KEMAL ALEMDAROĞLU ve ORD. PROF. ALİ FUAD BAŞGİL KÜTÜPHANESİ

Erzurum Eski milletvekili Rasim Cinisli Hatıralarında anlatıyor:

Ben Ord. Prof. Ali Fuad Başgil Hoca'nın öğrencisi olma onuruyla yaşayan bir insanım. Hoca'nın 27 Mayıs darbesine karşı tek başına demokrasi mücadelesi verdiğinin yakın takipçisi oldum. Balmumcu'da tutuklu olduğu zaman sıkça ziyaretine gidenlerdenim. Evine teklifsizce gider, Hoca ile beraber olmanın, onun fikirlerini kendi ağzından dinlemenin hazzına doyamazdım. Hoca beni evladı gibi kabul etmişti.

Hoca'nın vefatından sonra eşi Nüvide Başgil Hanımefendi ile de o yakınlığı devam ettirmeye çalıştım, hizmetinde bulundum. Nüvide Hanımefendi, Hoca ile ilgili her konuyu benimle paylaşırdı. Bir gün hastanedeyken beni davet etti, ziyaretine gittim. Hastane yatağında dedi ki:

"Yavrum, ben Hoca'nın hatırasını canlı yaşatmak için yıllarca evimin hiçbir eşyasının yerini değiştirmedim. Şimdi yaşlandım, hastayım. Aklım başımda iken Hoca'nın son arzusunu da yerine getirmek istiyorum. Fuat Bey üzerine titrediği kütüphanesini çok önemserdi, korunmasını isterdi. Hocan kütüphanesini dekanlığını, hocalığını yaptığı İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne armağan etmek isterdi. Orada ilim yapacak olanlara faydası olur diye düşünürdü. Hoca seni de çok severdi, ben de bu işi senin yapmanı istiyorum, sana güvenirim. Bu görevi Hoca'nın bir vasiyeti olarak kabul edersen memnun olurum."

Böylesi onurlu bir hizmete beni layık gördüğü için minnettar oldum, memnuniyetle kabul ettim. Nüvide Hanımefendi'nin akrabası olduğunu bildiğim Recai Kutan Beyefendi'nin amcasının oğlu Niyazi Kutan Bey'i aradım, bana yardım etmesini, görüşmelerde benimle beraber olmasını rica ettim. Kabul etti.

Yıl 2004, Mayıs ayı içinde randevu alıp İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı'nı ziyarete gittik. Bir hazine değerin- de armağan götürmenin onuru ve gururu ile teklifimizi Dekan Bey'e ilettik. Heyecan ve sevinç duyacağını beklerken Dekan Bey'in soğuk ve tereddütlü hali garibimize gitti. Manasız bir bekleyişten sonra cevap vermekte zorlandı. Neden sonra İstanbul Üniversitesi'nin o günkü rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu'na sormadan kabul edemeyeceğini söyledi.

Bir gün sonra aldığımız cevap bizi şoke etti. Dekan telefonda Rektör Kemal Alemdaroğlu'nun; "Gerici bir profesörün kütüphanesini kabul edemeyeceklerini" söylediğini, bu sebeple kütüphaneyi kabul edemeyeceklerini bildirdi.

Ne diyeceğimizi bilemedik. Bir üniversite kütüphaneyi reddediyordu. Paha biçilemeyecek değerde bir kütüphaneyi bir ilim ocağı böyle mi karşılamalıydı?! Üstelik elli yıl önce dekanlığın yaptığı bir fakültede, bu tavır bizi hayrete düşürdü. Acaba yanlış bir yere mi gelmiştik? Burası ilmin, hukukun öğretildiği yer değil de kasap dükkanı mıydı?! Akıl almaz, böyle bir tutum karşısında şaşırdık kaldık.

Kemal Alemdaroğlu 27 Mayıs Darbesi'nin militan gençlerindendi. Bir takım polemiklerin içinde ideolojik siyasete karışmış bir kimse idi. Ama aradan elli yıl geçmişti. Gençliğinde militan olsa da akademik aşamalardan geçmiş, profesör olmuş, olgunluk yaşına ulaşmış bir kimse için bu öfke, bu bağnazlık anlaşılır gibi değildi. (Cinisli,2022: 615-616)

Ali Fuat Hoca'nın kütüphanesinin akıbetini merak edenler için söyleyeyim: Daha sonra düşündük, taşındık, Nüvide Hanımefendi'nin rızasını alarak kütüphaneyi Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne bağışlamaya karar verdik. O günün Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kemal Omağ büyük bir nezaketle bizi kabul etti. Ord. Prof. Dr. Ali Fuad Başgil Hoca'nın kütüphanesini armağan etmek için geldiğimizi söyleyince, hiç mübalağa etmiyorum, yerinden fırladı: "Rüyamda görsem böyle bir hazineye sahip olacağımıza inanmazdım" diye bizi kucakladı. Teşekkür üstüne teşekkür etti. O yıldan sonra her yıl kütüphanenin durumunu sorarım. (Cinisli,2022: 617)

 

Cinisli Rasim,(2022), Hatıralar (Bir Devrin Hafızası), İstanbul: Doğan Kitap Yay

 

Güncel Haberler