hem de ziyaretçilerini kabul ediyordu.
O zaman söylediği şu sözleri onun görev anlayışını yansıtması bakımından önemlidir. ‘‘Yunus Emre nasıl 40 yıl boyunca Dergaha eğri odun götürmemiş, ben de İstanbul’da kırk devlet hastanesine gayretli,doğru, dürüst çalışkan samimi Başhekim atamadan bu görevi hakkıyla yaptım kabul etmeyeceğim’
Gerçekten de bir müddet sonra İstanbul’daki bir çok devlet hastanesinin başhekimlerini liyakatli ve ehil insana vermeyi başarmıştır böylece hastanelerdeki bir çok yanlışında önüne geçmiştir
Sağlık müdürlüğü yıllarında bir çok defalar görüşmeye gitmiştik müsait olduğu her zaman dostlarına kapısı açıktı.İstişarelerde görüşleri net ve isabetliydi. Sağlık gönüllüleri olarak yurtdışı sağlık yardımları ile ilgili görüştüğümüzde bize bu konuların Kızılay tarafından yapılmasını ve bizim de onlarla irtibatlı olmamızı tavsiye etmişti. Doğrusu da buydu ve Kızılay idarecilerinin de desteği ile Pakistan’da sel felaketinde birlikte hareket edince çok daha verimli ve faydalı olmuştuk.
Müdürden buruk veda
O tarihlerde bir çok gazetede yer alan veda töreni Müdürden buruk veda manşeti ile duyurulmuştu. Gazeteler görevden alınan İstanbul İl Sağlık Müdürü Mehmet Bakar, çalışanlarına veda ederken, kendisine teklif edilen daha üst görevleri kabul etmediğini yazdı. Veda töreninde Sağlık teşkilatından ayrılmayacağını söyleyen Bakar'ı çalışma arkadaşları gözyaşlarıyla uğurladı. İstanbul İl Sağlık Müdürü Mehmet Bakar müdürlüğü döneminde 17 yeni devlet hastanesi açıldığını ve Ulusal medikal kurtarma ekibine katılan 14 araçla birimin hareket kabiliyetinin daha da arttığını söyledi.
Yine o dönemdeki gazetelerin yazdığına göre Mehmet Bakar, görevden alınması ile ilgili Sağlık Müdürlüğü yemekhanesinde basın toplantısı düzenledi. Toplantıya Bakar'a destek vermek için gelen çok sayıda hastanenin başhekimi ve sağlık personeli katıldı.
İstanbul'daki hizmetlerini anlatan Bakar, Sağlık Bakanı Recep Akdağ ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür etti. Bakar “Ben hep konuştum. Yarın da konuşacağım. Dilsiz şeytan olmadım. Olmayacağım” dedi. Görevden ayrılmasıyla 29 yönetici personelin istifa etme kararı aldığını söyleyen Bakar, destekleri için teşekkür ettiği çalışanların görevlerine dönmelerini istedi. Bakar'ın veda konuşması sırasında salondaki bazı sağlık personelinin gözlerinin dolduğu görüldü.
Doğruları usulünce söyler üslubu bazen sert ve kırıcı bile olsa asla doğruları söylemekten çekinmez, doğru bildiği prensiplerinden taviz vermedi. O dönemde bakanlıkta yapılan bazı hataları sert bir dille uyarmış ve dostlarının yüzüne bu hatalarını söylemişti onun üzerine İstanbul sağlık müdürlüğü görevden alındığında yapılan törende bir arkadaş şöyle anlatmıştı;
Sağlık müdürlüğünden alındığında veda toplantısında müdürlüğü sırasında yaptığı hizmetleri çalışma arkadaşları, Hastane Başhekimleri ve sağlık grup başkanları anlatıyordu ve kendisine hatıra olarak hediyeler takdim ediyorduk. Biz de kendisine hediye olarak bir ayna almıştık. Hediyemiz olan aynayı takdim ederken şöyle söyledim. “İstanbul’da 6 yıl boyunca sağlık müdürlüğü yapan ve aynaya yüz akıyla alnı açık bakabilen nadir insanlardan olan Mehmet Bakar beye saygı ve sevgilerimizle’’dediğimde bütün salondan coşkulu bir alkış almıştık.
Mehmet abi sağlık müdürlüğü görevinden sonra bir müddet hasekideki Başhekim yardımcılığı görevine dönmüş daha sonra da sağlık bakanlığı müsteşar yardımcısı olarak göreve başlamıştır o dönemde de ziyaret ettiğimizde sağlık sanayinin önemi ve sağlıkta kullandığımız cihazların bizim tarafından bizden üretilmesi gerektiğini söylüyordu.
O dönemde bakanlığın hizmet alımı uygulamaları ile devlet hastanelerine MR cihazı koymasını şiddetle eleştiriyor ve tıbbi cihaz sektörünün mutlaka millileşmesi gerektiğini söylüyordu. “Hizmet alımı ve kamu-özel işbirliği ile bu kadar çok MR cihazı alacağımıza MR cihazlarının on tanesi fiyatına bir MR üretim merkezi kurabilir ve bundan sonraki MR cihazlarını biz üretebiliriz.” diye söylüyordu.
Tabip Odası’nın da milli ve yerli bir çizgide uğraşması için çok uğraştı bu konuda Tabip odası seçimlerde başkan aday olarak katıldı. Adeta tek başına bir sosyal dernek gibiydi. Sağlık sendikalarının kuruluşunda da öncülük etti. Samimi, gayretli, müminlere karşı şefkatli, zalimlere karşı şiddetli, dertli ve dava sahibi bir mümin doktordu. Kimsenin önünde eğilmeden, mevki ve makam derdi olmadan yaşadı ve sevenlerinin gönlünde yer etti. Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun.
*Afiyet Hastanesi Başhekimi