EĞİTİM SİSTEMİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER* Selahaddin Semiz**

Selahaddin Semiz**

Sayın Bakanım;

Sizi seven, başarılarınızla sevinen ve onur duyan bir dostunuz olarak, milli eğitim alanında yapacağınız ve yapmayı düşündüğünüz değişimin hepimizi müspet manada etkilemesini temenni ederek bu mektubu yazıyorum. Niyetim, eğitim alanında yapılacak değişikliklere samimi katkı sunmak, doğru olduğunu düşündüğüm ve alanında yetkili insanlardan dinlediğim konuların yeni sistemde yer alması için fikirlerimi işin ehli olan sizlerle paylaşmaktır.

‘Eğitim Şart’

Hem kendi çocuklarımız, hem yakın çevre gençlerimiz, hem de iş çevresinde gördüğümüz eksiklikler ve yapılması gerekenler hep sonuç olarak o meşhur cümleye bağlanıyor: ‘Eğitim Şart’

Çocuklarımızı gençlerimizi geleceğe en yüksek ideallerle hazırlamalıyız. Sadece meslek sahibi ve para kazanmak için verilen eğitim eksik kalır. Baskı ile, korkutarak değil; sevgi ile yardımlaşarak  ve tatlı bir rekabet içerisinde bir eğitim.. Gençlerimizi çağın gerekleri ile mücehhez kılarken, milli ve manevi değerlerimiz ile donanmış bir nesil yetiştirmeliyiz.

Milli Seferberlik Gerekiyor

Eğitim meselesinde milli bir seferberlik anlayışının meydana gelmesi/getirilmesi şart. Başta Cumhurbaşkanımız ve hükümet üyeleri ile beraber Milli Eğitim Bakanlığının öncülüğünde toplumun tümünü içine alacak Milli Eğitim Seferberliği gerekiyor. Toplumun her kesimi bu konuda üzerine düşen fedakârlığı yapmalı ve eğitimimizi çağın üstüne çıkaracak bir hamle yapmalıyız. Bu konuda MEB bakanlığımıza, Müdürlerimize ve öğretmenlerimize destek olmamız, elbirliği ile gayret etmemiz gerekmektedir.

Toplum Olarak Topyekün Eğitim Seferberliği Gerekiyor

Sürekli eğitim anlayışı içerisinde çocuklardan aileye ve tüm topluma yaygın eğitim anlayışı olmalı.

Hayırda yarışan nesiller oluşturmak, çağı yakalayan ve onu geçen gençler yetiştirmek durumundayız. Bizim tüm dünyaya bir iddiamız var. Mazlumun yanında duran, zalimin karşısında olan, Hakkı ve adaleti temsil eden, tüm insanlığın huzur ve mutluluğu için Nizamı Alem ülküsü olan, tüm dünya ile yarışan..bir gençlik yetiştirmek zorundayız.

Eğitimin başarısı hedeflediği insan tipine yaklaşması ile ölçülür. Kamil, adil, insaf ehli, merhametli, fedakar, fütüvvet ehli,yiğit, erdemli,,,vs aynı zamanda çağın ilmine ve teknolojisine hakim insan…

‘İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır’ anlayışını temel alan bir eğitim ile gençlerimizi dünyada örnek insanlar olarak yetiştirmeliyiz.

‘İki günü birbirine eşit olan ziyandadır ‘diye düşünen ve kendi ile yarışan bir nesil. Çağımızı yakalayan değil, çağımızı geçen, çağlara meydan okuyan bir nesil yetiştirmeliyiz.

Okul Binalarının Yenilenmesi Çok İyi Ama Yeterli Değil.…

Okul binalarının yenilenmesi, fiziki alt yapı, araç, gereç, bilgisayar sistemi yenilenmesi ve kaliteli hale getirilmesi çok iyi yapıldı. Eski, karanlık, dayanıksız, kalabalık, derslikleri dar ve küçük, kişiliksiz binalar yerine yeni, kaliteli, mimari kimliği olan, ferah ve güzel binalar yapıldı. Teşekkür ederiz. Bu gayretin devamını ve tamamının bekleriz.

Öğretmenlerin durumu iyileştirilmeli..

Eğitim sistemi, araç, gereç ve donanım olarak ne kadar iyi olursa olsun onu kullanacak ve öğretecek olan öğretmendir.

Öğretmenler ek iş yapmaya ihtiyaç duymadan maddi ihtiyaçlarını kazanacak bir gelire kavuşmalıdır. Daha çok çalışan, öğrencisine vakit ayıran, daha çok derse giren öğretmen performans ücreti ile ödüllendirilmelidir. Örnek olarak Sağlık Bakanlığı, doktor performans sistemi ile daha önce 25-30 hastadan fazla hasta bakmayan hekimleri kendi istek ve rızası ile 60-70 hasta bakar duruma getirmiştir. Öğretmenlerin daha fazla derse girmesi , öğrencisine daha çok vakit ayırması..vs teşvik edilmelidir.

Öğretmen Liseleri ve Eğitim Fakulteleri eğitim ve müfredatları yeniden değerlendirilmeli, eğitim aşkı ve isteği olan gençleri yönlendirmek için gayret etmelidir.

Öğretmenler Performans ve Kalite-Verimlilik Sistemine Göre Çalışmalı…

Okul müdürlerine pozitif düşünme, okul karnesi düzenleme, hedefler koyma ve birlikte çalışarak okulda kaliteyi artırma … konusunda bilgi verilmeli, hedef konmalıdır.

Müdür arkadaşlar, okul performans karnesi düzenleme ve hedefler koyarak birlikte çalışmanın verimliliği artıracağı konusunda teşvik edilmelidir.

Öğretmenler arasında sinerji meydana getirebilmek için ortak bir amaç etrafında çalışmak lazım. Bunun için kurumdaki verimlilik kriterleri belirlemeli ve okul performans karnesi oluşturmalı, daha yüksek hedefler konmalıdır. Verimlilik kriterleri olmazsa başarının artıp artmadığı ölçülemez. Başarı ölçülmezse daha iyi yapılıp yapılmadığı tespit edilemez.

Bu konuda Sağlık Bakanlığının uygulamakta olduğu hastane ve sağlık hizmetlerinde kalite kriterleri çok başarılı olup, dünyaya örnek olacak seviyededir. İnşaallah Milli Eğitim’de geliştirilecek kalite ve performans sistemi de dünyaya örnek olur.

Daha Az Öğret, Daha Çok Öğren…

Eğitim sistemimiz öğrenciye kendi çabası ile öğrenmeyi, düşünmeyi ve yorumlamayı öğretmelidir. Ezberci ve statik eğitim yerine, bilgiyi işlemeyi, yorumlamayı, kritik-analitik düşünme ve problem çözmeyi öğretmeli.

“Daha az öğret, daha çok öğren!” başlığı ile TUBİTAK-BİLGEM çalışması iyi hazırlanmış bir çalışma. Eğitimde birçok başarılı ülke ve sistemleri incelenerek hazırlanmış bu sistemden istifade edilmelidir. (TUBİTAK başkan yardımcısı Orkun Hasekioğlu ile görüştüğümde bu yönde bir araştırmalarını MEB sunduklarını söyledi.).

Öğrencinin Mevcut Potansiyelini Güçlendirmek..

Eğitimde bize özgün bir sistem olarak eğitimci-yazar Ahmet Maraşlı’nın sistemini çok önemli görüyorum. Bu sistemin temeli öğrencinin potansiyelini üst sınırlara kadar geliştirerek güçlendirmek, öğrenmeyi ve problem çözmeyi öğretmek. Gençleri çağını aşacak bir anlayış ve gayretle yetiştirmek için tarihi tecrübemizden ve günümüz imkânlarından faydalanmak. Öğrenciyi güçlendirerek mevcut ders yükünü kolaylaştırmak... Öğrencinin mevcut potansiyelini harekete geçirerek öğrenmeyi kolay ve zevkli hale getirmek… Öğrencinin potansiyelini artırmak ve tamamını kullanması için teşvik etmek..

Elinden geleni yapmadıkça neler yapabileceğini bilemezsin. Oyun gibi ders ile ders gibi oyun..ile eğitimi sevdirici, zevkli  ve kolay hale getirmek… ’Oyun gibi’ ve ‘Ciddiyet’ bir arada olmalı. Sevdirerek ve isteterek düşündürmek.‘Kolaylaştırınız zorlaştırmayınız,müjdeleyiniz nefret ettirmeyiniz.” Hadisi Şerifi bizim için ölçü olmalı..

Öğretmenleri model ve sistem olarak yetiştirerek öğrencilerin onları geçmesine imkan vermek..  İnsani-ahlaki-islami değerlerle mücehhez bir nesil yetiştirmek..

Hazır cevaplar tekniği, Özgün Çözümler bulma, anlayarak okuma..teknikleri.. gibi kolay uygulanabilir, zevkli, bize uygun tekniklerle hem öğrenciyi hem öğretmeni geliştiren teknikleri içeren bir sistem.(Bkz. Ahmet Maraşlı…Zekadan Deha’ya Eğitim Sistemi..)

Yanlış örnekleri kritik ederek değerlendirmek, doğru örneklerle çocukları iyiye yönlendirmek…Karınca ile Ağustos Böceği misali gibi bencil , karga-tilki gibi uyanık ve dolandırıcı…değil.. “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” (Hud Suresi:112) diye yetişen bir gençlik.

Birçok alanda uygulanan bu sistemin başarısı araştırmacılar ve uygulayan eğitimciler tarafından ifade edilmektedir. (Bkz. Üsküdar Çocuk Üniversitesi) 

Her Şehirde Örnek, Kaliteli, Üst Düzey Eğitim Veren Liseler Olmalı..

Her ilimizde üst kalitede eğitim veren, başarılı öğrencilerin gittiği liseler olmalı. Ankara Fen Lisesi, İzmir Fen Lisesi, Vefa Lisesi, Kabataş, İstanbul Erkek Lisesi, Haydarpaşa Lisesi…vs . Bu liselerimiz hem öğretmen hem de öğrenci kalitesi ile üst düzeyde eğitim vermekte ve başarılı gençlerimizi dünya ile yarışabilir bir şekilde eğitmekte idi.

Üniversite Eğitimi Başarılı ve İstekli Olan Öğrenciye Verilmeli..

Üniversite eğitimi bu konuda çalışmak isteyen, başarılı, istekli, bu konuda gayreti olan öğrencilere verilmeli. Her lise mezununu üniversiteli yapmak, sonra da diplomalı işsizler oluşturmak doğru değil.

Meslek Eğitimi Özendirilmeli, Kolaylaştırılmalı..

Meslek liseleri ve meslek yüksek okulları özendirilmelidir. Şu an bir sanatın bir mesleğin çırak-kalfa-usta sistemi kalmamıştır. Anadolu’nun deyimi ile ‘Sen Ağa ben Ağa bu ineği kim sağa’ durumu oluşmuştur. Memuriyete giren insanlar genellikle ‘İşim çok iyi çok rahat masa başında oturuyorum.Bir kaç evrak birkaç imza, salla başı al maaşı’ durumundadır.Mesleğe, sanata, üretime, ziraata..vs yönelik eğitim güçlendirilmeli ve özendirilmelidir.

Yüzyılın Pedagojik Yanlışı-Karma Eğitim…

Kız ve Erkek öğrencilerin ayrı okuduğu liseler yeniden açılmalıdır. Özellikle kız çocukları lise yıllarında ergenlik dönemi sorunları nedeni ile büyük değişimler yaşamaktadır. Büyük bir hormonsal ve biyolojik değişimle beraber duygusal altüst oluşlar geçirmektedir. Bu dönemde erkek çocuklarla aynı sınıflarda, aynı ortamda olmaları onların psikolojilerini etkilemektedir.

Bayern Kültür Bakanlığı dergisi Schul Report, Münih Okul Pedagojisi ve Devlet Eğitim Araştırmaları Enstitüsünün,“Karma Eğitim Tartışması ve Aktüel Tema Üzerine Düşünceler” başlığı ile yayınlanan yazı, karma eğitimin hem kızlar hem de erkekler açısından fayda sağlamadığını ortaya koydu.  Bu konuda Ali Erkan Kavaklı’nın ‘Yüzyılın Pedagojik Yanlışı-Karma Eğitim’ kitabına bakılabilir.

Ana Okulları İsteğe Bağlı Olmalı, Mecburi Olmamalı…

Erken çocukluk döneminde anne ile çocuğun arasına okul girmemeli. Anaokulları anne ile beraber çocuğu eğitecek şekilde düşünülmeli. Erken dönemde okula gitmeye başlayan çocuklarda okuldan soğuma ve gitmek istememe gibi istenmeyen sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Eğitimin temelinde iyi bir aile ve anne-baba eğitimi olmalıdır. Okul bu eğitimi desteklemeli ve tamamlamalıdır.

Bir annenin zorunlu anaokulu eğitimi için yazdıklarını okuyalım. “Yeterli donanımın olmadığı, yirmi çocuğa tek bir öğretmenin düştüğü bir sistemde, okulların çocuklara annesinden daha iyi gelebileceğini kim söyleyebilir ki? Kaldı ki bu konu, çalışan anneler ve parklardan uzakta çocuk büyüten anneler için bir zorunluluk olabilir. Ama herkese bu zorunluluğu dayatmak niye ?  Devlet onlara da ya çalışma saatleri ile ilgili düzenleme yaparak, ya da göndermek istiyorsa destek vererek bunu yapabilir. Herkes için zorunluluk neden peki? Okullar çok sevilesi, çocukların gitmekten çok mutlu oldukları yerler mi ki zorunlu bir eğitimden söz ediyoruz? Bu kararı büyük reform olarak sunmalarının nedenini düşünüyorum ama bulamıyorum...” diyor bir anne.

Sayın Bakanım,

Ülkemiz ve milletimizin geleceği olan çocuklarımızın eğitimleri için herkesin elinden geleni yapması gerektiği anlayışı içerisinde bildiklerimizi sizlerle paylaştım. Alınan kararlar ortak aklın ve istişarenin sonucu olduğunda büyük hayırlar ve bereketler oluşacağına inanıyorum. 

(Yazı, Dönemin Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’a hitaben yazılmıştır.)


* Bir Başhekimin Hayata Dair Notları,Tefekkür Düşünce Merkezi, İstanbul,2021

**Uzm. Dr Selahaddin Semiz

1962 yılında Sivas, Gürün’de doğdu. 1985 yılında İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden mezun oldu. Kırşehir, Kaman’da mecburi hizmetini, GATA-Ankara hastanesinde askerlik hizmetini, İstanbul Haseki Hastanesi Radyoloji Kliniğinde ihtisasını tamamladı.

Hekimlik hayatı boyunca birçok STK’da aktif görev aldı. Deprem, sel ve tsunami sonrası Endonezya-Ace, Pakistan-Keşmir ve Pakistan-Pencap bölgelerinde, Sudan ve Nijer’de sağlık gönüllüsü olarak çalışmalara katıldı.

Afiyet Hastanesi, Afiyet OSGB, Biomekatronik Şirketinin Ortağı ve Biomedikal Ar-Ge kooperatifi Başkanıdır. Halen Özel Afiyet Hastanesinde radyoloji uzmanı ve başhekim olarak çalışan Dr. Semiz, Kutupyıldızı Sağlık Gönüllüleri Derneği Başkan Yardımcısıdır.

 

 

 

 




Güncel Haberler