Yazar Samet Ağaoğlu, hatıralarında Babası Ahmet Ağaoğlu’nun Malta Adasında sürgün hayatı yaşarken(1919-1920) başından geçen bir olayı şöyle anlatmaktadır:
“Bir gün Akdeniz İngiliz filosu başkumandanı, devrin tanınmış askerlerinden Amiral de Robeck'in kışlayı ziyaret edeceğini haber verdiler, Adama karşı alınması gereken tutum üzerinde anlaşamadılar. Bir kısmı, "Odalarımızdan çıkmayalım!" dedi.
Bir kısmı da kışla idaresinin isteğine uyarak sıraya dizilmeyi kabul etti.
Aynı odada yatan babam, Enver Paşa'nın babası Hacı Ahmet Paşa, ismini unuttuğum biri daha odalarında kaldılar. Babam yazı yazmaya, Ahmet Paşa namaz kılmaya, ötekisi de Kur'an okumaya başladılar. Biraz sonra kapı açılarak içeriye amiral, yanında kışla ve kendi subayları içeri girdiler. Odadakiler tutumlarını bozmadılar.
Amiral babamın yanına gelerek, "Ben majeste İngiliz kralı ve Hindistan imparatorunun Akdeniz filosu kumandanıyım. Ziyaretinize geldim. Neden ayağa kalkmadınız?" diye sordu.
Babam başını kaldırarak cevap verdi: "Ben yalnız, majeste Osmanlı sultanını ve halifeyi tanıyorum. Siz benim için vatanımı haksız yere işgal eden, beni yurdumdan, ailemden zorla kopararak buraya tıkmış zalim bir idarenin temsilcisisiniz, o kadar!"
Amiral, Hacı Ahmet Paşa'nın önüne gitti: "Siz neden kalkmadınız?"
Ahmet Paşa sükünetle gülümsedi: "Namaz kılıyordum, Allah'ın huzurundaydım. "
Robeck aynı soruyu üçüncüye de sordu: "Ya siz?"
"Ben de Kur'an okuyordum. Allah kelamı kul kelamı için kesilemez."
Robeck'in yüzündeki gösterişli hiddet silinmişti. Oturdu, üçüyle de uzun uzun konuştu.
Ayrılırken hükümetine durumu anlatarak bir an önce kurtulmalarına çalışacağını söyledi. Tabii bu sözde kaldı ama gururlu İngiliz amirali de dersini almıştı. (Ağaoğlu Samet,2013:92)
Ağaoğlu Samet, (2013),Hayat Bir Macera, İstanbul: YKY Yay