Mesleğinin ilk yıllarında, 1921’de Bayar, sosyalist ilkeleri olan «Yeşil Ordu» Cemiyetinin kurucuları arasındaydı. (Hale,1981:697).
Başbakan Celal Bayar sözlerini şöyle sürdürdü: Orman işlerinde de Şef'in Direktifini izleyerek; orman işletme idarelerinde ucuzluğu ve kolaylığı yaratacak esasları arayacağız (Goloğlu,1974:274)
Celal Bayar, aynı zamanda Atatürk inkılaplarını kastederek “rejimin azat kabul etmez” kulları olduğu taahhüdünde bulunmuştu (Uran 2007:272).
“Bayar, Takrir-i Sükûn Kanunu’nu teklif edenlerden biriydi” (Bozbeyli:2009:377).
Milli bankaları kurabilmek için (İş Bankası hariç) Hazine'den çok eşya satılmış muhakkak. Demokrat Parti iktidara gelince bunun hesabını sormak istemişti. Bir komisyon kurulmuş, çok kıymetli eşyaların yok olduğu anlaşılmıştı. Bu, Celal Bayar'ın işine gelmiyordu, bu araştırmayı istemiyordu. Araştırma komisyonu, kendi kendini lağvet. Lağvetmeden "Çıktı, çıktı. Eksik zannedilen eşyalar çıktı. Başka yerlere konmuş. Bulundu, bulundu." diyorlar ve meseleyi örtbas ediyorlardı. Halbuki bal gibi, Hazine'den pek çok kıymetli eşya yok olmuştu(Ayaşlı,2003:168)
Bürokratik basın, Bayar’ı rejime ve CHP’ye bağlılığından ötürü övdü.. 3 Aralık’ta CHP’nden istifa eden C. Bayar, bir gün sonra İ. İnönü tarafından yemeğe davet edildi. Bir ay sonra da parti kuruldu (Ocak 1946).
Celâl Bayar’a Demokrat Parti’yi kurduğu zaman yine basın toplantısında soruyorlar: «Sizin yelpazede yeriniz nedir?» Bunların hepsi dökümanter… Verdiği cevap da çok ilginç. Diyor ki: «Biz Halk Partisi’nin bir parmak solundayız!» (İlkin,1981:787).
Celal Bayar’ın farkı, iktisadi görüşünün biraz liberal oluşuydu. Diğer konularda fikren İnönü’den farkı yoktu. Adnan Menderes, Bayar’dan epey farklı idi. Celal Bayar yüksek kademelerdeki bir masondu ve Adnan Menderes’e müsteşar olarak kendi gibi hatta kendinden daha yüksek mertebedeki bir masonu, Ahmet Salih Korur’u Özel Kalem Müdürü olarak vermişti. Adnan Bey, Korur tarafından kontrol atlında tutuluyordu. ( (Emmioğlu,2013:267)
1969’da eski Demokratların affı meselesinin akim kalması üzerine…Evet, ‘Bizim su müdürü’ tabirini kullandı. Ve meydanlarda açıktan Süleyman Demirel’in yalancı olduğunu söyledi. “Yalancıdır, ona inanmıyorum. Bizi aldattı” diye konuştu. (Bozbeyli:2009:358).