İnsanın dünya hayatı insani özellikleri geliştirmenin, kemale ermenin bir aracıdır. Bunun için insan zorluklarla sınanır. Bu zorluklarla baş edecek kabiliyet ve yetenekler insanın mayasına dercedilmiştir. O mayayı geliştirmek yahut da çürütmek insanın serbest iradesine kalmıştır. İradesini mutlak iradeye tabi kılanlar felaha ermiş; nefsinin peşine takılanlarsa büyük bir ziyan içine yuvarlanmıştır. (Şems 9-10)
Dünya hayatının esası iyinin kötüyle mücadelesidir. İyinin safında yer aldığını deklare etmiş olanların (müminlerin) temel görevi iyiye yönelme ve yöneltme, kötülükten sakınma ve sakındırmadır. Ancak bu görevin yerine getirilme tarzı önemlidir. Hüner, güzel işleri güzel bir şekilde yerine getirebilmektir. Bunun adına ‘ihsan’ denir.
İhsan, Hak ölçülerine göre ve yaptığı her işi inanarak, hissederek Allah’a sunma şuuruyla hareket etmektir. “Allah her şeyde ihsanı gözetir, öyle ise öldürürken de, hayvan boğazlarken de ihsan üzere davranın. Kişi hayvanını boğazlarken bıçağı iyi bilesin ve keseceği hayvanı rahat ettirsin” şeklindeki Müslim’de rivayet edilen hadis-i şerif hayatın bütününün ihsan üzere yaşanması gerektiğini çok güzel bir şekilde ifade etmektedir.
İhsan, insana yaptığı işlerden çok daha ileri bir boyut kazandırır, duygu ve düşünce dünyasını sisten arındırarak apaçık hale getirir. İnsan acizdir, ama bazen orduların top ve güllelerle açamadığı kaleleri küçük bir anahtarla rahatlıkla açabilir. İnsan bu dünya hayatında basit bir ev, bir araba sahibi olabilmek için uzun çilelere katlandığı halde, en küçüğü kat kat dünya büyüklüğünde olan cennet arazilerini bir yetimin başını okşayarak, bir yoksulu doyurarak kolayca elde edebilir. Bir hadis-i şerifte günahkar bir kadının sıcak bir günde bir kuyu başında susuzluktan dilini sarkıtmış bir köpeği ayakkabısına su doldurarak sulaması sebebiyle affedildiği rivayet edilir.
Bütün bunlar Allah ile yapılan ticaretin bereketidir; “Bu ne güzel ticarettir.” (Tevbe 111) Diğer yandan günlük hayatta düşünüp gerçekleştiremediğimiz bu nedenle hayıflandığımız, kaçırdığımız nice fırsatlar vardır. Bunların bize hiçbir yararı yoktur fakat Allah için yapmayı isteyip de gerçekleştirme imkânı bulamadığımız iyi niyetlerimiz dahi O’nun katında işlenmiş gibi karşılık görür. Hatta halis niyetlerimiz bazen amelimizden de daha değerli olabilir. Çünkü niyet kişi ile Allah arasında güvenli bir makamdadır. Ameller ise nefsin ve şeytanın müdahalesine açıktır.
İhsan kapısı, insanın amelini manevi bir asansöre ulaştırır. Böylece insanı kendi güç ve kabiliyetiyle ulaşması mümkün olmayan sınırsız mertebelere, güzelliklere eriştirir. İhsan karşılık beklemeden fedakârlıkta bulunmaktır. İhsan, rahmet hazinelerini boşaltan bir anahtardır.
İhsan üzere davrananlar için daha güzeli ve bir de ziyadesi vardır (Yunus 26)’. Bu ‹ziyade’ insanın gayretiyle elde edilebilecek bir karşılık değildir. Bu, ancak Allah sevgisini kazanmanın bir sonucu olabilir. Zira, “Muhakkak ki Allah muhsinleri sever.” (Bakara 95)
Yeryüzünün çeşitli yerlerinde yardıma muhtaç insanlara karşılık beklemeden fedakarca hizmete koşan gönüllülere selam olsun.
* Bir Bilge Hekimin Zamana Şahitliği, Tefekkür Düşünce Merkezi, İstanbul,2021
**Prof.Dr Mustafa Samastı
Prof. Dr. Mustafa Samasti 1951 yılında Hasanbey'de doğdu. İlkokul'u Büyükyoncalı İlkokulu'nda Ortaokul ve Lise'yi Vefa Lisesi'nde okudu.
1975 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden mezun oldu. 1979 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı'da uzman oldu.
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde 1987 yılında doçent oldu. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde 1996 yılında Profesör oldu.Klinik Mikrobiyoloji, Bakteriyoloji, Dezenfeksiyon, Hastane İnfeksiyonları üzerine çalışmalar yaptı.
SAĞLIK-SEN İstanbul İl Başkanlığı yapmış olup halen Kutup Yıldızı Sağlık Gönüllüleri Derneği Başkan Yardımcısıdır.
Uluslararası ve ulusal makalelerinin yanı sıra yayınlanmış kitapları da bulunan Prof. Dr. Mustafa Samastı İngilizce ve Almanca bilmektedir.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı'nda Öğretim üyesi olarak görev yapmıştır.Medeniyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı iken emekli olmuştur.