GENÇLERLE EVLİLİK ve EŞ SEÇİMİ ÜZERİNE SOHBETLER*

  Dr. Selahaddin Semiz

Yiğidim; işini bulan değil eşini bulan yol alır.” Fethi Gemuhluoğlu

Mutlu ve huzurlu evlilik, doğru eş seçimi ile başlar. Eş seçiminin önemini belirtmek için söylenen birçok özdeyiş vardır. “Evlilik seçim ve geçimden ibarettir; hayatta üç şeyi iyi seçeceksin eşini, işini ve arkadaşını, illa da eşini” derler. “Eş seçimi kitap seçimine de benzer. Sadece kitabın kapağına dış görünüşüne bakarak karar verirseniz yanılırsınız.” İnsanın iç görünümü, huyu, ahlakı, iletişimi, merhameti, sevgisi kitabın içi gibidir.

Eş seçimi konusunda karar vermek günümüzde gençler açısından evliliği zorlaştıran, geciktiren en önemli konulardan biridir. Bu konuda geleneksel aile yapısı zayıfladığı ve toplum kuralları azaldığı için eş seçimi konusunda gençler tek başına karar vermek ve o zamanki duygu durumlarına göre hareket etmek zorunda kalıyorlar.

Evlilik ve nikah konusunda İslam, sorumluluğu gençler kadar aile ve topluma bir görev olarak vermiştir. “İçinizden bekar olanları evlendirin” (Nûr Suresi, 32. Ayet)emri, evlilik ve nikahın önemini belirttiği gibi bu önemli görevin ailenin ve toplumun sorumluluğunda olduğunu da vurgular.

“İçinizden bekâr olanları, erkek ve kadın hizmetlilerden salih olup da (maddi imkânları yetersiz ve kimsesiz bulunanları) evlendirin. Eğer fakir iseler, Allah onlara fazlından rızık verir, ihtiyaçlarını giderir. Allah’ın ihsanı geniştir, Alîm’dir” (Nûr Suresi, 32. Ayet)

Bu ayette eş seçiminde ahlak ve salih/saliha oluşun öncelenmesi halinde fakirliğin bir engel olmaması gerektiği, ailenin ve toplumun gençleri maddi yönden destekleyerek evliliği teşvik etmesi, yüce Allah’ın da lütuf ve keremiyle evlenenleri zengin kılacağı müjdesi vardır. Hz. Ömer bu ayetle ilgili olarak ‘Zenginliği nikahta aramayanların aklına şaşarım’ demiştir. Hayatımızda evlilik ve nikâhın bereketini ve güzelliğini hep müşahede etmişizdir. (1)

“Rabbimiz bize dünyada iyilik ve güzellik (hasene) ve ahirette hasene (Cennet) ver ve bizi cehennem azabından koru (Bakara, 201). Hz. Ali bu ayetlerde geçen hasene kelimesini dünyada salih/saliha eş, ahirette cennet olarak anlamlandırırken, dünyada cehennem azabını da kötü ahlaklı eşle yorumlamıştır. (2)

İslam toplumu nikâh ve aileyi teşvik eder, kolaylaştırır. Modern toplum ise nikahı ve aile kurmayı zorlaştırırken gayrimeşru yaşamı, fuhuşu kolaylaştırır, teşvik eder. Bugün yaşadığımız birçok sorunun kaynağında modern toplumun nikâhı ve evliliği zorlaştırması, fuhşu adeta normalleştirmesi yatmaktadır.

Evlilik ve Nikah, toplumumuzda yer bulduğu ifadesiyle ‘Allah’ın emri, peygamberin kavli ile’ yapılması hem emir hem de sevap olan bir adet ve ibadettir. “Evlenen gencin şehvet ve aşırı isteklerini kontrol ederek dininin yarısını koruduğu, diğer yarısı için de Allah’tan korkması gerektiği” Peygamberimiz tarafından müjdelenmiştir.

Evlenenlere Üç İlahi Hediye

 

Evlenen çiftlere yakınları ve tanıdıkları çeşitli hediyeler takdim eder. Allah (c.c.) ise çok kıymetli hediye üç vaat ediyor. 1- Sekinet (Huzur bulma) 2- Meveddet (Güçlü bir sevgi) 3-Rahmet (Şefkat ve merhamet) duygularını ikram ediyor. Evliliğin sıhhati ve devamı için bu ikramlar çok değerli ve önemlidir.

“Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” (Rûm Suresi, 21. Ayet)

‘Nikahta keramet vardır’ sözü de bu ilahi hediyelerin oluşturduğu sevgi ve muhabbet iklimine vurgu yapmak içindir. Gençlere aile kurmayı, fıtrata uygun yaşamayı, gençlikte yoğun olan şehvet ve isteklerin meşru şekilde karşılanması için nikâh ve evliliği tavsiye ederken aynı zamanda onlara eş seçiminde yardımcı olmalıyız.

Bu vesileyle çeşitli zaman ve mekanlarda eş seçimi konusunda gençlerle yaptığımız sohbet ve muhabbetlerimizden bazılarını başlıklar halinde paylaşalım.

Ne Zaman Evlenmeliyim?

Evlilik için en ideal yaş aralığı 20-30 yaş arasıdır. Tarım toplumunda hayata hazırlanmak ve işe başlamak daha erken ve kolay olduğu için 18-23 yaş aralığı ideal evlenme yaşı idi. Günümüzde sanayi ve bilgi toplumunda birçok sosyo-ekonomik nedenle beraber eğitim süresinin uzaması ve iş bulma vb. gibi nedenlerle bu yaş aralığı 23-27 arasına uzamıştır. Bizim tavsiyemiz; gençlerin 20-30 yaş aralığında kendileri için uygun zamanda, duygu ve isteklerinin coşkun olduğu yaşlarda evlenmesini teşvik etmeli ve kolaylaştırmalı, isteyenlere üniversite eğitimi sırasında da evlenme imkânı vermek için gayret edilmeli, burs, kredi ve destek çalışmaları yapılmalıdır.

Gençlere duygu ve isteklerinin coşkun olduğu, fıtraten kendilerini evliliğe en çok hazır hissettikleri yaşta evlenmelerini tavsiye ediyorum. Yaş geçtikçe istek ve duygular azalıyor, bahaneler çoğalıyor. Bu nedenle 20-27 yaş aralığında evliliği teşvik etmek ve kolaylaştırmak için sosyal, ekonomik ve psikolojik çalışmalar yapılmalıdır.

Geç kalanlar için uygun aday bulmak zorlaşmakta, bahaneler çoğalmakta, evlilikte uyum ve geçim zorlaşmaktadır. Hayatın ileri devreleri pişmanlıklar ve keşkelerle geçmektedir.

Huzur evinde müdire olarak çalışan bir yazar, bayram günü hiç ziyaretçisi olmadığı için hüzünle ağlayan yaşlı bir bayana niye ağladığını sormuş. “Hiç evlenmediğini ve o nedenle çocukları ve ziyaretçileri olmadığını, ziyaretçi beklemenin bile bir nimet olduğunu” anlatmış. Niye evlenmediğini sorduğunda ise “Güzel bir hanım olduğu için isteyen adayların hiçbirini beğenmediğini, sonra da geç kaldığı için uygun aday bulamadığını” anlatmış. “Evliliğin ne kadar güzel ve kıymetli bir beraberlik olduğunu şimdi çok daha iyi anlıyorum. Ama ne fayda” diye pişmanlığını dile getirmiş.

Eş Seçiminde ‘Akıllı Görücü Usulü’ Nedir?

 

Günümüzde gençler arasında yaygın olarak arkadaşlık ve flört dönemi sonrası eş seçimi görülmektedir. Bu şekilde adayların birbirini doğru tanımadıkları, reklam yüzleri ile tanıştıkları, duygu ve heves yoğunluklu karar aldıkları bilinmektedir.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bu konuda modernizmin insanları çok yanılttığını belirterek şu tespiti yapmaktadır: “Modernizm ‘Aşık olmuyorsan evlenme’ tavsiyesinde bulunuyor. ‘Niye evlenmiyorsun?’ sorusuna ‘Aşık olmadım’ yanıtı veriyor.  Hâlbuki aşk evlilikte sebep değil, sonuçtur. Evlilikte çiftler birbirlerini ortalama bir seviyede seviyorsa olumlu taraflarına baktıkça sevgi artar, olumsuz yönlerine baktıkça o sevgi azalır. Birçok yürüyen evlilikler böyledir.” (3)

Birçok uzman günümüzde ‘Akıllı Görücü Usulü’ evliliğin daha doğru ve sağlıklı olduğunu söylemektedir. Aile büyüklerinin ve tanıdıkların iki tarafı da araştırarak, tavsiye etmeleri, gençlerin de tanışıp görüşerek duygu ve mantık olarak uygun olduğuna karar vermeleri ile eş seçiminin ‘Akıllı Görücü Usulü’ ile tamamlanması mümkündür.

Eş Seçiminden Önce Kendini Tanı

Evlilikte ilk adım kendini tanımak ve ne istediğini bilmektir. Mevlâna ‘Neyi arıyorsan O’sun, can konağını aramadaysan, cansın; bir lokma ekmek arıyorsan ekmeksin, bir damla su arıyorsan susun, zulmün peşindeysen zalimsin, aşkı arıyorsan aşıksın, gönlün neye kapılmışsa O’sun sen.’ Derken insanın aradığı ile benzerliğine vurgu yapar.

Münasip eş bulabilmek için önce insanın kendi özelliklerini iyi değerlendirmesi gerekir. Fiziksel özellikleri ile beraber ahlaki özellikler, alışkanlıklar, gelir seviyesi ve tahsil durumu vb. iyi değerlendirilmelidir.

İnsan kendini iyi tanımalı, iyi analiz etmeli. Kendi eksik yönlerini tespit edip tamamlamaya çalışmalı, evliliğe hazırlanmalı. Sonra da kendine uygun, anlaşabileceği, ömür boyu mutlu ve huzurlu yaşayacağı bir eş bulabilmelidir.

Bir genç erkek tanıdığımız annesine, evlenmek istediğini bu konuda eş bulması için yardımcı olmalarını söylemiş. Annesi, “Senin henüz evliliğe hazır olmadığını düşünüyorum” diye cevap vermiş. “Seni kız kardeşlerinle ilgilenirken görmedim, onlara dışarıda bir yemek veya çay ikram etmedin. Anne ve babana da evde herhangi bir ihtiyaç, yapacak iş var mı? diye sormadın, henüz bir aile hayatına hazır değilsin” demiş. Genç aday bir sene sonra bu konularda eksiğini tamamlayınca annesi “Tamam. Artık evlenmeye hazırsın” diye teşvik etmiş.

Bir hanımefendi; babası tarafından çok ilgi, şefkat ve nazlı büyütüldüğü için babasının ilgi ve şefkatini eşi olacak beyde de görmek istiyordu. Hatta babasının uyumadan önce süt ısıtıp içirdiğini eşinin de öyle olması gerektiğini söylüyordu. Hanımefendiye baba şefkat ve ilgisi ile eşinin sevgisinin farklı olduğunu anlatmaya çalıştık. Başardık mı bilmiyorum.

Bizim toplumumuz açısından erkeğin evi geçindirecek sorumlulukta olması, bir meslek sahibi olması, evine ve çevresine, değerlerine bağlı, şefkatli ve cömert olması güzeldir. Bir hanımın ise iyi huylu, anlayışlı tatlı dilli, ev ekonomisini bilen, maddi durumunun orta halli olması, olgun, ağırbaşlı, anlayışlı, seviyeli, gözü tok olması daha uygundur.

İyi Huy mu Yoksa Güzellik ve Zenginlik mi Önemli?

Bekârlara eş seçerken genel tavsiye ‘Güzelliğine, yakışıklılığına, dış görünüşüne değil ahlakına öncelik ver, geçim için huy, ahlak önemlidir’ denir. Ama hep öncelik dış görünüş ve güzelliğe verilir. Elbette evlilikte güzellik ve dış görünüş önemlidir ama güzellik, öncelik ve tek kriter olmamalıdır. İnanç, ahlak ve karakterin iyi olması yanında insanın eşinin gönlünün ısınacağı bir güzellikte olması da önemlidir.

Güler yüz ve tatlı dilli olmak her insanı güzelleştirir, sevimli, cana yakın yapar. Asık surat, soğuk tavırlar, sert, katı, acı sözler her insanı itici, soğuk, sevimsiz yapar. “Yüzü güzelden kırk günde usanılır da huyu güzelden kırk yılda usanılmaz”

“Güzelliği bir sivilce, malı mülkü bir kıvılcım yok eder ama huyu güzel olan bir ömür boyu mutlu eder.” denilir.

Elbette dış görünüş ve güzellik de önemlidir, genel olarak gönlün ısınacağı ortalama bir güzellik yeterlidir. Medyanın ve televizyonların gösterdiği aşırı makyajlı kusursuz güzellikler/ yakışıklı görünümler gençleri aşırı beklentilere itiyor. Beklentileri yükselen gençler, eş adaylarını beğenmeyerek evlenmeyi geciktiriyorlar.

Evlenecek kişinin eş adayında fiziksel güzelliği dikkate alması, duygusal olarak ilgi duyması gerekir. Fiziksel güzelliği, huy güzelliği ile beraber değerlendirip güzel ahlaklı olmasını daha öncelikli tutmalıdır. Peygamberimiz (s.a.v),  “Nikahın 4 şey için yapılacağını, bunların; dindar-iyi ahlaklı, güzel, zengin ve asil olmak” olduğunu olarak belirtmiştir.

Eş adayının, dindar ve iyi ahlaklı olduktan sonra, güzel, asil ve zengin olması iyi olur, ama hepsini bir arada bulmak zordur. Eş adayı güzel, ahlaklı olduktan sonra diğer konularda çoğunlukla olumlu ise münasip eş olarak kabul edilmelidir.

Karakter ve Şahsiyet Araştırması

Kişinin huy, ahlak ve karakter yapısı iyi araştırılmalıdır. Özellikle kişi aşırı sinirli-öfkeli bir yapıya mı sahip, aşırı titiz veya vurdumduymaz-aldırmaz bir insan mı, herhangi bir psikolojik sorunu var mı? gibi konular iyi araştırılmalıdır. Bu konular, evlilikte huzur ve mutluluğu etkileyen önemli durumlardır. Bu konularda herhangi birinden şüphelenilirse, bir psikolojik danışmanlık veya aile danışmanlığından fikir alınabilir. Yaşanan sorun, geçici veya dönemsel sıkıntılardan mı yoksa bir rahatsızlık belirtisi mi araştırılmalıdır.

“Hayvanın alacası dışında insanın alacası içinde” derler. İnsanın bazı gizli huyları varsa bu konular yakın çevresinden ve tanıdıklarından iyi sorulmalı veya söz-nişan devrelerinde anlamaya çalışmalıdır.

 

Bir erkeğin genel yapısı hakkında karar vermek için toplulukta, iş yerinde, trafikte nasıl davrandığına, kurallara uyup uymadığına, başkasının hakkına riayet edip etmediğine vs. bakılarak bir kanaate varılabilir. Hanımlar için de onu tanıyan yakınlarından, arkadaşlarından, çevresinden bilgi alınmalı, evinde ve diğer ortamlarda hali, tavrı, davranışları değerlendirilmelidir. Ailelerin kız görmeye gitmeleri, kahve ve çay ikramları sırasında davranış, hâl ve hareketleri değerlendirmeleri önemlidir.

Hem hanım hem de erkekler için adab-ı muaşeret kurallarına uygun davranmak önemlidir. Kalabalık bir ortamda yüksek sesle konuşma, kahkahayla gülme, başkalarının hakkına riayet etmeme, saygılı ve ölçülü davranmama vs. gibi durumlar genel huy ve ahlak açısından bir değerlendirme kriteri olabilir.

Bir arkadaşım evlenmek istediği hanımla ilgili araştırma yaparken tanıdıklarına sorduktan sonra aileyi tanıyan mahalle bakkalı ile de görüşmüş, O’nun “Bu hanımefendi hiç kaba konuşmaz, sırasını bekler, kibar davranır ve hesapta eksiklik fazlalık olmamasına, kul hakkına dikkat eder” demesi üzerine kararı olumlu yönde değişmiş.

Teşekkür Etme Nezaketi ve Özür Dileme Cesareti

Bir hanımefendi, nişanlısını çok sevdiği ve fikirlerine değer verdiği teyzesi ile tanıştırır. Teyzesinden eş adayını değerlendirmesini ve fikir vermesini ister. Bir hafta gözlemden sonra hayat tecrübesi olan teyze, kıza fikrini açıklar: “Sen ona zor bir konuda yardımcı olduğunda sana teşekkür etmedi, bir hata yaptığında ise senden özür dilemedi. Teşekkür etme nezaketini ve özür dileme cesaretini gösteremeyen bir erkekle yaşayıp yaşamamak senin tercihin” demiş.

İnsanı alçaltan kötü huylardır, yücelten ise güzel huylardır. İnsanı yücelten iki büyük özellik vardır: Erkekte mertlik ve cesaret, kadında namus ve samimiyet.

Aile Yapısı İyi Araştırılmalı

İnsan evlenince eşinin ailesi ile de akraba olur, onlarla da iyi geçinmek ve anlaşmak durumundadır. O açıdan aile yapısı, adetleri, anlayışı, geniş aile özellikleri araştırılmalıdır.

Anadolu’da bir söz vardır. “Armut dibine düşer” sözü genetik özellikleri çok güzel anlatır. Her insan anne ve babasından genler, özellikler, huylar taşır. Bu açıdan ailesinin özellikleri az veya çok adaylarda da görülecektir.

Ailenin huzurlu, iyi anlaşan, mutlu bir aile olması da önemlidir. Eşler ailelerinde gördükleri, alıştıkları davranışları devam ettirmeye meyyaldir. Devamlı tartışan, kavgalı, dövüşlü vs. ailelerde yetişen insanlar bu tarz bir alışkanlıkta olurlar. Araştırmalarda alkolik bir babanın kızlarının babalarının bu halinden çok şikâyet ettikleri ve üzüldükleri halde %80 oranında yine alkolik bir eş ile evlendikleri görülmüş. Babasını alkolden kurtarmak ve şefkat duygusunun onu babası gibi bir insan olan eşini kurtarmaya yönelttiği ifade edilmektedir.

Çevre ve Arkadaş Araştırması

“Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim” demiş büyüklerimiz. İnsanın arkadaş seçimi ne ile meşgul olduğunu, neye önem verdiğini, ne tür insanları sevdiğini gösterir.

İyi bir arkadaş çevresinde olan, sohbetlere devam eden, İslami faaliyetlere katılan, sosyal çalışmaların içinde olan insanların güzel ahlak sahibi olmaları, huylarını güzelleştirmeleri, kötü huyları terk etmeleri beklenir. “Namaz insanı kötülüklerden uzaklaştırır.” Tasavvuf güzel ahlak kazandırır.

Adayların Birbirine Denk Olması (Küfüvvet)

Adaylar, yaş, boy, eğitim, ekonomik durum, aile vs. açısından birbiriyle denk olmalı, aralarında çok belirgin bir fark olmamalıdır. Gençler birbiriyle iyi anlaşıyor, düşünceleri ve duyguları uyuşuyor, dini ve ahlaki olarak uyumlu ise diğer konularda farklı bile olsa mutlu ve huzurlu olabiliyorlar. Esas denklik; ahlak, huy ve anlayışta olmalıdır. Eşi olan bayan kendisinden 2 yaş büyük olmasına rağmen, mutlu ve huzurlu yaşayan ailelerin olması evlikte uyumu gösteren güzel bir örnektir.

Mükemmel Eş Olmaz Münasip Eş Olur

Çok detaycı ve hayali kusursuz bir eş arayanlar için ‘Mükemmel eş olmaz, münasip eş olur’ tespiti önemlidir. Mükemmel eş arayışı insanı yanıltır. (4)

Kendine münasip olmayan, adeta Yeşilçam film yıldızları gibi fiziksel açıdan mükemmel görünümlü eş arayışları, insanı hem imkansızı aramayla yorar hem de münasip eş fırsatlarını kaçırtır.

Çok güzel bir eş arayan beyefendiye bir dostum şöyle demişti: “Çok yakışıklıysan sana film yıldızı gibi birini bulalım. Ama onlarda kısa zamanda boşanır, ayrıca sizin apartmanda oturmaz, metroya binmez, anneni babanı tanımaz, çocuklara bakmazsa başkasıyla da gezerse, anlaşamazsan karışmam”.

Mükemmel insan olmadığı gibi mükemmel bir eş de bulunamaz. O halde insanın kendine uygun, münasip bir eş bulması için gayret etmesi daha doğru olur.

Hayatta hiçbir insan mükemmel değildir. Her insanın artıları olduğu gibi eksileri de mutlaka olacaktır. Önemli olan “kişilik sahibi, iyi ahlaklı” olması ve iyi-olumlu yönlerinin ağır basmasıdır. Duygusal kararlar insanı yanıltabilir. Bu yüzden hayatımızın en önemli kararlarından birini alırken, eş seçiminde sadece duygular değil, duygu ve akıl birlikteliği önemlidir. Bu konuda uzmanlar ‘Duygusal Evlilik’ ile ‘Mantıksal Evlilik’ arasında yer alan, duyguların ve mantığın birbirini tamamladığı bir kararın daha doğru olduğunu söylerler.

Helal Kazanç, Helal Lokma

Helal kazanca önem veren, helal lokma ile büyütülen, Kur’an ahlakı ve Peygamber sevgisi ile büyütülen insanın ahlakı, karakteri, imanı daha sağlam ve güzel olur.

Bir arkadaşımız eş adayını ailesinin evinde görüp uygun bulduktan sonra, babasının iş yerine giderek ticari çalışma tarzını, faizle bir muamelesinin olup olmadığını, dürüst bir tüccar olarak bilinip bilinmediğini araştırmış. Müspet bulunca da daha bir gönül huzuru ile evlenmiş. Helal lokma ile yetişen eşlerin ve kurulan ailenin temeli, mutluluğu, huzuru da daha sağlam ve kalıcı olur.

Elektrik Almak-Alamamak Konusu

Son zamanlarda gençlerde eş adayları ile görüştükten sonra en çok duyduğumuz sözlerden biri “Elektrik aldım/alamadım” olmaktadır. Bu söz daha çok “gönlüm ısındı-ısınamadı” manasında kullanılsa bile bazen bahane aramak, sorumluluktan kaçmak içinde kullanılmaktadır. Gençler görüşmelerde eş adaylarını kıyaslarken şuur altında ya dizilerde gördükleri oyunculara veya çevrelerindeki makyajlı, gösterişli kişilerle karşılaştırma yapmaktadır. Bunun yanlış olduğunu ve her adayı kendi özellikleri ile değerlendirmek gerektiğini söylüyorum. Bir uzman arkadaşım elektrik alamadığını söyleyen bir gence ‘Kardeşim elektriği evde alırsın, dışarıda hava alırsın, şimdi sana uygun eş alacaksın’ demişti.

Adaylar arasında denklik, iyi huy, güzellik ve diğer açılardan uygunluk çoğunlukta –ortalama yüzde altmıştan fazla- ise gençlere duygu ve mantığın ortak kararına göre olumlu yönde hareket etmelerini tavsiye ediyorum.

İhlas ve Samimiyetle Dua Etmek

Modern hayatta en çok ihmal ettiğimiz konulardan biri, alemlerin Rabbi olan Allah (c.c.) dua etmektir. Bizim akıl ve duyularımızla kendi hakkımızda bile iyiyi, hayırlı ve uygun olanı bulabilmemiz çok zordur. Allah’ın (c.c.) “Hakkımızda hayırlı olanı nasip eylemesi, hakkımızda hayırlı olana da gönlümüzü razı eylemesi” için dua etmeliyiz.

Bir hanımefendi evlenmesini isteyen yakınlarının ısrarlarına “Benim Mehmed’im var. Çok uzaklarda onu bekliyorum” dermiş. Hakikaten hiç tanımadığı, çok uzaklarda yaşayan, adı Mehmed olan kişi ile gün gelip nikahlanmış, velime yemeği de Arafat’ta verilmiş. “İnsanın gönülden söylediği sözleri dua yerine geçer, melekler âmin der” diye söyler büyüklerimiz.

Bir başka hanımefendi ise arkadaşlarının ısrarlarına, baskılarına karşı durmak için parmağına bir yüzük takıp “Benim sözlüm var, Konya’da doktor” dermiş. Bir müddet sonra Konyalı bir doktor talip olmuş ve evlenmişler. Allah her şeye kadir. Gönülden söylenen sözler dua yerine geçiyor.

Bir dostum şöyle anlatmıştı: “Üniversite yıllarında çevremde birçok güzel ve gösterişli hanım vardı. Ama gönlüm hiç onlara meyletmedi. Eşimle görücü usulü evlendikten sonra bir sohbetimiz esnasında meğer aynı duayı yaptığımızı, Allah (c.c.) dan aynı şekilde bir hayat arkadaşı istediğimizi anladık. Allah (c.c.) dualarımızı kabul etmişti.”

Son Söz ve Karar

Son söz ve tavsiye olarak şunları vurgulamak istiyorum: Karar verirken, eş adayının inancı, ahlakı, karakteri, psikolojik özellikleri, aile yapısı, çevresi, arkadaşları, ekonomik durumu, işi, gelecek beklentileri vs. araştırılmalı, görüşülmeli ve çoğunlukla –olumlu özellikler yüzde altmıştan fazla- uyumlu ise ona göre karar verilmelidir. Eş adayları son kararı verirken aile büyüklerinin ve sözüne itimat ettiği insanların istişarelerine de önem vermelidir.

 

Sonunda da Hz. Ali efendimizin duasını tavsiye ediyorum; Ya Rabbi gönlümde olanı hakkımda hayırlı eyle, Hakkımda hayırlı olana da gönlümü razı eyle.

Kaynakça

* (1) Prof. Dr. Saffet Köse,(2016) Genetiğiyle Oynanmış Kavramlar ve Aile Medeniyetinin Sonu, Mehir Vakfı

* (2) A.g.e

*(3) Prof. Dr. Nevzat Tarhan,(2022) Sevgi, Evlilik, Akra FM Evlilik Okulu

*(4)Dr.Selahattin Semiz,(2017) Mükemmel Eş Olmaz Münasip Eş Olur,www.mutluevim.org

*İnsicam Dergisi/Mayıs 2023

**Uzm. Dr Selahaddin Semiz. Özel Afiyet Hastanesi Başhekimi

1962 yılında Sivas, Gürün’de doğdu. 1985 yılında İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden mezun oldu. Kırşehir, Kaman’da mecburi hizmetini, GATA-Ankara hastanesinde askerlik hizmetini, İstanbul Haseki Hastanesi Radyoloji Kliniğinde ihtisasını tamamladı.

Hekimlik hayatı boyunca birçok STK’da aktif görev aldı. Deprem, sel ve tsunami sonrası Endonezya-Ace, Pakistan-Keşmir ve Pakistan-Pencap bölgelerinde, Sudan ve Nijer’de sağlık gönüllüsü olarak çalışmalara katıldı. Kutupyıldızı Sağlık Gönüllüleri Derneği Başkan Yardımcısıdır. Gençlik ve aile derneği olan Mutluevim derneği Kurucu Başkanıdır. Aile ve evlilik konularında seminer ve yazıları bulunmaktadır.

Afiyet Hastanesi, Afiyet OSGB, Biomekatronik Şirketinin Ortağı ve Biomedikal Ar-Ge kooperatifi Başkanıdır. Halen Özel Afiyet Hastanesinde radyoloji uzmanı ve başhekim olarak çalışıyor.

 




Güncel Haberler