Konya Federal İslam Cumhuriyeti

  

( Doç.Dr. Halil Ürün, NR Yayın, Konya:2017 )

 

 

27 Mayısçı Milli Birlik Komitesi üyelerinden Suphi Gürsoytrak'ın bu konuda sözlerine kulak verelim: "ABD ordunun her kesimine, en küçük birimine kadar her yere girmişti 1960'dan önce ( Ürün,2017:20 ).

CIA ile Türk Milli Emniyeti'nin iç içeliğini ise uzunca bir süre MİT Müsteşarlığı görevinde bulunan Fuat Doğu Paşa'nın, "1965'lerde Milli Emniyet ile 'CIA aynı binalarda” çalıştığını ifade eden sözleri çarpıcı bir biçimde özetlenmektedir (Ürün,2017:20 ).

1962 yılının Şubat ayında "ABD Büyükelçiliği Müsteşarı Barnedr'in Paris Caddesi 72 numaralı evde gerçekleşen görüşmede Aydemir, başaracağına kesin gözüyle baktığı darbe için ABD'nin desteğini istiyordu. Aydemir'in konuk olarak bulunduğu evde ABD'den gelen General Tarmotta'ta vardı. General, Türkiye'de nabız tutuyordu. O tarihte Harp Okulu komutanlığı görevinde bulunan yüksek rütbeli ve etkili bir Türk subayının, yapacağı        ( Ürün,2017:21 ).

Daily Telegraph gazetesinin 21 Ocak 1972 günkü sayısı 12 Mart ile CIA arasındaki ilişkiyi şu sözlerle ortaya koyuyor: "1971’de Türkiye Ordusu’nun girişiminden hemen sonra, hükümetin zorunlu istifasında CIA ajanlarının eylemli katkıları olmuştu.” Süleyman Demirel Hükümetinin devrilmesinden U2 uçaklarına "uçuş yasağı” konmasının dışında bir de "haşhaş sorunu" ciddi nedenler oluşturuyor denebilir. Çağlayangil "haşhaş sorunu” dolayısıyla kendisiyle görüşen dönemin ABD Büyükelçisi Parker Hart'ın şöyle dediğini belirtiyor: "İyi olmayacak, aleyhinize sonuç verecek ( Ürün,2017:23 ).

12 Mart darbesinden sonra işbaşına getirilen Başbakan Nihat Erim'in ilk icraatlarından biri, haşhaş ekimini tümden yasaklamak oluyor. O dönemin cuntasal faaliyetleri içerisinde etkin isim olarak beliren General Madanoğlu, 12 Mart CIA ilişkisini şu sözlerle ortaya koyuyor: "12 Mart CIA'nın güzel manevrasıyla yön değiştirdi.

Hürriyet Gazetesi 21 Nisan 1989 tarihli nüshasında Amerika'daki temsilcileri Sedat Ergin'e dayanarak, ABD'nin Türk subaylarına yönelik "kafakol' programını açıklıyordu. Hem de ABD Genel Kurmay Başkam-Oramiral William Crove'in ağzından dökülen sözlerle.ABD Genelkurmay Başkanı, kongrede yaptığı açıklamada, müttefik ülke subaylarına Amerika'da eğitim görmeleri için askeri burslar verdiklerini, bu bursların amacının ise, bu ülkelerin orduları, askeri ve siyasi lider kadrolarının üzerinde etki sağlamak olduğunu belirtiyordu. Oramiral‘in açıklamasına göre, bu müttefik ülkelerin başında ise Türkiye geliyordu. Türkiye'den 4 bin 461 subayın bu şekilde askeri burs aldığı açıklanan bilgiler arasında yer alıyordu ( Ürün,2017:24 ).

ABD,Pentagon aracılığıyla Türk Genelkurmayını kafakola almaya çalışıyordu. CIA aracılığıyla da Türk Milli İstihbarat Teşkilatını.Bunu eski CIA ajanlarından Philip Agee, "Firar” adlı kitabında ayrıntılarıyla birlikte açıklıyor. Kulak verelim: ' CIA uzun yıllardan beri Türk Milli İstihbarat Teşkilatı ile çok yoğun bir işbirliği içindedir. Bu örgütün eğitimi: ilerlemesi ve donatılmasını CIA sağlar. CIA'nın Türkiye'deki görevi, 'Doğu Bloku ülkelerinin misyon ve operasyonlarını' kontrol etmek, bu ülkenin NATO ile bağlarım güçlendirmek ve 'Amerika’nın kapitalist hegemonyasının devamım sağlamaktır. Tabii bu arada her yerde olduğu gibi' komünizm ve aşırı sol hareketi kontrol ederek ABD çıkarları için tehlikeli hale gelmelerini önlemektir. (...)

CIA bu işleri Türkiye'de, ajanlarının bir kısmını diplomatik görünüm altında büyükelçilikte veya İstanbul konsolosluğunda- idari görevlere yerleştirerek yapar.                                      (Ürün,2017:25 ).

17 Kasım 1984 Konya Yerel basınında gayet mütevazı bir haber yer alıyordu. Dönemin Belediye Başkanı (ANAP'tan) Ahmet Öksüz'ün Üniversiteli kız öğrenciler için Otobüs seferleri ihdas ettiğine ilişkin haberlerdi bunlar. Türkiye da Yarın, Konya Postası, Yeni Meram, Yeni Konya isimli tüm yerel gazeteler haberi bir köşede yayınlamakla yetinmişlerdi. Aynı gün, görevine yeni başlayan ve Konya'da bulunan Rektör Halil Cin Üniversite adına Belediye'ye teşekkür ediyor ve bu da tarihli gazetelere yine mütevazı bir biçimde geçiyordu. O tarihlerde bu haberler kimsenin ilgisini çekmedi. Konya'da bile üzerinde durulmamış ve farkına da pek varılmamıştı.

26 Mart yerel seçimlerinden evvel siyasi çalışmalara en önce başlayan Refah Partisi Konya halkına sonradan Büyükşehir Belediye Başkam adayı olacak Halil Ürün'ü tanıttığında tabii ki hiç kimse koparılacak fırtınaları tahmin etmemişti. Halil Ürün seçim çalışmalarında Konya halkına pek çok hizmet vaat etmiş ve samimi tavrıyla da inandırıcı olmasını bilmişti. Yaptığı çalışmalarda diğer adayların aksine başkalarını kötülemeyen sadece yapmayı düşündükleri hizmetlerin ifade eden Halil Ürün seçimi Konyalı hemşerilerinin büyük teveccühünü alıyordu. Umulanın çok üzerinde kazandığı muvaffakiyet pek çok vatandaşı sevindirirken, özellikle çalışmalarını Halil Ürün aleyhine konuşmalara odaklayan diğer çevrelerce pek de iyi karşılanmadı ( Ürün,2017:50 ).

11 Nisan Salı günü Konya'da gazete bayilerinin önünde büyük bir kalabalık gözleniyordu. O gün Günaydın Gazetesi Konya Belediyesi'nin uygulamasını birinci sayfadan "Bu kafaya dikkat” başlığıyla vermişti. "Bu kafa Halil Ürün'dü ve kendisinden pek de övgüyle bahsedilmemişti. Aynı gazetede iç sayfalarda Yazgülü imzasıyla yayınlanan köşe yazısında da konu aynıydı ve Halil Ürün'den "İki karılı” olarak bahsediliyordu. "Konya Federal İslam Cumhuriyeti” ifadesiyle de uygulamanın menşei konusunda bir yönlendirme yapılıyordu                                       ( Ürün,2017:50-51 ).

Oktay Ekşi, ‘Habasete Uyarı’ başlıklı yazısında şöyle diyordu:

En güzelini DSP Genel Başkam Bülent Ecevit söylemiş. Bakın ne diyor: "Konya Belediyesi'nin kız öğrenciler için ayrı otobüs uygulaması, hanım hastalar için ayrı hastane kurma niyetini açıklaması, hafife alınacak davranışlar değildir.

"Türkiye Cumhuriyeti Devleti, dünyada kadın-erkek eşitliğine birçok bakımlardan öncülük etmiş bir laik devlettir. Konya da bu devletin bir öz parçasıdır. Bir federal devlette bile, iller devletin temel ilkelerine ve kuralılarına aykırı kararlar alamazken, Konya Belediyesi, bu ilimizi, laik Türkiye Cumhuriyeti'nin devlet düzeni dışına çıkarmaya çalışıyor. Buna göz yumulamaz.

Belli ki bazı çevreler, Konya'da, Türkiye Cumhuriyeti devletini sınamaya kalkışmışlardır. Eğer devletimizin temel ilkelerini ve kurallarını burada çiğnemeyi başarabilirlerse, Türkiye'yi Humeyni rejiminin İran'ına dönüştürme çabalarını, daha büyük bir cüretle ve küstahlıkla yaygınlaştıracaklardır."Onun için, Konya Belediyesinin devletimizi temelinden tehdit edici eylemlerine karşı, demokratik hukuk devleti kuralları içinde derhal, etkili önlemler alınmalıdır ( Ürün,2017:60 ).

Önce Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol çıktı Köşk'e. Saat 11.00'de çağrılmıştı. İki saat yakın süreyle kaldı. 14.30'da İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'yu 17.00'de ise Konya Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Halil Çin'i kabul etti Cumhurbaşkanı Demirel. Ankara'nın "Yirmi beşinci Saati” Çankaya'da Cumhurbaşkanlığı Köşkünde yaşandı. Gündemdeki konu da laiklikti ( Ürün,2017:67 ).

Şanlıurfa Belediye Başkanı Gözaltına Alındı (17.04.89)

Şanlıurfa’nın Refah Partili Belediye Başkanı Halil İbrahim Çelik, laikliğe aykırı uygulamaları yüzünden Ankara'da gözaltına alındı.

Bir toplantıya katılmak üzere Ankara'da bulunan Çelik, geçen hafta gazetecilere laik Müslüman olduğunu ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk'ün izinden gitmediğini söylemişti (Ürün,2017:94 ).

Demirel de Eleştirdi

Belediye Başkanlığı'nı RP'li adayın kazandığı Konya'da kız öğrenciler için otobüs seferleri konusunda DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel de tepki gösterdi. Demirel, "Yanlıştır. Buna gerek yok. Bu zamana kadar olmamış şeyler bunlar. Kimi memnun edecek, bilmiyorum. Kimin hoşuna gitmek istiyorlar, anlamıyorum. O zaman, kadınları ortaya çıkarmamak lazım.” Dedi (Ürün,2017:127 ).

Güncel Haberler